Türkiye, tarihi bir kavşak noktasında. 2004 yılı tıpkı bir önceki yıl gibi içinde yüzyılı barındıracak bir yıl olacağa benziyor.
Tarihin ve coğrafyanın altüst oluşlarının ülkemizin surlarını dövdüğü yıllardayız.
Hemen her alanda bir ric'at, bir çözülme yaşanıyor adeta.
Türkiye'yi kuşatan ABD-AB-IMF bermuda şeytan üçgeni, önce iktidarları teslim alıyor, ardından bütün bir milleti bir vakumun içine çekiyor.
Ülkemize çöreklenen ahtapotun kolları salam politikası ile dilim dilim her gün bir parçamızı koparıyor.
Ülkemizde tek başına anayasayı değiştirecek güçte bir iktidar varmış gibi gözüküyor. Oysa iktidarın milli meselelerde hiç bir iradesi gözükmüyor. Hatta Meclis'teki muhalefetin dahi.
Medya ise işgal zamanlarında dahi görülmemiş bir biçimde ABD ve AB'ye teslim. Ve bir de siyasi iktidara meftun.
Aydınlarımız dahi böyle. Bir iki kısık ses hariç. Milletimiz ise "popstar, televole, biri bizi gözetliyor, benimle evlenir misin" programları ile rüya alemlerinde uyutuluyor.
Geçen gün Hulki Cevizoğlu dahil imana gelmiş yırtınıyordu: "Bu ne biçim duyarsızlıktır. Katolik papaz, 65 milyonun önünde İslam'a kin kusuyor, Peygamberimize sövüyor, Müslümanlar ise dinlerarası diyalog masalı ile uyutuluyor. Nerde İslamcılar, söyleyecek hiç bir sözleri yok mu?"
Nerede olacak kimi Atlantik ötesine kapaklandı.
Kimi AB sevdasına tutuldu. Kimi Vatikan'da vaftiz oldu. Kimi İsrail'den Cesaret Ödülü aldı.
Bu sayede en ulusal meseleler en ulusalcı geçinenlere, en milli meseleler en milliyetçi geçinenlere, en dini meseleler en dindar geçinenlere hallettiriliyor şimdi.
Soruyorum size! Kıbrıs meselesi, Kıbrıs fatihi diye bilinen Ecevit'e değil Baykal'a ihale edilseydi Helsinki'de ulusalcılar sokağa dökülmez miydi?
Apo'yu İmralı'da MHP iktidarı değil de, CHP iktidarı misafir etseydi milliyetçiler tükrükleri ile boğmaz mıydı?
İsrail ile anlaşmayı Erbakan değil de Yılmaz yapsaydı İslamcılar sokaklara dökülmez miydi?
Irak'a bombalar yağdıran İngiliz-ABD işgal koalisyonunun parçası AKP değil, CHP olsaydı muhafazakar milyonlar sokaklara dökülmez miydi?
AKP iktidarında da başörtüsü yasak. Dün sokaklarda İstanbul'dan Ankara'ya kadar el ele tutuşup protesto edenler bugün nerede?
Çevik Bir Yahudi JINSA'dan başarılı lider ödülü alırken yerden yere vuran Yeni Şafak gibi, Vakit gibi sözde İslamcı medya, Erdoğan en tehlikeli Yahudi örgütünden Cesaret Ödülü alırken niçin alkışlıyor?
Papazla, hahamla kol kola girip "Hz. Muhammed'e iman şart değil" diyen CHP'nin atadığı bir Diyanet İşleri Başkanı olsa "dinsiz" ilan etmez miydik?
Peki aynı şeyi sözde bir Hocaefendi yapınca nasıl da dini kılıflar uydurarak kendimizi aldatıyoruz.
Dinimize, vatanımıza, devletimize çöreklenen dünün işgal güçleri şimdi keyiften dört köşe.
Şöyle düşünüyorlardır.
Yahu asırlardır göğüs göğse çarpışarak kendimizi heba ettik. Oysa bu iş ne kadar da kolaymış. "Bize direnenlerin temsilcilerine, "şöhret, makam mevki, ödül, itibar, iktidar ver" tüm tabanını teslim al.
Gönüllü müstemleke bu. Ey Millet Endülüs'ü unutma. Gönüllü devşirmelerin ulufelerine kanma.
