Yüklü yüklü bulutlar…
Hayat yüklü, hayat kaynağı su yüklü bulutlar…
Yükleri ne kadar çok, bilmem kaç milyon ton ağırlığında olursa olsun, yorulduk demeden, yorgunluk göstermeden kendilerinden su bekleyen beldelere doğru, bitkilere ve börtü-böceğe doğru dörtnala koşup duran bulutlar…
Bulutların acelesi var sizin yok mu?
Bulutlar, su bekleyen bitkilere, dağlara-ovalara, yaylalara-meralara ve börtü-böceğe su yetiştirmek için, kendilerini sürmekte görevlendirilen rüzgârların önünde adeta birbirini çiğneyerek uzay boşluğunda yüzen bulutlardan alacağınız dersler yok mu?
"Ve o, o Allah'tır ki rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci yollar, nihayet bunlar o ağır ağır bulutları hafif bir şey gibi kaldırıp yüklendiklerinde bakarsın biz onları ölmüş bir memlekete sevk etmişizdir derken ona su indirmişizdir de orada her türlüsünden semereler çıkarmışızdır, işte ölüleri böyle çıkaracağız, gerektir ki düşünür ibret alırsınız." (Araf: 57)
Bulutlar böceğe-çiçeğe, ekine-dikene hayat suyu ulaştırmak için koşuyorlar da, sizler insanlar olarak, yetkililer olarak enkaz altında can çekişen hemcinslerinize el-ayak olmak için koşmuyor, koşturmuyorsunuz?
Bu nasıl iş, bu nasıl insanlık, bu nasıl yöneticilik?
Başınızı kaldırın, gözlerinizi semaya dikin de, başınızın üstünde koşup duran bulutlardan ibret alın.
Onlar ölü beldelere can olmak için, ölü nebatata can suyu yetiştirmek için ağır mı ağır yükleri ile koşturup dururken, sizler, ağır depremlerle sarsılan, evleri başlarına yıkılan hemcinslerinizin, kadınların ve çoluk-çocuğun imdadına yetişmek için, 'ilk bir kaç gün' kılınızı kıpırdatmıyorsunuz.
Bulutların acelesi var sizin yok mu?
Bulutlar, ölü beldelere, ölü nebatata can suyu taşımak için koşturuyor da, sizler, hemcinslerizin, canlarını, hayatlarını kurtarmak için adımlarınızı sıklaştırmıyor ve adamlarınızı seferber etmiyorsunuz.
Ölümden öteye köy mü var?
Ölümün kıyısına gelmiş, ölümün pençesinde çırpınan yüz binlerin imdadına yetişmek için koşmayacaksanız, seferber olmayacak ve emriniz altındakileri seferber etmeyecekseniz, varlığınızın ne anlamı var, makamınızın ve yetkinizin ne anlamı var?
Şehirler şahit, şehirleri çevreleyen sıra dağlar şahit, asırlardır şehirleri selamlayarak ve sulayarak akıp giden nehirler, ırmaklar şahit ki, ilk bir kaç gün, evet tam da öyle, ilk bir kaç gün, gelmediniz, gitmediniz, göndermediniz, götürmediniz.
Her dem acelesi olan bulutların zerresi kadar acele etmediniz, adımlarınızı sıklaştırmadınız ve adamlarınızı seferber etmediniz.
İhalelerin ardından koştuğunuzun binde biri kadar, depremlerin ardından koşup koşturmadınız.
Bulutların acelesi var da sizin yok mu?
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025