Bosna-Hersek'e üç günlük bir ziyaret yaparak çeşitli temaslarda bulunan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Boşnaklar Batı'ya benzeyen insan tipi istemiyor. 'Onlar gibi oldum anamı ağlattılar' diyor. Bu dünyayı terk etmiş olmamız ağırlarına gidiyor" diyerek Boşnakların Türk milletini beklediklerini belirtti.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna-Hersek'e giderek üç gün süren bir ziyarette ve bazı temaslarda, incelemelerde bulundu. BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu zyaretinde kendisine Genel Başkan Yardımcıları Fuat Şengül, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Selim Kotil ile Tuna Boyları programı yapımcı ve sunucusu Mehmet Turgut ile bazı BTP yöneticileri eşlik etti.
Bağımsızlık mücadelesinin en büyük ispatıYaklaşık on yıl önce yaşanan savaşın izlerinin bütün çıplaklığıyla kendini gösterdiği, evlerin, binaların duvarlarında binlerce kurşun deliğinin bulunduğu, dört bir yanında Osmanlı Türk İslam kültürünün izlerini taşıyan eserlerden geçilmediği Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da önce binlerce şehit Boşnağın yattığı şehitlik ziyaret edildi. BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve beraberindekiler Boşnakların efsanevi lideri Aliya İzzetbegoviç'in kabrini de ziyaret ederek dua ettiler. Kentin en dikkat çekici mekanlarından biri olan Begoviç Camii, avlusundaki Sedir Çeşme, şehrin en işlek ve en önemli semtlerinden biri Başçarşı da ziyaret edilen yerler arasında yer aldı. 500 bin nüfuslu Saraybosna'yı kuşbakışı gören Seyirtepe'den yaklaşık 300 caminin minareleri ile buranın tam bir Osmanlı kenti olduğuna tanık oldular. Savaş sırasında havalimanından getirilen yardımların Boşnak halkına ulaştırılması için açılan tünel ile Savaş Müzesinde de incelemelerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, müzedeki anı defterine "Burası Boşnak halkının bağımsızlık mücadelesinin en büyük ispatıdır" diye yazdı. Haydar Baş, burada Boşnak halkı ile bir süre sohbet etti.
Bosna savaşı medeniyetler savaşı idiBoşnak halki ile de çeşitli temaslarda bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna denilince ilk akla gelen yerlerden Mostar köprüsünde de incelemelerde bulunduktan sonra, Hırvatların savaşta yıktığı, sonradan da aslına uygun olarak yapılan Mostar Köprüsü'nün anlamı konusunda duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirdi. "Bu köprünün çökmesi hiç mümkün değildir. 500 metrede bir büyük cami, köprünün etrafında onlarca cami biraraya gelmiş. Bu tablo, Osmanlının buraya geldiği zaman yağmalamaya, insanların haklarını gaspetmeye değil, bilakis onlara özgürlüğü, can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini taşımaya geldiğinin ifadesidir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna savaşı sırasında köprüyü yıkan Sırp ve Hırvat güçlerinin asıl amacına şöyle dikkat çekti: "Buradaki asıl hedef medeniyet birikimini, kalıntısını yok etmekti. Bu köprünün ortaya koyduğu kültüre, anlayışa, medeniyete husumet bu. Bu, çıkarlar diye anlatılır. Asıl medeniyet savaşıdır, kültürler savaşıdır, dinler savaşıdır. Burada bunu çok açık ve net olarak görüyoruz. Gördüm ki Müslüman Türk milleti hangi coğrafyaya gitmişse oraya kültürünü, siyasetini, medeniyetini getirdi. Onu da bir zorlama yapmadan, bir baskı kurmadan, tamamen gönül yoluyla, hazmettire ettire uyguladı. Mostar köprüsü yanındaki dağın tepesinde dikkat ederseniz bir Haç var. Son Hırvat-Boşnak savaşında bu köprü yıkıldı. Mostar köprüsünün yıkılmasının hemen akabinde Hırvatlar hemen haçlarını o dağa diktiler. Demek ki burada yapılan savaş herhangi bir ekonomik sebepten değil, inançların, kültürlerin, medeniyetlerin savaşıdır. Bu haç bunun çok açık bir göstergesidir. Ama biz buraya maalesef sırtımızı dönmüş vaziyetteyiz. Siyasilerin gözlerini açarak tam manasıyla nazarlarını bu noktaya teksif ederek buraları görmesi lazım. Bir bilek, bir yürek olmak mecburiyetindeyiz."
Türk milleti bekleniyorBTP Liderinin çeşitli temaslarının ardından savaş görmüş Saraybosna halkı ile ilgili olarak da şu tespiti yaptı: "Burası Türkü bekliyor. Türk milletini bekliyor. Burası Batıya benzeyen insan istemiyor. 'Ben onlar gibi oldum. Ama anamı ağlattılar' diyor. Buradaki Boşnak kardeşlerimize sorduğumuzda hepsi 'biz Türküz' diyor. Hiç kimse zorlanmadan, nefret ederek değil herkes isteyerek, severek Türk milletinin kültürünü, siyasetini, medeniyetini kabul etmiştir. Yani kısaca tüm bu dünya Türkleşmiştir. Bizim son zamanlarda bu dünyayı terk etmemiz bu insanların da ağırına gidiyor. Burada yanlışın ortaya çıkmasının faturası Türk milletine aittir. Çünkü burayı terk etme hakkı yoktur."