Biz dimdik duruyoruz, sen de duruşunu bozma.
Tarihin ve coğrafyanın altüst oluşlarının ülkemizin surlarını dövdüğü yıllardayız.
Hemen her alanda bir ric'at, bir çözülme yaşanıyor adeta.
Türkiye'yi kuşatan ABD-AB-IMF bermuda şeytan üçgeni, önce iktidarları teslim alıyor, ardından bütün bir milleti bir vakumun içine çekiyor.
Ülkemize çöreklenen ahtapotun kolları salam politikası ile dilim dilim her gün bir parçamızı koparıyor.
Ülkemizde tek başına anayasayı değiştirecek güçte bir iktidar varmış gibi gözüküyor. Oysa iktidarın milli meselelerde hiç bir iradesi gözükmüyor. Hatta Meclis'teki muhalefetin dahi.
Medya ise işgal zamanlarında dahi görülmemiş bir biçimde ABD ve AB'ye teslim. Ve bir de siyasi iktidara meftun.
Aydınlarımız dahi böyle. Bir iki kısık ses hariç. Milletimiz ise "popstar, televole, biri bizi gözetliyor, benimle evlenir misin" programları ile rüya alemlerinde uyutuluyor.
Geçen gün Hulki Cevizoğlu dahil imana gelmiş yırtınıyordu: "Bu ne biçim duyarsızlıktır. Katolik papaz, 65 milyonun önünde İslam'a kin kusuyor, Peygamberimize sövüyor, Müslümanlar ise dinlerarası diyalog masalı ile uyutuluyor. Nerde İslamcılar, söyleyecek hiç bir sözleri yok mu?"
Nerede olacak kimi Atlantik ötesine kapaklandı.
Kimi AB sevdasına tutuldu. Kimi Vatikan'da vaftiz oldu. Kimi İsrail'den Cesaret Ödülü aldı.
Bu sayede en ulusal meseleler en ulusalcı geçinenlere, en milli meseleler en milliyetçi geçinenlere, en dini meseleler en dindar geçinenlere hallettiriliyor şimdi.
Soruyorum size! Kıbrıs meselesi, Kıbrıs fatihi diye bilinen Ecevit'e değil Baykal'a ihale edilseydi Helsinki'de ulusalcılar sokağa dökülmez miydi?
Apo'yu İmralı'da MHP iktidarı değil de, CHP iktidarı misafir etseydi milliyetçiler tükrükleri ile boğmaz mıydı?
İsrail ile anlaşmayı Erbakan değil de Yılmaz yapsaydı İslamcılar sokaklara dökülmez miydi?
Irak'a bombalar yağdıran İngiliz-ABD işgal koalisyonunun parçası AKP değil, CHP olsaydı muhafazakar milyonlar sokaklara dökülmez miydi?
AKP iktidarında da başörtüsü yasak. Dün sokaklarda İstanbul'dan Ankara'ya kadar el ele tutuşup protesto edenler bugün nerede?
Çevik Bir Yahudi JINSA'dan başarılı lider ödülü alırken yerden yere vuran Yeni Şafak gibi, Vakit gibi sözde İslamcı medya, Erdoğan en tehlikeli Yahudi örgütünden Cesaret Ödülü alırken niçin alkışlıyor?
Papazla, hahamla kol kola girip "Hz. Muhammed'e iman şart değil" diyen CHP'nin atadığı bir Diyanet İşleri Başkanı olsa "dinsiz" ilan etmez miydik?
Peki aynı şeyi sözde bir Hocaefendi yapınca nasıl da dini kılıflar uydurarak kendimizi aldatıyoruz.
Dinimize, vatanımıza, devletimize çöreklenen dünün işgal güçleri şimdi keyiften dört köşe.
Şöyle düşünüyorlardır.
Yahu asırlardır göğüs göğse çarpışarak kendimizi heba ettik. Oysa bu iş ne kadar da kolaymış. "Bize direnenlerin temsilcilerine, "şöhret, makam mevki, ödül, itibar, iktidar ver" tüm tabanını teslim al.
Gönüllü müstemleke bu. Ey Millet Endülüs'ü unutma. Gönüllü devşirmelerin ulufelerine kanma.
Biz dimdik duruyoruz, sen de duruşunu bozma.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014