(Dünkü yazının devamı) Çağımızda hiç bir yerde tek mühendislik bilgisi ve odasının yetkisi düşünülemez, bir iş birliği şarttır. Ancak her durumda Fizik Mühendisleri asla aradan çıkarılmamalıdırlar. Bu eksikliğin bir an önce giderilmesi sağlanmalıdır. Akademik ilerlemeleri ise, ne yazık ki, başından beri zorluklarla olmaktadır.Altmışlı yıllarda tek bir üniversitede, AÜFF'de yetişen fizik mühendisleri bile sahipsiz bırakılmıştır. Daha sonra açılan üniversitelerdeki akademik kadrolara bunlar yerine lisans mezunları alındığından, fizik mühendisliğinden mezunlar çoğunlukla özel şirketlere girebilmişlerdir. Kendi bölümüne dahi girme şansı olmayanların yapacağı çaba elbette sınırlıdır. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, üniversitelerde eksik olan kadrolara atama ile Prof. Dr. unvanı almış, sadece temel eğitim yapmak için tayin edilmiş olan hocaların, kendilerinin mezun olduğu ve ek olarak geceleri yatılı olan yüksek öğretmen okullarında derslerine girdikleri fizik lisans öğrencilerine akademik şans vermeleri sonucunda, fizik mühendisliğinde akademik seviyeye ancak yurt dışında doktora imkanı bulabilen mühendisler gelebilmişlerdir. Tam olarak düzenin kurulduğu bu durumda çok değerli Müh. Prof. Dr. öğretim üyeleri fen fakültelerinde ve mühendislik fakültelerinin fizik bölümlerinde temel eğitimlerde görevlerini yapmaktadırlar. Her mühendisin ihtiyacı ancak en az fen fakültelerinin temel eğitiminden geçmektedir. Üniversite sayılarının artması sonucu bulunamayan temel bilimlerdeki elemanlar yerine diğer branşlar sahip çıkmışlardır. Bunların daha sonra temel bilimlere fizik mühendisi yerine kendi mezunlarını aldıklarını görmekteyiz. İşe giremeyen fizik mühendislerinin hem sanayide hem de üniversitede azalması, bu branşta ülkeye ve de araştırmaya büyük darbe olmuştur. Fiziğin ana konularına hakim olmayan, pek çok mühendislik bölümleri, fizik mühendisliklerinin ana bilim dallarında dahi kadroları haksız yere elde etmişlerdir. Şunu asla göz ardı edemeyiz. Bir Fizik mühendisi pek çok mühendislik dalında kolayca araştırma ve uygulama yapabilir. Ama hiç bir mühendislik, fizik mühendisliğine kendi branşı haricinde katkı sağlayamaz. Bunu 41 yılı aşkın tecrübelerimle söylüyorum. Her mühendislik dalında senelerce akademik görev yapmış bir öğretim üyesinin fikridir. Üzerinde düşünülüp, Fizik Mühendisliğini layık olduğu yere getirmek, işi ehline vermek, şarttır. Aksi halde Nükleer sahada ve dahi Atom-Molekül fiziği ana bilim dalında, enerji ana bilim dalında, nükleer fizik ana bilim dalında, makine mühendisliği kökenli elemanları görmek ve TÜBİTAK ve TAEK gibi araştırma merkezlerinin pek çok doçentlik kariyerine sahip elemanın, kariyersiz başkanlara teslimi ile de araştırmalardan ari hale geldiğini seyretmek durumunda kalınacaktır. Örneğin TAEK'te, çok kısa bir sürede en az on beş doçentin başka üniversitelere gitme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Her ne kadar Araştırma merkezlerinin teknik kadrolarına (temel bilimlerin dışında bir dal asla uygun değildir) makine veya bir başka branşta eleman alınması ve sınavında fizik mühendislerine ve aynı kadro için müracaat eden diğer mühendislere sorulan sorular bile çok farklı seçilmiştir.TAEK'in İnternet sayfasında yayınlanan strateji değerlendirme raporuna bakıldığında çalışan elemanların mevcut eğitim durumlarının tablosu görülebilir. Ancak, idarecilerin eğitim durumlarını gösteren tablonun hazırlanmadığı da görülecektir.Eğer bu tablo hazırlanmış olsaydı, bir tane bile TAEK bünyesindeki doçentin, daire başkanlığı düzeyinde bile görev almadığı görülecekti. Mesleki taassup yanında aynı zamanda eskiden beri yapılan adam kayırmanın, anlaşıldığı gibi paralel kayırmaların olduğu gerçeğini de görmek mümkündür. Son derece manidardır. Aynı kadro için sınav yapılıyor. Fizik müh. için çok komplike sorulara karşın diğer dallardan girenlere basit nükleer sorular (herkesin bildiği) soruluyor. Unutmayınız ki alınacak olan nükleer sahada, aynı görevi yapacak. Fizik mühendisleri odasının olumlu bir davranışı ile bu sınav yargıya gitmiştir. Sonuçta incelendiğinde hakikatler asla gizlenemez. Son gelinen noktada her mühendislik, teknolojik çalışmalarda birlik içinde olmalıdır. Araştırma ve Geliştirme (ARGE) bunu gerektirir. Temel bilimler asla ARGE dışında kalamaz.
Prof. Dr. Ata Selçuk / diğer yazıları
- Yanlıştan, yanlışla kurtuluş olmaz / 12.09.2021
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017
- Bir hayal peşinde -2- / 18.02.2021
- Bir hayal peşinde -1- / 17.02.2021
- Aşının özü / 22.12.2020
- Temelsiz demokrasi / 22.10.2020
- Demokrasi çamuru / 25.09.2020
- Tecelli / 27.03.2020
- Kaynayan kazan / 06.01.2018
- Hedef yalanı / 31.12.2017
- Vatanım sen yaşa / 27.12.2017