Yıl 1957.
ABD Savunma bakanı ile ABD başkanı Dwight D. Eisenhower arasında özetle şöyle bir konuşma geçer:
Suriye'de 3 isme yönelik ses getirecek suikast düzenlenmesi kararlaştırılır.
Bunlar, Suriye Genel Kurmay Başkanı, Suriye İstihbarat başkanı ve Suriye Komünist parti Genel başkanıdır.
Planlanan bu suikasttan sonra, Suriye'de bir ayaklanmanın olması istenir ve beklenir.
Bu arada, Suriye'nin komşu ülkeleri tehdit ettiği algısının oluşturulması için, ABD'li ajanlar çalışma yapmalıdır.
Ürdün, Lübnan ve Irak'ta yapılacak suikastlardan dolayı bu ülkeler, Suriye'yi suçlamalıdır.
Buraya dikkat!
Tüm bu faaliyetleri koordine edecek olan örgüt, Suriye'de bulunan 'Özgür Suriye Komitesi'dir.
Bu isim size neyi çağrıştırdı? Özgür Suriye Ordusu!
Paramiliter örgütler aracılığı ile muhalifleri silahlandıralım.
Burası da çok dikkat çekici!
Bu işleri Türkiye üzerinden yapabilirler.
Dikkat edin yıl 1957 ve Suriye'yi bölme projesi daha o yıllarda devrededir.
Türkiye'de işbaşında Menderes hükümeti vardır ve ABD ile söz konusu eylemlerin gerçekleşmesi konusunda tam manasıyla mutabıktır!
Ancak bu hesap tutmuyor ve ABD bu seferde Arap ülkelerini iknaya çalışıyor ve fakat, burada da başarılı olamıyor.
Peki, daha o tarihte ABD'nin böylesine alçakça bir plan yapmaktan maksadı neydi derseniz, elbette ki 'Büyük İsrail Devleti'nin kurulmasına giden kilometre taşlarının döşenmesiydi diyebiliriz.
Ama burada çok önemli bir fark var o da şudur.
ABD Suriye ve Irak'ı bölerken, sinsi bir planla ve işin öznesi haline getirdiği Kürt unsurlar tarafından bu hesabı görmüştür.
Şimdiye kadar olanlara bakıldığında, bunda da başarılı olmuştur.
İran ve Türkiye'nin parçalanması içinde öngörülen yöntem aynıdır.
Elbette ki bu projenin odağındaki çıngıraklı yılanlar, Siyonist üst akıl sahipleridir.
Planın ilk devreye girdiği tarih esasen 1897'dir.
29 Ağustos 1897'de Basel şehrinde düzenlenen Siyonist Örgütü'nün ilk kongresinde, İsrail devletinin kurulması ve sonrasındaki aşamalar ele alınmıştı.
1970'de ise Saddam Hüseyin, ayrılıkçı ve dışarıdan yönetilen Yahudi Kürtlerine Özerklik vermek zorunda bırakılmıştı.
Ancak bu yapının devletleşme süreci, 1991 Körfez harekatı sonrasında yaşanan gelişmelerden sonrasına kalır.
ABD'nin Irak operasyonunun asıl nedeni de, tam olarak budur.
O tarihlerde Türkiye ve özellikle de Türk Ordusu tarafından bu gelişmeler, daima kırmızıçizgi olarak adlandırılırdı.
Ta ki, 2003 yılına kadar.
Bu tarihten sonra ABD ve İsrail'in BOP doktrini, şimşek hızıyla ilerlemeye başladı.
Derken, ABD'ye direnen Saddam yönetimi de, Saddam da buharlaştırıldı.
2005'lere gelindiğinde artık her şey çok hızlı ilerliyordu.
Barzanistan veya Kürdistan adıyla İsrail uydusu olan bir devletçik kuruldu.
Türkiye cephesinde ise, "Bu mesele bizim kırmızıçizgimizdir" diyenler nedendir bilinmez(!) tıpış tıpış bu yapıyı tanıdı.
Artık sırada Suriye vardı.
Her şey ilk başlarda çok güzel gidiyordu.
Veya öyle zannediyorduk!
Derken Suriye'nin bölünmesi için düğmeye basıldı.
Yıl 15 Mart 2011.
Yoktan sebeplerden ötürü 14 yıl süren bir savaş.
Bütün leş kargaları, kelle kesmek için Suriye'ye doluşmuştu.
