logo
16 NİSAN 2024

Büyük Oyun: İkinci perde

15.09.2001 00:00:00
Analiz:Recep BAHAR

Salı günkü dünya tarihinin en büyük, insanlığın yüz karası terör eyleminin ardından Amerika diken üstünde. Bu akıllara durgunluk veren 'terör ameliyesinin" ABD'li yöneticiler ve Amerikan halkı üzerinde yol açtığı korku, ürküntü, telaş, yılgınlık ve panik havası ülke semalarında bir hayalet gibi dolaşmaya devam ediyor.

Ülkenin askeri ve ekonomik büyüklüğünün sembolleri konumundaki binalar 'terör hareketiyle' bir anda tarumar edildi. Yetmedi, önceki gece 'yasama gücünün' sembolü konumundaki Senato Binası (Capitol Hill) bomba ihbarı nedeniyle boşaltıldı. Yürütme gücünün başı Başkan Bush'a birşeyler olur korkusuyla, Başkan Yardımcısı Dick Chenney Camp David'e götürüldü. Bir düğmeye basarak tüm dünyayı nükleer cehenneme çevirebilecek bir insan yani ABD Başkanı'nın can güvenliğinin olmadığı bir halet-i ruhiye içinde Amerika.

ABD'deki kamu binaları yapılan asılsız bomba ihbarları neticesinde habire boşaltılıp duruyor. İnsanlar kalabalık ortamlardan öcü gibi kaçıyor. Halkın çoğu bu 'dehşet günlerini' evinde geçirmeyi tercih ediyor. Bu 'korku' durumu sadece teröre maruz kalmış New York ve Washington D.C gibi kentleri değil, aynı zamanda tüm ABD şehirlerini etkisini altına almış durumda.

20. yüzyılda patlak vermiş, Avrupa ve Asya'da yaklaşık 65 milyon insanın canına mal olmuş iki dünya savaşından sivil halk bazında en küçük bir şekilde etkilenmemiş; 1945'ten 1990 yılına kadar süren klasik Soğuk Savaş döneminde vuku bulan onlarca bölgesel çatışmada tek bir sivil kaybetmemiş olan bir toplumun iki saat içinde, askeri ve ekonomi dallarında 30 bin yetişmiş insanını yitirmesi olağanüstü bir durumdur. İşte Amerikan halkı bu tarihte tanık olunmamış bu olağanüstü hali tüm hücrelerine yaşıyor.

Şiddeti belirsiz deprem

Amerikan toplumu, Marmara Bölgesi'nde yaşayan bizim gibilerin 17 Ağustos depremi sonrasındaki psikolojik halinin iki gömlek üst derecesini yaşıyor. O dönemde İstanbullular, büyük bir deprem beklentisiyle bir ay boyunca dışarıda gecelediler. Her artçı şokla birlikte dışarı fırladılar. Her an fayların harekete geçebileceği endişesi içindeydiler. Rahata ve programlı bir hayata alışmış Amerika halkı açısından durum çok, çok daha vahim. Çünkü, o dönemde bizler tehlikenin yer altından, tabiattan kaynaklandığının farkında iken; onlar tehlikenin nereden geldiğini bilemiyorlar. Üstelik bu 'dehşet havasını' oluşturanlar da kimliği meçhul insanlar. Üstelik kendi ülkelerine ait seçkin havayollarının seçkin uçaklarıyla!

Amerikan toplumu bu psikolojik havayı uzun yıllar, belki de hiç atlatamayacaktır. Artık dünyanın farklı köşelerinde (Örneğin Irak'ta, Somali'de) ülkelerinin askeri müdahalelerini büyük bir gururla ekranlarının başında temaşa eden, masum insanların toplu olarak ebedi hayata göçüşlerini içleri kıpırdamadan izleyen bu halk kitlesi; ilk kez "izleyen" değil, "izlenen" oldu. Bu durumun yol açtığı psikolojik yıkıntı 'nesilden nesile' miras kalacak türdendir.

İç destek olmadan asla

Salı günkü uçaklı intihar saldırıları, uzay savaşları konu edinmiş bilim kurgu yazarlarının 'hayal gücünü' aşan bir 'kurnazlık ve gelişmişlik' barındırıyor bünyesinde. Amerikalı uzmanlar, saldırıyı gerçekleştirenlerin ABD istihbaratından beslendiği konusunda artık tereddüt içinde bulunmuyor.

Çünkü, saldırıların düzenlendiği saatlerde Florida'da bulunan Başkan Bush, Washington'a dönmeye çalıştığı sırada, gizli servis yetkilileri, Başkan'ın uçağı Air Force One için, "Air Force One, bir sonraki hedefimiz" şeklinde bir mesaj almıştı. Bu mesaj iletilmeseydi, Başkan Bush belki de şu anda yaşamıyor olacaktı.