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna-Hersek'e giderek üç gün süren bir ziyarette ve bazı temaslarda, incelemelerde bulundu. BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın bu zyaretinde kendisine Genel Başkan Yardımcıları Fuat Şengül, Dr. Ahmet Hamdi Kepekçi, Selim Kotil ile Tuna Boyları programı yapımcı ve sunucusu Mehmet Turgut ile bazı BTP yöneticileri eşlik etti.
Bağımsızlık mücadelesinin en büyük ispatıYaklaşık on yıl önce yaşanan savaşın izlerinin bütün çıplaklığıyla kendini gösterdiği, evlerin, binaların duvarlarında binlerce kurşun deliğinin bulunduğu, dört bir yanında Osmanlı Türk İslam kültürünün izlerini taşıyan eserlerden geçilmediği Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'da önce binlerce şehit Boşnağın yattığı şehitlik ziyaret edildi. BTP Lideri Prof. Dr. Haydar Baş ve beraberindekiler Boşnakların efsanevi lideri Aliya İzzetbegoviç'in kabrini de ziyaret ederek dua ettiler. Kentin en dikkat çekici mekanlarından biri olan Begoviç Camii, avlusundaki Sedir Çeşme, şehrin en işlek ve en önemli semtlerinden biri Başçarşı da ziyaret edilen yerler arasında yer aldı. 500 bin nüfuslu Saraybosna'yı kuşbakışı gören Seyirtepe'den yaklaşık 300 caminin minareleri ile buranın tam bir Osmanlı kenti olduğuna tanık oldular. Savaş sırasında havalimanından getirilen yardımların Boşnak halkına ulaştırılması için açılan tünel ile Savaş Müzesinde de incelemelerde bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, müzedeki anı defterine "Burası Boşnak halkının bağımsızlık mücadelesinin en büyük ispatıdır" diye yazdı. Haydar Baş, burada Boşnak halkı ile bir süre sohbet etti.
Bosna savaşı medeniyetler savaşı idiBoşnak halki ile de çeşitli temaslarda bulunan Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna denilince ilk akla gelen yerlerden Mostar köprüsünde de incelemelerde bulunduktan sonra, Hırvatların savaşta yıktığı, sonradan da aslına uygun olarak yapılan Mostar Köprüsü'nün anlamı konusunda duygu ve düşüncelerini şöyle dile getirdi. "Bu köprünün çökmesi hiç mümkün değildir. 500 metrede bir büyük cami, köprünün etrafında onlarca cami biraraya gelmiş. Bu tablo, Osmanlının buraya geldiği zaman yağmalamaya, insanların haklarını gaspetmeye değil, bilakis onlara özgürlüğü, can emniyetini, mal emniyetini, namus emniyetini taşımaya geldiğinin ifadesidir" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, Bosna savaşı sırasında köprüyü yıkan Sırp ve Hırvat güçlerinin asıl amacına şöyle dikkat çekti: "Buradaki asıl hedef medeniyet birikimini, kalıntısını yok etmekti. Bu köprünün ortaya koyduğu kültüre, anlayışa, medeniyete husumet bu. Bu, çıkarlar diye anlatılır. Asıl medeniyet savaşıdır, kültürler savaşıdır, dinler savaşıdır. Burada bunu çok açık ve net olarak görüyoruz. Gördüm ki Müslüman Türk milleti hangi coğrafyaya gitmişse oraya kültürünü, siyasetini, medeniyetini getirdi. Onu da bir zorlama yapmadan, bir baskı kurmadan, tamamen gönül yoluyla, hazmettire ettire uyguladı. Mostar köprüsü yanındaki dağın tepesinde dikkat ederseniz bir Haç var. Son Hırvat-Boşnak savaşında bu köprü yıkıldı. Mostar köprüsünün yıkılmasının hemen akabinde Hırvatlar hemen haçlarını o dağa diktiler. Demek ki burada yapılan savaş herhangi bir ekonomik sebepten değil, inançların, kültürlerin, medeniyetlerin savaşıdır. Bu haç bunun çok açık bir göstergesidir. Ama biz buraya maalesef sırtımızı dönmüş vaziyetteyiz. Siyasilerin gözlerini açarak tam manasıyla nazarlarını bu noktaya teksif ederek buraları görmesi lazım. Bir bilek, bir yürek olmak mecburiyetindeyiz."
Türk milleti bekleniyorBTP Liderinin çeşitli temaslarının ardından savaş görmüş Saraybosna halkı ile ilgili olarak da şu tespiti yaptı: "Burası Türkü bekliyor. Türk milletini bekliyor. Burası Batıya benzeyen insan istemiyor. 'Ben onlar gibi oldum. Ama anamı ağlattılar' diyor. Buradaki Boşnak kardeşlerimize sorduğumuzda hepsi 'biz Türküz' diyor. Hiç kimse zorlanmadan, nefret ederek değil herkes isteyerek, severek Türk milletinin kültürünü, siyasetini, medeniyetini kabul etmiştir. Yani kısaca tüm bu dünya Türkleşmiştir. Bizim son zamanlarda bu dünyayı terk etmemiz bu insanların da ağırına gidiyor. Burada yanlışın ortaya çıkmasının faturası Türk milletine aittir. Çünkü burayı terk etme hakkı yoktur."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.