Türkiye'nin bu meselede aldığı tavır ve hatalı konumlanma, ileride başımıza çok büyük belalar açacaktır.
Asıl mesele nedir biliyor musunuz?
Aziz Atatürk'ün aramızdan ayrılmasından bu tarafa, Türkiye milli bir kadro ile hiç yönetilmedi!
Bugün konuştuğumuz ve fakat hiçbir şey anlamadığımız "Terörsüz Türkiye" süreci, doğrudan bu anlattığım olaylarla bağlantılıdır.
30 PKK'lı terörist canisinin bir tiyatro gösterisinden ibaret olan silah bırakma olayına, gerçekten de inanan tek bir Allah kulu olmuş mudur?
Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanı Brad Cooper, daha geçen gün Haseke'deydi.
Oradan El Hol kampına gitmiş.
IŞİD'lileri ziyaret etmiş. Adamın orada olduğu süre içinde ve son 72 saatte bölgeye Amerikan lojistik kargo uçaklarından 7 tanesi indi.
Sürekli silah yığıyorlar. Sayın Erdoğan buradan diyorsunuz ki silah bırakacaksınız.
Amerika Birleşik Devletleri dev nakliye uçaklarıyla silah bırakacaksınız dediğiniz insanlara silah yığıyor.
Bu işin çözümü, hiçbir zaman PKK veya Öcalan olmamıştır.
Onların hepsi figürandır.
Oyunun senaristi ABD ve İsrail'dir.
Yani muhatap onlardır.
Biz o bölgeyi 29 Ekim 2014'te kaybettik. 29 Ekim 2014'te Peşmerge ağır silahlarıyla Habur sınır kapısından girdi.
Neden izin verdik, ABD istedi diye.
Gerekçe neydi, İŞİD'e karşı savaşacaklar diye.
İŞİD kim? ABD tarafında kurulan ve bu pis işler için eğitilen ruh hastaları.
ABD önce İŞİD'i nokta atışı yerlere gönderip, ardından orada İsrail adına sürekli kalacak ve aptalca savaşacak YPG – PYD gibi gurupları gönderiyor.
Bu kadar basit ve vasat insanların kavrayacağı istihbarat oyunlarını Türk istihbaratının veya hükümetlerinin göremediğini zannetmiyorum!
Bu işin içinden çok pis kokular geliyor!
Her şey zamanla ortaya dökülür belki ancak, Türkiye yerinde kalır mı inanın ben bile öngöremiyorum!
O gün buna izin vermeyecektik. Esasında olması gereken, bizim oraya girip Suriye devleti ile IŞİD'i yok etmemizdi.
Şimdi orada 100 bin ağır silahlı terörist var.
Hadi silah bıraktır görelim!
Yanında da Amerikan ordusu var.
Bakın son günlerde iki ayrı üste beraber tatbikat yapıyorlar.
Türkiye'yi o bölgeye çekmeye ve savaştırmaya zorluyorlar.
Türk ordusu bunun farkında belki ama, artık işi tamamen çığırından çıkmış durumda.
İşte bugün yapılmakta olan içi boş ve bana göre çok sakıncalı sürecin sebebi de budur.
Nereden kurtarabilirsek kardır deniliyor.
Ekonomi bu haldeyken hiçbir kurtuluş çaresi yoktur.
İç cephede her gün yeni olayların tırmandırılmasıyla bu hiç mümkün değil.
İktidarın, "Bir fikriniz var mı" diye muhalefete tek bir ziyareti olmamışken, bu sürecin asla başarı şansı yoktur.
Vergileri 500'e katlayarak ve toplumsal desteği tümüyle kaybetmişken bu işin başarılı olmasına imkan ve olanak yoktur.
Çare nemidir:
Çare, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine geri dönmektir.
Atatürk'ün yaptığının aynısını yapmaktır.
O'nun devrimlerine sımsıkı sarılmakla ve hayata geçirmekle mümkündür.
Muhalefeti düşman gibi görmemek ve ayrı hukuk uygulamamakla olacak iştir.
Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması ile dünya lideri olmak söz konusudur.
Bunları yapmak varken, neden ülkemizi ve gençliğimizi maceralara sürükleyelim?
ABD Savunma bakanı ile ABD başkanı Dwight D. Eisenhower arasında özetle şöyle bir konuşma geçer:
Suriye'de 3 isme yönelik ses getirecek suikast düzenlenmesi kararlaştırılır.
