Kasım'da yapılacak Amerikan seçimleri ülke içerisinde Demokratlar ile Cumhuriyetçiler'in renkli görüntülerine sahne oluyor.
Gerek Demokratlar, gerekse Cumhuriyetçiler farklı politik argümanlar geliştirerek seçmenlerinin huzuruna çıkmak istiyorlar.
Farklı olmak, farklı davranmak ve farklı vaadlerde bulunmak da doğal olarak kulvardaki yerinizi belirliyor.
Bu kulvarlardan ilki 120 bin Demokrat seçmenin katıldığı Iowa idi.
Iowa Eyaletinde Cumhuriyetçi Bush'a rakip belirleme maratonuna başlayan Demokratlar'ın ilk ön seçimini Vietnam gazisi ve Irak işgalinin destekçisi Kerry kazandı.
Savaş karşıtı söylemleri ile dikkat çeken ve yıldızı parlayan Dean ise üçüncü sırada kaldı.
Ancak ülkede yapılan kamuoyu yoklamaları ileri aşamada Dean'ın şansının daha yüksek olacağı sonucunu gösteriyor.
Demokratlar'ın değişik eyaletlerde ilginç adayları var. Bunlardan biri de askeri deneyimleriyle tanınan ve Türkiye'nin de yakından tanıdığı Wesley Clark.
Madonna'dan Jeniffer Lopez'e, Ben Affleck'ten değişik rock gruplarına kadar Clark'a destek var.
Clark'ın yıldızının parlamasına neden olan en etkili olay ise Mister Bush'un politikalarını eleştirmesiydi.
Clinton dönemini arar durumdaki halkın gönlünü ve oyunu alabilmeniz için Bush'u içten ve dıştan eleştirmeniz yetiyor. Ve eleştiri için de epey malzemeye sahip bulunuyorsunuz. Demokratlar, Başkan'ın aile içindeki babalık pozisyonundan kızlarının alkol kullanımına hatta zeka seviyesine kadar eleştiri cephesini geniş tutuyorlar.
Cüzi etkisi olan özel yaşamın fazla didiklenmesine gerek de kalmıyor.
Afganistan'da ve Irak'ta Amerikan askerinin durumu belli. Amerikan doları uluslararası arenada kan kaybediyor. Başta Kafkaslar ve Balkanlar olmak üzere Ortadoğu çıbanbaşı duruyor. Bush'un prim yapması mümkün değil.
Saddam'ın yakalanması, Libya'nın uslanması, İran'ın çöküşün eşiğinde(!) olması gibi suni teneffüsler de Bush'a yetmeyecek. Bush kan kaybetmeye devam ediyor.
Halkının beklentilerini karşılamaktan uzak durumdaki Amerikan yönetimi ekonomik anlamda da varlık gösteremiyor. Üreticiler de tüketiciler de geniş bir cephe oluşturdu. Amerikan çiftçisinin ürününü satamama gibi bir derdi var. Tüketici kesimse elinde para olmadığından şikayetçi.
Sanayide kıpırdama yaşansa da; bu zoraki sübvansiyonlarla sağlanıyor.
Girdi maliyetlerinden huzursuz olan demir çelik sanayi alt kolları Avrupa cenahından kendilerine uygulanan yaptırımların kaldırılması için psikolojik savaşım veriyor.
Amerikan ekonomisi ihracat yönünden büyürken sorunları da beraberinde getiriyor.
Ülkede işsiz sayısı milyonlarla ifade edilmekte.
İşte tam bu hengamede, Demokratlar devreye giriyor ve Cumhuriyetçilerin oy deposu alanlarda rehabilitasyon önerilerinde bulunarak oy çarkına çomak sokuyor ve bunda da başarılı oluyorlar.
Cumhuriyetçi Bush'un eli kolu bağlı olmasına rağmen büyük destekçisi Neo-conlar kötü gidişatı ondan gizleme gayretinde.
İçte ve dışta karizması çizilen Bush'un bu kez dişli rakipleri olacak.
" Demokrat Başkan adayı Al Gore karşısında şaibeli oylarla seçimi kazanan Mister Bush'un Kasım'da başına çuval geçirilecek''diye tahmin ediyoruz.
