Sn. Kemal Derviş yine rest çekti. Hükümet ortaklarına kafa tuttu; ya güvensinler, ya da kendileri yapsınlar diyerek görüşmeleri terketti. Her zaman olduğu gibi sayın liderler birbirlerini ikna edip, Kemal Bey'in tezine ram oldular.
Yani devlet, bankalara destek verecek, dört milyar dolarlık bir para yardımı yapılacak.
Önce işin siyasetine dokunmak istiyorum; bu zat işlerini hep naz ile mi götürecek? Kemal beyin restleri hem şahsi ve hem de milli onuru rencide etmiyor mu? Kanaatimizce, hem şahıslar ve hem de millet olarak rencide oluyoruz. Zira Kemal bey IMF lehine bir tavır üzere bulunuyor.
Sayın liderlere sormak istiyorum; beyler bu görüşmeler süresinde sizin danışmanlarınız sizleri bilgilendirmiyor mu? Yoksa hazırlıksız gelip zuhurata göre mi amel ediyorsunuz? Karşı çıkıyorsunuz, direniyorsunuz, tepki koyuyorsunuz, bir de Kemal bey şapkasını alıp çıkınca herşey süt liman oluyor. Doğrusu halkımız bu hali anlayabilmiş değil. Umarız bu naz hali itidale dönüşür, devlet geleneğimiz tekrar rayına oturur.
Gelelim yapılmak istenen şeye. Görülen o ki, çözüm adına para ve değerli kağıtlar üzerine hesap kurulmaya devam edilmektedir. Borsa, faiz, döviz, tahvil vs. hareketin hem temelini oluşturmakta ve hem de çözüm olarak görülmektedir. Pek çok ekonomist gibi biz de bu tarzın, bu anlayışın çözüm getirebileceğini kabul etmiyoruz. Bu anlayış, ne kadar şeffaf olursa olsun, hortumculuğun önüne geçemeyecektir. Herşeyden önce kayıt dışı ciddi bir ekonomi söz konusudur. Emisyon hacmi yeterli ve dengeli değildir.
Çözüm için ilk hedef para ve para anlamına gelen kıymetli kağıtların bankalara aktarılması olmamalıdır. Çözüm için vazgeçilmez şart üretimdir. Siz üretimi teşvik edeceksiniz. Üretimi hızlandırmak ve verimi artırmak için para basabilirsiniz. Zira para üretim aracı olduğu zaman anlam ifade eder. Hem de faizsiz olarak proje mukabi verilecek krediler üretimi ateşleyecek, bolluk ve berekete vesile olacaktır. İşte o zaman maksat hasıl olacaktır.
Bugün cari olan mantıkla, yurt dışından alınan borçlarla işi halletmeye çalışmak son derece yanlıştır. Bu uygulama ülke yararına olamaz. Eğer bir yarar varsa, o da IMF lehine olacaktır. Siz alınan borcu bankaya koyacaksınız, sonra banka kredi verecek, sonuçta reel sektör ayağa kalkacak. Doğrusu tam ütopik bir kurgudan ibaret.
Krediler yine çok sınırlı olacak, yine faizler ezip geçecek ve en önemlisi adil ve dengeli olunamayacaktır. Özellikle özel banka sahipleri, şirketlerinin işleri ile, bankanın işlerini yine karıştıracaklardır.
Ekonomide milli bir modele dönmekten başka yol yoktur. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ortaya koyduğu ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin programına aldığı ekonomik tez, iyi incelenmelidir. Milli bir ekonomik çözüm taşıyan bu tezde para, hiç bir zaman amaç kabul edilmez. Aslolan üretimdir. Enflasyonun düşmesi ve refahın artması için yegane yol milli ekonomidir.
Yani devlet, bankalara destek verecek, dört milyar dolarlık bir para yardımı yapılacak.
Önce işin siyasetine dokunmak istiyorum; bu zat işlerini hep naz ile mi götürecek? Kemal beyin restleri hem şahsi ve hem de milli onuru rencide etmiyor mu? Kanaatimizce, hem şahıslar ve hem de millet olarak rencide oluyoruz. Zira Kemal bey IMF lehine bir tavır üzere bulunuyor.
Sayın liderlere sormak istiyorum; beyler bu görüşmeler süresinde sizin danışmanlarınız sizleri bilgilendirmiyor mu? Yoksa hazırlıksız gelip zuhurata göre mi amel ediyorsunuz? Karşı çıkıyorsunuz, direniyorsunuz, tepki koyuyorsunuz, bir de Kemal bey şapkasını alıp çıkınca herşey süt liman oluyor. Doğrusu halkımız bu hali anlayabilmiş değil. Umarız bu naz hali itidale dönüşür, devlet geleneğimiz tekrar rayına oturur.
Gelelim yapılmak istenen şeye. Görülen o ki, çözüm adına para ve değerli kağıtlar üzerine hesap kurulmaya devam edilmektedir. Borsa, faiz, döviz, tahvil vs. hareketin hem temelini oluşturmakta ve hem de çözüm olarak görülmektedir. Pek çok ekonomist gibi biz de bu tarzın, bu anlayışın çözüm getirebileceğini kabul etmiyoruz. Bu anlayış, ne kadar şeffaf olursa olsun, hortumculuğun önüne geçemeyecektir. Herşeyden önce kayıt dışı ciddi bir ekonomi söz konusudur. Emisyon hacmi yeterli ve dengeli değildir.
Çözüm için ilk hedef para ve para anlamına gelen kıymetli kağıtların bankalara aktarılması olmamalıdır. Çözüm için vazgeçilmez şart üretimdir. Siz üretimi teşvik edeceksiniz. Üretimi hızlandırmak ve verimi artırmak için para basabilirsiniz. Zira para üretim aracı olduğu zaman anlam ifade eder. Hem de faizsiz olarak proje mukabi verilecek krediler üretimi ateşleyecek, bolluk ve berekete vesile olacaktır. İşte o zaman maksat hasıl olacaktır.
Bugün cari olan mantıkla, yurt dışından alınan borçlarla işi halletmeye çalışmak son derece yanlıştır. Bu uygulama ülke yararına olamaz. Eğer bir yarar varsa, o da IMF lehine olacaktır. Siz alınan borcu bankaya koyacaksınız, sonra banka kredi verecek, sonuçta reel sektör ayağa kalkacak. Doğrusu tam ütopik bir kurgudan ibaret.
Krediler yine çok sınırlı olacak, yine faizler ezip geçecek ve en önemlisi adil ve dengeli olunamayacaktır. Özellikle özel banka sahipleri, şirketlerinin işleri ile, bankanın işlerini yine karıştıracaklardır.
Ekonomide milli bir modele dönmekten başka yol yoktur. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ortaya koyduğu ve Bağımsız Türkiye Partisi'nin programına aldığı ekonomik tez, iyi incelenmelidir. Milli bir ekonomik çözüm taşıyan bu tezde para, hiç bir zaman amaç kabul edilmez. Aslolan üretimdir. Enflasyonun düşmesi ve refahın artması için yegane yol milli ekonomidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002