Bunlar, Suriye Genel Kurmay Başkanı, Suriye İstihbarat başkanı ve Suriye Komünist parti Genel başkanıdır.
Planlanan bu suikasttan sonra, Suriye'de bir ayaklanmanın olması istenir ve beklenir.
Bu arada, Suriye'nin komşu ülkeleri tehdit ettiği algısının oluşturulması için, ABD'li ajanlar çalışma yapmalıdır.
Ürdün, Lübnan ve Irak'ta yapılacak suikastlardan dolayı bu ülkeler, Suriye'yi suçlamalıdır.
Buraya dikkat!
Tüm bu faaliyetleri koordine edecek olan örgüt, Suriye'de bulunan 'Özgür Suriye Komitesi'dir.
Bu isim size neyi çağrıştırdı? Özgür Suriye Ordusu!
Paramiliter örgütler aracılığı ile muhalifleri silahlandıralım.
Burası da çok dikkat çekici!
Bu işleri Türkiye üzerinden yapabilirler.
Dikkat edin yıl 1957 ve Suriye'yi bölme projesi daha o yıllarda devrededir.
Türkiye'de işbaşında Menderes hükümeti vardır ve ABD ile söz konusu eylemlerin gerçekleşmesi konusunda tam manasıyla mutabıktır!
Ancak bu hesap tutmuyor ve ABD bu seferde Arap ülkelerini iknaya çalışıyor ve fakat, burada da başarılı olamıyor.
Peki, daha o tarihte ABD'nin böylesine alçakça bir plan yapmaktan maksadı neydi derseniz, elbette ki 'Büyük İsrail Devleti'nin kurulmasına giden kilometre taşlarının döşenmesiydi diyebiliriz.
Ama burada çok önemli bir fark var o da şudur.
ABD Suriye ve Irak'ı bölerken, sinsi bir planla ve işin öznesi haline getirdiği Kürt unsurlar tarafından bu hesabı görmüştür.
Şimdiye kadar olanlara bakıldığında, bunda da başarılı olmuştur.
İran ve Türkiye'nin parçalanması içinde öngörülen yöntem aynıdır.
Elbette ki bu projenin odağındaki çıngıraklı yılanlar, Siyonist üst akıl sahipleridir.
Planın ilk devreye girdiği tarih esasen 1897'dir.
29 Ağustos 1897'de Basel şehrinde düzenlenen Siyonist Örgütü'nün ilk kongresinde, İsrail devletinin kurulması ve sonrasındaki aşamalar ele alınmıştı.
1970'de ise Saddam Hüseyin, ayrılıkçı ve dışarıdan yönetilen Yahudi Kürtlerine Özerklik vermek zorunda bırakılmıştı.
Ancak bu yapının devletleşme süreci, 1991 Körfez harekatı sonrasında yaşanan gelişmelerden sonrasına kalır.
ABD'nin Irak operasyonunun asıl nedeni de, tam olarak budur.
O tarihlerde Türkiye ve özellikle de Türk Ordusu tarafından bu gelişmeler, daima kırmızıçizgi olarak adlandırılırdı.
Ta ki, 2003 yılına kadar.
Bu tarihten sonra ABD ve İsrail'in BOP doktrini, şimşek hızıyla ilerlemeye başladı.
Derken, ABD'ye direnen Saddam yönetimi de, Saddam da buharlaştırıldı.
2005'lere gelindiğinde artık her şey çok hızlı ilerliyordu.
Barzanistan veya Kürdistan adıyla İsrail uydusu olan bir devletçik kuruldu.
Türkiye cephesinde ise, "Bu mesele bizim kırmızıçizgimizdir" diyenler nedendir bilinmez(!) tıpış tıpış bu yapıyı tanıdı.
Artık sırada Suriye vardı.
Her şey ilk başlarda çok güzel gidiyordu.
Veya öyle zannediyorduk!
Derken Suriye'nin bölünmesi için düğmeye basıldı.
Yıl 15 Mart 2011.
Yoktan sebeplerden ötürü 14 yıl süren bir savaş.
Bütün leş kargaları, kelle kesmek için Suriye'ye doluşmuştu.
Türkiye'nin bu meselede aldığı tavır ve hatalı konumlanma, ileride başımıza çok büyük belalar açacaktır.
Asıl mesele nedir biliyor musunuz?