Burada en şaşırtıcı nokta, uçak kaçıran teröristlerin, "Air Force One, bir sonraki hedefimiz" şeklindeki mesajı, Beyaz Saray'ın çok gizli, özel şifresiyle iletmeleriydi.

Soru çok büyük: Teröristler Beyaz Saray şifrelerini nasıl ele geçirdiler? ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'in bir numaralı sanık sandalyesine oturttuğu ve Afganistan'a müdahale için yeterli şüpheyi oluşturduğunu varsaydığı Usame bin Ladin gibi eski bir CIA işbirlikçisinin bu şifrelere ulaşması mümkün mü? Bunun yanı sıra, teröristler, aralarında Beyaz Saray'ın şifresini kullanarak, ABD yönetimine ve halkına ne tür mesajlar iletmiş olabilirler?

Bu özel şifreli sözcüklerin kullanılmasının, Beyaz Saray, gizli servis, Federal Soruşturma Bürosu FBI, Federal Havacılık Kurumu veya Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA içinde de, teröristlerin yardımcılarının olduğuna işaret ettiği artık tartışılmaz bir gerçek. Bu da bizi ABD'nin kendi çelişkileri sonucunda, kendi içinden vurulduğunu gösteriyor.

Asıl patron kim?

Baş taşeron ABD'nin yeni dönemde düşman olarak toplumua lanse ettiği Usame bin Ladin olabilir. Ancak Amerikan Federal Araştırma Bürosu (FBI)'dan açıklanan bilgiler güvenilir değil. Ortada 'kuvvetli, en azından makul şüphe' bakımından hiç bir şey yok. Mesnetsiz suçlamalar var. Örneğin kamikaze pilotlar olarak suçlanan Suudi kardeşlerin 'tertemiz olduğunun' ortaya çıkması da bunun kanıtı. Amerikan istihbarat birimleri, tam bir çaresizlik içinde. Failleri bulacakları yerde, masum insanları suçlamanın kolaylığını yaşıyorlar.

Kesin olan şu ki, asıl patron ya ABD'nin içinde, ya da O'nun baş temsilcisi bu ülkede! Ve hiçbir güç bu asıl patrona ulaşamayacak.

Büyük Oyun yeniden başlıyor

ABD'de liderlerin demeçlerindeki sakin hava sürerken, savaş tamtamları da çalınmaya devam ediyor. Eylemin gerçekleştiği ilk andan bu yana hedefte bir değişiklik yok. Afganistan vurulacak tek ülke olarak öne çıkıyor, bilinçli bir şekilde çıkarılıyor. Peki neden Afganistan? Şunu açıkça vurgulamak istiyorum ki, Amerikalı yöneticiler artık sadece intikam hisleriyle hareket etmiyorlar. Başkan Bush üst üste Ulusal Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırarak, ABD'nin sahip olduğu dünya çapındaki egemen güç konumunun sağlama alınmasının hesaplarını yapıyor. Artık dış politika oluşturmanın gereği olan sükuneti takınıp, bu terör eylemlerinden yola çıkarak, "Hangi yarım kalmış hesabımızı kapatabiliriz? Küresel egemenliğimizi pekiştirecek hangi adımları atabiliriz?" açılımlarının peşindeler. Bu açıdan Afganistan'ın stratejik konumunu belirlemede yarar var:

Afganistan 19. yüzyıl boyunca Rusya ve İngiltere arasında süren Büyük Oyun'un sahasıydı. İngiltere, Afganistan üzerinden Orta Asya'ya hakim olmak; Güney Asya'daki (Hindistan ve Pakistan o zamanlar İngiliz sömürgesiydi) zengin kaynakları bünyesinde barındıran sömürgelerini emniyet altına almanın hesabı içindeydi. Rusya ise ta 16. yüzyılda oluşturulmuş strateji gereği sıcak denizlere inmek istiyordu. İki ülke arasındaki bu çekişme aynı zamanda Rusya'yı bir numaralı düşman edinmiş Osmanlı Devleti'nin de ömrünün uzamasını beraberinde getiriyordu. Büyük Oyun mücadelesinin bir parçası olarak İngiltere ve Fransa'nın 1853-56 yılları arasında süren Kırım Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yanında savaşa girmeleri de Rusya'nın sıcak denizlere inme siyasetinin önüne set çekmek amacıyla yapılmıştı.

Gelelim günümüze... Günümüz dünyasının en stratejik bölgesi kuşkusuz Orta Asya'dır. Orta Asya, jeopolitik uzmanları tarafından 'dünyanın kalbi (Heartland-merkez bölge)' olarak adlandırılmaktadır. Dünyanın en zengin doğal gaz ve petrol kaynakları bu bölgenin altında yatmaktadır. Oysa ABD, bu bölgeleri istediği gibi nüfuz edemiyor. Hem Rusya, hem de Çin engeliyle karşılaşıyor.

