Geçen hafta Beyza Buldağ isimli üniversite öğrencisi Boğaziçi protestolarına ilişkin WhatsApp grubu kurma iddiası ile gözaltına alınmıştı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü öğrencisi olan Beyza Buldağ sabah saatlerinde İzmir'de gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Buldağ'ın avukatı Özgür Urfa müvekkilinin 'Boğaziçi dayanışması hesabını yönetmek ve 12. Cumhurbaşkanı'na açık mektup bildirisi gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanlığı'na hakaret' suçlamasıyla gözaltına alınıp tutuklandığını belirtti.
Beyza Buldağ cezaevine gönderilirken avukatı dosyada sosyal medya kullanmaktan başka bir şeyin olmadığını ifade etti.
ABD'de 2004 yılında Facebook'u üç arkadaşı ile kuran Harvard Üniversitesi öğrencisi Mark Zuckerberg'a, Beyza Buldağ dosyası emsal gösterilerek bizim ülkemizde hakkında dava açılabilirdi. Öyle ya bu dört öğrenci tüm öğrencileri bir araya getirmek, ayartmak, organize şekilde haberleşmelerini sağlamak suçundan terör faaliyeti kapsamında gözaltına alınıp tutuklanabilirdi.
Üniversite öğrencilerine "İmkânınız olsa yurt dışına gidip eğitiminizi orada tamamlamak ister misiniz?" sorusuna çoğu öğrencinin, "Ne yapalım bu şartlarda gitmekten başka çaremiz yok" diye cevaplandırdığını görüyoruz. Bir evvelki yazımızda belirttiğimiz, BTP Genel Başkanı Av. Hüseyin Baş'ın; "Gençleri dövmeyin, hapse atmayın, gözaltına almayın onlar bir yere gitmezler" ifadesinin ne kadar haklı olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz. Geleceğini yurt dışında arayan gençler bu ülkenin geleceği için büyük tehlike arz ediyor. Yapmayalım! Eğitimli gençlerimizin dışarıya gitmesine izin vermeyelim. Onların eğitimi için gerekli huzur ve imkânı sağlayalım.
'HANGİ KÖLE BENDEN DAHA KÖLEDİR'
Mahir Ünal Bey, çiftçinin en doğal hakkı olan akıllı telefonu ve interneti var diye onu adeta suçluyor. Yani aslında toplum onların gözünde sınıflara ayrılmış durumda. Onlara göre iPhone 6 marka telefonu o çitçinin kullanmaması gerekiyor. Ayıp etmiş çiftçi kardeşimiz, o telefon lüks Jeeplerin içine, pahalı parfümlerin kokusunu yaydığı lüks çantaların içine, oyun indirip eğlensinler diye ergen olmayan şımarık çocukların eline daha çok yakışıyor!
Elleri nasırlı, üstü başı perişan, yüzü güneşte yanmış, yüzünde taşıdığı hüzünle kırışmış alnı bütünleşmiş çiftçi kardeşimize ne lazım akıllı telefon, ne lazım internet!
Yönetici tebaasını hakir görür mü? Kameralar karşısında sırf çiftçiye siyaseten cevap vermek adına Mahir Ünal Bey baltayı taşa vurmuştur.
Çiftçi kardeşimiz, kendi ekonomisini akıllı telefon alarak berbat etmiş ve batırmıştır. Suçlu belli. Akıllı telefon alan kardeşimiz büyük suç işlemiştir. Kendi sınıfına ait olmayan bir cihazı haksız yere edinerek bir üst sınıfa ait olduğunu bilerek aldığı alet sebebi ile hakkında suç duyurusunda bulunulmalıdır. Bu sorumsuzca davranış sebebi ile yani kendini bilerek batırdığı, ekonomik çıkmaza soktuğu için ayrıca yargılanmalıdır!
Peygamber (s.a.v) efendimize bir kadın gelir ve "Ya Muhammed, sen her şeyinle çok iyisin fakat bir eksiğin var! Bu halin nedir? Sen kendine bakmıyor köleler gibi kendine davranıyor ve yerde oturuyorsun" diyor. Resûlullah (s.a.v) Efendimiz hepimizin hâlâ içimizi ürperten, tüylerimizi diken diken eden o muhteşem cevabı veriyor "Hangi köle benden daha köledir."
"Servetler, aranızda sadece zenginlerin elinde dolaşan bir vasıta olmasın" (Haşr, ayet 7).
Selam ve dua ile…
- 14 Nisan’ın ardından / 21.04.2022
- Nuh'un gemisi / 08.07.2021
- Hz. Ali’nin adaleti / 03.06.2021
- İnsan-ı Kamil / 27.05.2021
- ‘Ben yoksulluktan sararmıştım, Yoksulların derdi beni soldurdu’ / 25.05.2021
- İnsanın derdi / 24.05.2021
- Sosyal çürüme ve yozlaşma / 01.04.2021
- Salihlerin süsü / 29.03.2021
- İmam Zeynelâbidîn’in duası / 22.03.2021