Bağımsız Türkiye Partisi'nin İstanbul İl, Bölge ve İlçe Başkanları ile birlikte hafta içerisinde düzenlenen üç toplantıda da bulunma imkanım oldu. Öncelikle İl Başkanımız Fuat Şengül nezdinde bu güzel buluşma için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Maltepe'de gerçekleştirilen İstanbul 1. Bölge (Anadolu Yakası) toplantısına İl Başkanımız Fuat Şengül, 1. Bölge Başkanımız Ziya Talip Bora, Bölge Yönetim Kurulumuzdan Ekrem Sayan, Naci Akay, Fatih Akburak, Ali Örpek ve bendeniz Cem Kayalı ile birlikte İlçe Başkanlarımız İrfan Güzelyıl, Hayati Büdün, Mustafa Şahin, Abdülmüttalip Örpek, Arif Ağırkaya, Barış Elbaş, Ersin Kızak, Seçkin Karataş, Recep Parlak, Tuncer Usanmaz, Halit Levent, Yücel Atalar, İsmail Kara, Fatih Irmak ve İlçe Temsilcisi Mustafa Kılıç nezdinde tam katılım sağlandı.
2. Bölge Başkanımız İlhan Keçeci'nin Çarşamba günü Gaziosmanpaşa'da organize ettiği toplantımızda da benzer durum sözkonusuydu ve yine İl, İlçe Başkanlarımız ile birlikte tam katılımlı bir toplantı yapıldı. 3. Bölge Başkanımız Ali Cengiz Taygan'ın Cuma günü düzenlediği toplantı da yine tüm ilçe başkanlarımızın katılımı ile eksiksiz gerçekleşti.
Toplantıların gündemi ve alınan kararlar hiç şüphesiz ileriki dönemlerde İstanbul faaliyetleri temelinde yazı konularımız arasında olmaya devam edecektir ama bugün için asıl konumuz Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını eşsiz yapan Kuva-yı Milliye Ruhu'nun toplantılar üzerindeki etkisinden bahsetmek istiyorum.
Şüphesiz ilk göze çarpan ayrıntı görevi ne olursa olsun her bir temsilcimizin tüm hal ve hareketlerine de yansıyan kökü Hacı Bektaş Veli'lere daha önce de Ehl-i Beyt'e dayanan birlik, beraberlik ve kardeşlik mayası olsa gerek. Kadrolarımızı henüz tanıyamamış insanlar için sözlerim mübalağalı gelebilir ama sizleri temin ederim ki biraz iç içe olduğunuzda bile bu kardeşlik mayasının bugünkü kokusunu sözlerden, bakışlardan ve tavırlardan almanız mümkün.
Tüm yönetim kadroları ve ilçe başkanlarının söz alması ile birlikte diğer öne çıkan ayrıntı ise Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının siyasi bir kişilikten hatta bir sivil toplum kuruluşu kimliğinden çok daha öte bir ruha sahip olmaları.
'Hoş Geldin Atatürk' ile birlikte 'Atatürk Vatandır' diyen, Milli Ekonomi Modeli ile birlikte 'ekonomik bağımsızlığa' vurgu yapan, 'Ehl-i Beyt' sevgisine dayanan ortak payda ile 'Türk-Kürt kardeştir' diyen bu kadro için herhalde günümüz "Kuva-yı Milliye"si denilmesinde de hiçbir beis yoktur hatta belki az bile gelebilir.
Tüm bu kadroları yetiştiren Prof. Dr. Haydar Baş içinse herhalde lider kelimesinden önünde "öğretmen" sıfatını vurgulamak daha bir anlamlı ve doğru olacaktır.
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020