Öncelikle herkesin bayramını tebrik ediyorum. Ve daha nice bayramlar diliyorum. Sağlık, huzur ve barış dolu nice yıllar, asırlar.
İslam, Kur'an, Hz. Muhammed (sav), Sünnet, Müslüman, ibadet, dünya ve ahiret gerçeğinin anlaşıldığı günlerin yakın olması dileği ile bütün insanlık alemine güven ve esenlikler diliyorum.
Evet bugün bayram... Her şeye rağmen bayram. İslam'ı anlayamayanlara, yanlış anlayanlara, kıymetini bilmeyenlere, ona karşı olanlara rağmen bugün bayram...
Bu bayram bize Allah'ın bir lütfu, ikrâmı ve ihsanıdır. Ey Allah'ın kulları geliniz, eşi ve benzeri olmayan her şeyin Rabb'i, yaratıcısı, sahibi olan Allah'a koşalım. Geliniz, O'nun dini İslam'a koşalım. O'nun alemlere rahmet olan Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'a koşalım. Geliniz, O'na ve Resûlüne koşanların kervanına katılalım. Geliniz, kardeş olalım.
Geliniz, neye inanıp, neye inanmadığımızı, bildiklerimizin ve bilmediklerimizin, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın, sevdiklerimizin ve sevmediklerimizin doğruluğunu ve yanlışlığını Allah ve Resûlüne göre bir test etmeye çalışalım.
Gerçekten mutlu muyuz? Her şeye rağmen ve vicdanen rahat mıyız? Nefsimize, ailemize, yakın çevremize, milletimize, bütün insanlığa, ecdada ve tarihe karşı vazifelerimiz, sorumluluklarımız açısından -başkalarını değil- öncelikle kendimizi nasıl buluyoruz?
Hatta bırakalım çevreyi, etrafı, bizzat kendimize karşı neyiz, neredeyiz ve nasılız? Yani kendimizle dost muyuz, barışık mıyız? Kendimizi gerçekten tanıyor muyuz? İsteklerimizde, ihtiyaçlarımızda, arzularımızda, zevklerimizde, umut ve endişelerimizde ne kadar doğruyuz, ne kadar haklıyız?
Neyin ve nelerin peşinden gidiyoruz? Gerçeklerin mi yoksa hayallerin ve vehimlerin mi peşindeyiz? Ve biraz da çevreye ve dünyaya bakarak bu insanların nereye gittiklerini görebiliyor muyuz?
Türkiye'de, yani ülkemizde, vatanımızda, yurdumuzda neler oluyor? Kimler hangi hesabın peşinde? Siyasetin tıkanması, ekonominin iflas ettirilmesi, egemenliğin tartışılması, paranın pula dönmesi, dilin, dinin, örfün, ahlâkın yabancılaşması ve yerlerine yabanın dilinin, dininin, örfünün, ahlâkının monte edilmesinin ne manaya geldiğini anlayabiliyor musunuz?
Ve bütün bunlar, şahsımızdan çok devletimiz ve milletimiz adına bizi üzüyor ve endişelendiriyor mu?
Kendilerince Afganistan'dan terörü temizleyenler niçin Filistin'den yana yanlışlıkla dahi olsa bir adım atmazlar?
Bu terörün her türlüsünü biz yaşarken terör bizim neyimize idi?.. Ve bilhassa bu anti-teröristler acaba ülkemiz için neler düşünüyorlardı... Dersiniz. ABD, Almanya, İngiltere, İtalya, Yunanistan, Rusya ve diğerleri gerçekten bizim için ne düşünüyorlar?
Son günlerin moda sözcükleri; diyalog, hoşgörü, küreselleşme, globalleşme, misyonerlik ne demek ve ne manaya geliyorlar?
Ve tekrar başa dönerek... Geliniz bayramlaşalım, kucaklaşalım, barışalım, kardeş olalım. Bir ve beraber olalım. Kim ne derse desin geliniz kabirlere koşalım. Kabirlerdekilerle, tarihle, ecdatla bayramlaşalım, kucaklaşalım, barışalım.
Bugün biz istemesek bile onlar bizi bekliyorlar. Yarın nasıl olsa onlara gideceğiz. Geliniz bugün gidelim ve onlarla da bayramlaşalım.
Onlar, o ecdat dediklerimiz, o önceden ve önden gönderdiklerimiz bizden daha çok hak sahibidirler, daha çok şeylere layıktırlar. Geliniz, onlardan bir Fatiha'yı esirgemeyelim. Yarın o Fatiha'ya onlardan daha çok biz muhtaç olacağız.
Evet bugün bayram. Geliniz, bayramlaşalım. Kendimizle, ailemizle, çevremizle, herkesle bayramlaşalım. Kardeş olalım, kardeş...
Biz bayramlaşalım ki, kucaklaşalım ki, barışalım ki, kardeş olalım ki dosta, düşmana güven gelsin, huzur gelsin.
Gelecek bayramlarda insanlık adına ağıt yakmak istemiyorsak; buyurun bayramlaşalım.
Kardeşler bayramınız mübarek olsun...