Gerek Demokratlar, gerekse Cumhuriyetçiler farklı politik argümanlar geliştirerek seçmenlerinin huzuruna çıkmak istiyorlar.
Farklı olmak, farklı davranmak ve farklı vaadlerde bulunmak da doğal olarak kulvardaki yerinizi belirliyor.
Bu kulvarlardan ilki 120 bin Demokrat seçmenin katıldığı Iowa idi.
Iowa Eyaletinde Cumhuriyetçi Bush'a rakip belirleme maratonuna başlayan Demokratlar'ın ilk ön seçimini Vietnam gazisi ve Irak işgalinin destekçisi Kerry kazandı.
Savaş karşıtı söylemleri ile dikkat çeken ve yıldızı parlayan Dean ise üçüncü sırada kaldı.
Ancak ülkede yapılan kamuoyu yoklamaları ileri aşamada Dean'ın şansının daha yüksek olacağı sonucunu gösteriyor.
Demokratlar'ın değişik eyaletlerde ilginç adayları var. Bunlardan biri de askeri deneyimleriyle tanınan ve Türkiye'nin de yakından tanıdığı Wesley Clark.
Madonna'dan Jeniffer Lopez'e, Ben Affleck'ten değişik rock gruplarına kadar Clark'a destek var.
Clark'ın yıldızının parlamasına neden olan en etkili olay ise Mister Bush'un politikalarını eleştirmesiydi.
Clinton dönemini arar durumdaki halkın gönlünü ve oyunu alabilmeniz için Bush'u içten ve dıştan eleştirmeniz yetiyor. Ve eleştiri için de epey malzemeye sahip bulunuyorsunuz. Demokratlar, Başkan'ın aile içindeki babalık pozisyonundan kızlarının alkol kullanımına hatta zeka seviyesine kadar eleştiri cephesini geniş tutuyorlar.
Cüzi etkisi olan özel yaşamın fazla didiklenmesine gerek de kalmıyor.
Afganistan'da ve Irak'ta Amerikan askerinin durumu belli. Amerikan doları uluslararası arenada kan kaybediyor. Başta Kafkaslar ve Balkanlar olmak üzere Ortadoğu çıbanbaşı duruyor. Bush'un prim yapması mümkün değil.
Saddam'ın yakalanması, Libya'nın uslanması, İran'ın çöküşün eşiğinde(!) olması gibi suni teneffüsler de Bush'a yetmeyecek. Bush kan kaybetmeye devam ediyor.
Halkının beklentilerini karşılamaktan uzak durumdaki Amerikan yönetimi ekonomik anlamda da varlık gösteremiyor. Üreticiler de tüketiciler de geniş bir cephe oluşturdu. Amerikan çiftçisinin ürününü satamama gibi bir derdi var. Tüketici kesimse elinde para olmadığından şikayetçi.
Sanayide kıpırdama yaşansa da; bu zoraki sübvansiyonlarla sağlanıyor.
Girdi maliyetlerinden huzursuz olan demir çelik sanayi alt kolları Avrupa cenahından kendilerine uygulanan yaptırımların kaldırılması için psikolojik savaşım veriyor.
Amerikan ekonomisi ihracat yönünden büyürken sorunları da beraberinde getiriyor.
Ülkede işsiz sayısı milyonlarla ifade edilmekte.
İşte tam bu hengamede, Demokratlar devreye giriyor ve Cumhuriyetçilerin oy deposu alanlarda rehabilitasyon önerilerinde bulunarak oy çarkına çomak sokuyor ve bunda da başarılı oluyorlar.
Cumhuriyetçi Bush'un eli kolu bağlı olmasına rağmen büyük destekçisi Neo-conlar kötü gidişatı ondan gizleme gayretinde.
İçte ve dışta karizması çizilen Bush'un bu kez dişli rakipleri olacak.
" Demokrat Başkan adayı Al Gore karşısında şaibeli oylarla seçimi kazanan Mister Bush'un Kasım'da başına çuval geçirilecek''diye tahmin ediyoruz.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005