Uluslararası şarlatanlık yarışmaları düzenlense öyle görünüyor ki her yarışmada birincilik kürsüsünde biz oluruz.
Bunlar hangi iklimde yetişiyorlar?
Tiyatronun, sinemanın, sanatın, edebiyatın okulları-atölyeleri var, yeteneği olanlar oralardan sivrilip toplumun önüne çıkıyorlar da bu şarlatanlar nerede ve nasıl yetişiyorlar?
Bir bu eksikti, bununla da tamamlanmış oldu; 16 Nisanla ilgili hadis varmış.
Şarlatanın biri de bir zaman çıkmış, milyonların gözüne baka baka şarlatanlığını sergileyerek, bilmem falancayı Peygamberimiz başbakan tayin etti demişti.
Acaba bizim medeniyetimizin bir yerlerinde bunların yetişebilecekleri "sulak araziler mi var?"
Ülkeye 15 Temmuz felaketini yaşatan meczuplarla ilgili o kadar hikaye, masal dinledik ki, koca koca profesörler, subaylar, paşalar çoğu ilkokul mezunu şarlatanların peşine takılıp gitmişler ve memleketin başına nice belalar açmışlar.
Kur'an'ı sadece "hatim indirmede" kullanan bir Müslüman toplumun başına daha hangi şimşekler inecek kim bilir?
Bunları yetiştiren iklim, bilimin, ilimin ve binlerce yıllık tecrübenin tarif ettiği iklimden çok çok farklı ve belki de iklim demek bile yanlış olur.
Bu sulak arazi bunları, bunlar da bu sulak araziyi nasıl da buluyorlar?
Bu şarlatanların heybelerinde, her an dağıtabilecekleri kadar el altında Cennet ve Cehennem anahtarları var ve bunların yanında emeğin, alın terinin zerre kadar bir değeri yok.
Şu duayı şu kadar okuyan direkt cennete, mesela bunlardan birine ve yazdıkları masallara yan gözle bakanlar da direkt cehenneme gidiyor!
Alemleri yaratan ferman ediyor; "İnsana ancak emeğinin karşılığı vardır", bunlar yattığın yerde de olsa şunu şu kadar oku tamam, yanında bir yanmaz kefen bulunursa hiç endişe etme, ayağında da şu model nalin olursa garantidesin demektir!
Hele hele şu yolun şu kolundan bir kola mensupsan Zebanilerden de yırttın, git gidebildiğin kadar!
Bizim medeniyetimizin bir yerlerinde bazı açıklar ve bazı kaçaklar mı var ki sürekli şarlatan yetiştiriyor bu medeniyet?
Hem bu tür şarlatanları yetiştiren "sulak arazi" var hem de bu tiplerin boy verip gelişmelerini sağlayan, devamlı bunlara su taşıyan kitleler var ki bunlar her çağda eksik olmuyorlar ve milletin başına bela oluyorlar.
Elinde ve evinde Kur'an gibi bir kitap olan koca millet, hale bakın ki nelerle uğraşıyor, kimler tarafından nasıl da defalarca kandırılıyor:
"Yoksa o Mûsâ'nın ve o çok vefalı İbrâhim'in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O'dur güldüren ve ağlatan; O'dur öldüren ve yaşatan." (Necm:36- 44).
Bunlar hangi iklimde yetişiyorlar?
Tiyatronun, sinemanın, sanatın, edebiyatın okulları-atölyeleri var, yeteneği olanlar oralardan sivrilip toplumun önüne çıkıyorlar da bu şarlatanlar nerede ve nasıl yetişiyorlar?
Bir bu eksikti, bununla da tamamlanmış oldu; 16 Nisanla ilgili hadis varmış.
Şarlatanın biri de bir zaman çıkmış, milyonların gözüne baka baka şarlatanlığını sergileyerek, bilmem falancayı Peygamberimiz başbakan tayin etti demişti.
Acaba bizim medeniyetimizin bir yerlerinde bunların yetişebilecekleri "sulak araziler mi var?"
Ülkeye 15 Temmuz felaketini yaşatan meczuplarla ilgili o kadar hikaye, masal dinledik ki, koca koca profesörler, subaylar, paşalar çoğu ilkokul mezunu şarlatanların peşine takılıp gitmişler ve memleketin başına nice belalar açmışlar.
Kur'an'ı sadece "hatim indirmede" kullanan bir Müslüman toplumun başına daha hangi şimşekler inecek kim bilir?
Bunları yetiştiren iklim, bilimin, ilimin ve binlerce yıllık tecrübenin tarif ettiği iklimden çok çok farklı ve belki de iklim demek bile yanlış olur.
Bu sulak arazi bunları, bunlar da bu sulak araziyi nasıl da buluyorlar?
Bu şarlatanların heybelerinde, her an dağıtabilecekleri kadar el altında Cennet ve Cehennem anahtarları var ve bunların yanında emeğin, alın terinin zerre kadar bir değeri yok.
Şu duayı şu kadar okuyan direkt cennete, mesela bunlardan birine ve yazdıkları masallara yan gözle bakanlar da direkt cehenneme gidiyor!
Alemleri yaratan ferman ediyor; "İnsana ancak emeğinin karşılığı vardır", bunlar yattığın yerde de olsa şunu şu kadar oku tamam, yanında bir yanmaz kefen bulunursa hiç endişe etme, ayağında da şu model nalin olursa garantidesin demektir!
Hele hele şu yolun şu kolundan bir kola mensupsan Zebanilerden de yırttın, git gidebildiğin kadar!
Bizim medeniyetimizin bir yerlerinde bazı açıklar ve bazı kaçaklar mı var ki sürekli şarlatan yetiştiriyor bu medeniyet?
Hem bu tür şarlatanları yetiştiren "sulak arazi" var hem de bu tiplerin boy verip gelişmelerini sağlayan, devamlı bunlara su taşıyan kitleler var ki bunlar her çağda eksik olmuyorlar ve milletin başına bela oluyorlar.
Elinde ve evinde Kur'an gibi bir kitap olan koca millet, hale bakın ki nelerle uğraşıyor, kimler tarafından nasıl da defalarca kandırılıyor:
"Yoksa o Mûsâ'nın ve o çok vefalı İbrâhim'in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O'dur güldüren ve ağlatan; O'dur öldüren ve yaşatan." (Necm:36- 44).
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024