Siyasette gerilim had safhada.
Siyasette, ekonomide, iç ve dış politikada milletin taleplerine göre bir çözüm üretemeyen ve günden güne eriyen iktidar, koltuğu muhalefete kaptırmamak için farklı yöntemlerle muhalefeti yıpratmanın adımlarını atıyor.
En başta ifade edelim; siyasette kalıcı olmak isteniyorsa, bunun yöntemi muhalefeti bastırmak, yıpratmak değil, milleti memnun edecek projeler üretmek ve hizmet etmektir. Muhalefet üzerinde oynanan oyunlarla, kurulan tuzaklarla elde edilen bir koltuğun asla kalıcılığı olmaz.
Yerel seçimlerde ana muhalefet partisinin birinci partiliğe yükselmesinin temel nedeni, iktidarın 20 küsur yıllık başarısızlığıdır. Diğer bir ifadeyle, iktidara tepki muhalefeti birinciliğe yükseltmiştir. İktidarın en büyük problemi ise, bu kaçan oyları yeniden kendisine döndürebilecek bir icraat ortaya koyamamaktadır.
Eğer ana muhalefet, 14/28 Mayıs 2023 seçimlerinde doğru bir masa kurabilip, tercih edilen bir adayla yola çıksaydı, o günlerde iktidara gelmişti.
İktidarın yıllardır süregelen yanlış icraatları 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde bir tepki olarak sandığa yansıdı ve sonucu gördük. Ana muhalefet, İBB operasyonlarıyla başlayan süreçte de yaşadığı mağduriyet üzerinden oylarını artırmaya devam etti.
İktidarda koltuğu kaptırma endişesi arttıkça bu sefer kayyumlar, transferler, mutlak butlan davaları, hukuki baskılar, tutuklamalar aldı başını gitti.
İktidar, bu hamlelerle dışarıya "Güç bende, benden başkasına meyletmeyin" mesajı verirken, içeriye ise, "Benden değilsen çalışamazsın", "Ana muhalefet kendi içinde kavgalı, ülkeyi nasıl yönetsin?" gibi mesajlar veriyor.
Maalesef bütün bu yaşananlar millet iradesine rağmen gerçekleşiyor.
Millet iradesine saygı durulmalı, bunun yolu da sandığa saygı duymaktan geçer.
Örneğin CHP kurultayının iptal davası. Bu seçim, Yüksek Seçim Kurulu'nun onayıyla ve gözetimiyle gerçekleşmiş mi? Evet. Delegeler oy kullanarak bir genel başkan ve yönetim kadrosu belirlemiş mi? Evet. YSK sonuçları, itirazları değerlendirip resmi olarak ilan etmiş mi? Evet.
Bu aşamadan sonra, bu sonuçları kabul etmeyen muhaliflerin beyanlarıyla bu kongreyi iptal etmek YSK'ya ve millet iradesine saygısızlık olmaz mı?
Hukuka ve millet iradesine saygıdan bahsedenler, yeri geldiğinde bu saygıyı neden göstermiyorlar?
Gürsel Tekin, CHP İstanbul İl Başkanlığına kayyum atandı. Kendisi bu ifadeyi kabul etmiyor, "Biz çağrı heyetiyiz" diyor. Ne derse desin, resmiyette kayyum.
Millet iradesi, CHP İl Başkanlığı seçimlerinde sandıkta ne dedi? Özgür Çelik dedi, Gürsel Tekin demedi. CHP kurultayındaki aynı soruları sorabiliriz. İlaveten, eğer bir problem varsa –ki yine muhalif bazı isimlerin yıllar sonra gelen itirazlarıyla YSK'ya rağmen kayyum atanıyor- bunun kayyumla değil de yine sandıkta demokratik olarak çözümlenmesi gerekmiyor mu?
Partiler, anayasal bir hak olan seçime ve seçilme hakkının tezahürüdür. Millet iradesi siyasette, devlet yönetiminde söz sahibi olsun, demokrasi doya doya yaşansın diye vardır. Şimdi bu partilere de birileri kayyum atayacaksa, o zaman millet iradesi nasıl tecelli edecek?
Gayet iyi bildiğimiz bir gerçek ki, CHP İstanbul il seçimlerinde asla kazanamayacak bir isim varsa o Gürsel Tekin'dir. Millet iradesine ve sandığa saygı duyulmalı.
Gelelim, belediye başkanı ve milletvekili transferlerine. Öncelikle bu transferler kanunen acilen yasaklanmalıdır. Bu, millet iradesine büyük bir saygısızlıktır. Hem Transfer eden, hem de transfer edilen bu saygısızlığı yapmaktadır.
Örneğin, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu. Onu belediye başkanlığına getiren CHP seçmeni, o ise AKP'ye geçti. Millet iradesine büyük saygısızlık. Aynı şekilde Beykoz Belediye Başkan Vekili Özlem Gürsel, partisinden istifa etti, AKP'ye geçeceği söyleniyor.
Bu hamlelerde, seçimle, millet iradesiyle elde edilemeyenin, transferle elde edilmesi gibi bir durum var. Menfaat karşılığı oy kullanmak suç da menfaat karşılığı transfer olmak suç değil mi? Bir oyu heba etmek yanlış da, verilen bütün oyları heba etmek yanlış değil mi? Seçilene kadar millet iradesi, seçildikten sonra millet iradesi yok hükmünde! Böyle olmaz, böyle siyaset olmaz, buna siyaset denmez. Çünkü siyaset millete hizmet etme sanatıdır, millet iradesine sırt dönülerek siyaset olmaz.
Sonuç olarak deriz ki; demokratik sosyal bir hukuk devletiysek, siyaset millet iradesi ve sandıkla şekillenmelidir. Kayyumlara, transferlere, muhalefeti baskıyla susturma yöntemlerine son vermeliyiz.
Lütfen millet iradesine saygı, sandığa saygı…
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Komisyon, ‘cambaza bak’ oyunu mu? / 30.08.2025