Dostlar bayramınız mübarek olsun...
İslam, Kur'an, Hz. Muhammed (sav), Sünnet, Müslüman, ibadet, dünya ve ahiret gerçeğinin anlaşıldığı günlerin yakın olması dileği ile bütün insanlık alemine güven ve esenlikler diliyorum.
Evet bugün bayram... Her şeye rağmen bayram. İslam'ı anlayamayanlara, yanlış anlayanlara, kıymetini bilmeyenlere, ona karşı olanlara rağmen bugün bayram...
Bu bayram bize Allah'ın bir lütfu, ikrâmı ve ihsanıdır. Ey Allah'ın kulları geliniz, eşi ve benzeri olmayan her şeyin Rabb'i, yaratıcısı, sahibi olan Allah'a koşalım. Geliniz, O'nun dini İslam'a koşalım. O'nun alemlere rahmet olan Peygamberi Hz. Muhammed (sav)'a koşalım. Geliniz, O'na ve Resûlüne koşanların kervanına katılalım. Geliniz, kardeş olalım.
Geliniz, neye inanıp, neye inanmadığımızı, bildiklerimizin ve bilmediklerimizin, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın, sevdiklerimizin ve sevmediklerimizin doğruluğunu ve yanlışlığını Allah ve Resûlüne göre bir test etmeye çalışalım.
Gerçekten mutlu muyuz? Her şeye rağmen ve vicdanen rahat mıyız? Nefsimize, ailemize, yakın çevremize, milletimize, bütün insanlığa, ecdada ve tarihe karşı vazifelerimiz, sorumluluklarımız açısından -başkalarını değil- öncelikle kendimizi nasıl buluyoruz?
Hatta bırakalım çevreyi, etrafı, bizzat kendimize karşı neyiz, neredeyiz ve nasılız? Yani kendimizle dost muyuz, barışık mıyız? Kendimizi gerçekten tanıyor muyuz? İsteklerimizde, ihtiyaçlarımızda, arzularımızda, zevklerimizde, umut ve endişelerimizde ne kadar doğruyuz, ne kadar haklıyız?
Neyin ve nelerin peşinden gidiyoruz? Gerçeklerin mi yoksa hayallerin ve vehimlerin mi peşindeyiz? Ve biraz da çevreye ve dünyaya bakarak bu insanların nereye gittiklerini görebiliyor muyuz?
Türkiye'de, yani ülkemizde, vatanımızda, yurdumuzda neler oluyor? Kimler hangi hesabın peşinde? Siyasetin tıkanması, ekonominin iflas ettirilmesi, egemenliğin tartışılması, paranın pula dönmesi, dilin, dinin, örfün, ahlâkın yabancılaşması ve yerlerine yabanın dilinin, dininin, örfünün, ahlâkının monte edilmesinin ne manaya geldiğini anlayabiliyor musunuz?
Ve bütün bunlar, şahsımızdan çok devletimiz ve milletimiz adına bizi üzüyor ve endişelendiriyor mu?
Kendilerince Afganistan'dan terörü temizleyenler niçin Filistin'den yana yanlışlıkla dahi olsa bir adım atmazlar?
Bu terörün her türlüsünü biz yaşarken terör bizim neyimize idi?.. Ve bilhassa bu anti-teröristler acaba ülkemiz için neler düşünüyorlardı... Dersiniz. ABD, Almanya, İngiltere, İtalya, Yunanistan, Rusya ve diğerleri gerçekten bizim için ne düşünüyorlar?
Son günlerin moda sözcükleri; diyalog, hoşgörü, küreselleşme, globalleşme, misyonerlik ne demek ve ne manaya geliyorlar?
Ve tekrar başa dönerek... Geliniz bayramlaşalım, kucaklaşalım, barışalım, kardeş olalım. Bir ve beraber olalım. Kim ne derse desin geliniz kabirlere koşalım. Kabirlerdekilerle, tarihle, ecdatla bayramlaşalım, kucaklaşalım, barışalım.
Bugün biz istemesek bile onlar bizi bekliyorlar. Yarın nasıl olsa onlara gideceğiz. Geliniz bugün gidelim ve onlarla da bayramlaşalım.
Onlar, o ecdat dediklerimiz, o önceden ve önden gönderdiklerimiz bizden daha çok hak sahibidirler, daha çok şeylere layıktırlar. Geliniz, onlardan bir Fatiha'yı esirgemeyelim. Yarın o Fatiha'ya onlardan daha çok biz muhtaç olacağız.
Evet bugün bayram. Geliniz, bayramlaşalım. Kendimizle, ailemizle, çevremizle, herkesle bayramlaşalım. Kardeş olalım, kardeş...
Biz bayramlaşalım ki, kucaklaşalım ki, barışalım ki, kardeş olalım ki dosta, düşmana güven gelsin, huzur gelsin.
Gelecek bayramlarda insanlık adına ağıt yakmak istemiyorsak; buyurun bayramlaşalım.
Kardeşler bayramınız mübarek olsun...
Dostlar bayramınız mübarek olsun...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010