Aziz Atatürk'ün aramızdan ayrılmasından bu tarafa, Türkiye milli bir kadro ile hiç yönetilmedi!
Bugün konuştuğumuz ve fakat hiçbir şey anlamadığımız "Terörsüz Türkiye" süreci, doğrudan bu anlattığım olaylarla bağlantılıdır.
30 PKK'lı terörist canisinin bir tiyatro gösterisinden ibaret olan silah bırakma olayına, gerçekten de inanan tek bir Allah kulu olmuş mudur?
Amerikan Merkez Kuvvetler Komutanı Brad Cooper, daha geçen gün Haseke'deydi.
Oradan El Hol kampına gitmiş.
IŞİD'lileri ziyaret etmiş. Adamın orada olduğu süre içinde ve son 72 saatte bölgeye Amerikan lojistik kargo uçaklarından 7 tanesi indi.
Sürekli silah yığıyorlar. Sayın Erdoğan buradan diyorsunuz ki silah bırakacaksınız.
Amerika Birleşik Devletleri dev nakliye uçaklarıyla silah bırakacaksınız dediğiniz insanlara silah yığıyor.
Bu işin çözümü, hiçbir zaman PKK veya Öcalan olmamıştır.
Onların hepsi figürandır.
Oyunun senaristi ABD ve İsrail'dir.
Yani muhatap onlardır.
Biz o bölgeyi 29 Ekim 2014'te kaybettik. 29 Ekim 2014'te Peşmerge ağır silahlarıyla Habur sınır kapısından girdi.
Neden izin verdik, ABD istedi diye.
Gerekçe neydi, İŞİD'e karşı savaşacaklar diye.
İŞİD kim? ABD tarafında kurulan ve bu pis işler için eğitilen ruh hastaları.
ABD önce İŞİD'i nokta atışı yerlere gönderip, ardından orada İsrail adına sürekli kalacak ve aptalca savaşacak YPG – PYD gibi gurupları gönderiyor.
Bu kadar basit ve vasat insanların kavrayacağı istihbarat oyunlarını Türk istihbaratının veya hükümetlerinin göremediğini zannetmiyorum!
Bu işin içinden çok pis kokular geliyor!
Her şey zamanla ortaya dökülür belki ancak, Türkiye yerinde kalır mı inanın ben bile öngöremiyorum!
O gün buna izin vermeyecektik. Esasında olması gereken, bizim oraya girip Suriye devleti ile IŞİD'i yok etmemizdi.
Şimdi orada 100 bin ağır silahlı terörist var.
Hadi silah bıraktır görelim!
Yanında da Amerikan ordusu var.
Bakın son günlerde iki ayrı üste beraber tatbikat yapıyorlar.
Türkiye'yi o bölgeye çekmeye ve savaştırmaya zorluyorlar.
Türk ordusu bunun farkında belki ama, artık işi tamamen çığırından çıkmış durumda.
İşte bugün yapılmakta olan içi boş ve bana göre çok sakıncalı sürecin sebebi de budur.
Nereden kurtarabilirsek kardır deniliyor.
Ekonomi bu haldeyken hiçbir kurtuluş çaresi yoktur.
İç cephede her gün yeni olayların tırmandırılmasıyla bu hiç mümkün değil.
İktidarın, "Bir fikriniz var mı" diye muhalefete tek bir ziyareti olmamışken, bu sürecin asla başarı şansı yoktur.
Vergileri 500'e katlayarak ve toplumsal desteği tümüyle kaybetmişken bu işin başarılı olmasına imkan ve olanak yoktur.
Çare nemidir:
Çare, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine geri dönmektir.
Atatürk'ün yaptığının aynısını yapmaktır.
O'nun devrimlerine sımsıkı sarılmakla ve hayata geçirmekle mümkündür.
Muhalefeti düşman gibi görmemek ve ayrı hukuk uygulamamakla olacak iştir.
Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması ile dünya lideri olmak söz konusudur.
Bunları yapmak varken, neden ülkemizi ve gençliğimizi maceralara sürükleyelim?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- ‘Türk’ adını Allah koymuştur / 17.09.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Bu millet Türk’tür, dili Türkçedir! / 28.08.2025
- Osmanlı seviciler iyi okusun! / 27.08.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Bu millet Türk’tür, dili Türkçedir! / 28.08.2025
- Osmanlı seviciler iyi okusun! / 27.08.2025