Hedef Çin'i çevrelemek

Batı dünyasında yayınlanan ve üniversitelerin uluslararası ilişkiler bölümlerinde okutulan ders kitaplarında (Mesela Kegley-Wittkopf ikilisinin yazdığı World Politics (Dünya Politikası); Berridge'nin kaleme aldığı İnternational Politics (Uluslararası Politika); Baylis'in derlediği Globalization of World Politics (Dünya Siyasetinin Küreselleşmesi) adlı kitaplarda 21. yüzyılda ABD egemenliğine meydan okuyabilecek birinci güç olarak Çin; ikinci derecede güçler olarak Rusya, Almanya ve Japonya gösterilmektedir. Yani Amerikalı diplomat adayları, bu zihniyetle yetiştirilmektedir. ABD yönetimi işte son terör eylemlerinden yola çıkarak, tıpkı Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'ne karşı uyguladığı güneyden "çevreleme politikasını" yeni dönemde hem Çin'e, hem de Rusya'ya karşı uygulamaya çalışacaktır. Washington'un bunu gerçekleştirebilmesinin yolu da Afganistan'ı işgalden; oradaki belirsizliği ortadan kaldırmaktan geçiyor.

Ortadoğu'dan sonra

Orta ve Güney Asya

Bilindiği gibi bundan 11 yıl önce eski bir tescilli CIA ajanı olan Saddam Hüseyin, Kuveyt'i işgal ederek, ABD'nin Körfez Bölgesi'ne yerleşmesinin yolunu açmıştı. Körfez Savaşı'nda çoluk-çocuk yaklaşık 500 bin Iraklı Amerikan bombaları sonucunda hayatını yitirmişti. Ama savaşın müsebbibi olan Saddam Hüseyin koltuğunun başında bırakılmıştı! Üstelik savaş sonrasında Kuzey Irak'ta Kürtlere, Güney Irak'ta ise Şii Araplara saldırmasına müsaade edilmişti. Bu savaşla birlikte ABD, Ortadoğu'daki egemenliğini pekiştirdi.

Şimdi sıra Güney Asya'ya geldi. Sam Amca'nın hedefini yukarıda belirttik: Çin ve Rusya'yı kuşatmak, Güney Asya'da Pakistan'ı kontrol altında tutmak ve Orta Asya'daki doğal kaynakların dağılımını kontrol etmek.

Geleceğe dönük yapılan analizlerde, 10 yıl sonra Çin'in ekonomik güç açısından ABD'yi geçeceğine işaret ediliyor. BM Güvenlik Konseyi'nde veto hakkı bulunan, ekonomik olarak bir numara olan Çin'in bu durumda Orta Doğu'dan Latin Amerika'ya küresel politikalar izlemesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum ABD'nin egemenliğine son verecektir. Washington'daki düşünce üretim merkezlerinde çalışan strateji uzmanları, bu gidişatı durdurmak için rapor üstüne rapor hazırlıyorlar. Bu eylemler ABD'nin harekete geçmesi için tam da 'bahane' oluşturuyor.

Tıpkı Saddam Hüseyin vakasında olduğu gibi Usame bin Ladin'e büyük ihtimalle bir şey yapılmayacak. Ama onun üzerinden ABD, stratejik hesaplarını bir bir gerçekleştirecek.

Sonuç olarak, Büyük Oyun yeniden oynanıyor.

Bu bağlamda Türkiye'nin izlemesi gereken politikayı yarın tarihsel perspektifle değerlendireceğiz.
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
2 metrelik engerek yılanı görüntülendi
Isırığı bir insanı öldürmeye yetiyor
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı
75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bayram trafiğinin acı bilançosu
Ticaret Bakanlığı'ndan çimento açıklaması
9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Yerel seçimi kazanan CHP'yi uyardı
Bahçeli'den yeni anayasa çıkışı
Yargıtay'da başkanlık krizi sürüyor
17 turda da sonuç çıkmadı
Ölümden dönen Zehra nine konuştu
'Parçalayacaklardı, zor kurtuldum'
Sadece karın doyurmanın maliyeti
Minimum 16 bin 646 TL
Tarımda maliyetler yükselmeye devam ediyor
Tarım ÜFE yıllık yüzde 61.87 arttı
Metin Cihan'dan İsrail'le ticaret konusunda yeni belge
'Bize yalan söylediler'
Altınok'u memleketinde bile geride bıraktı
Yavaş AKP'nin kalelerini de yıktı!
Tarladaki fiyatı 7 liraya kadar düştü
Enkaz kentte bereketli hasat
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
2 metrelik engerek yılanı görüntülendi
Isırığı bir insanı öldürmeye yetiyor
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı

Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 6-14 Nisan tarihlerini kapsayan Kurban Bayramı tatili sebebiyle yurt genelinde meydana gelen 6 bin 530 trafik kazasında 75 kişinin hayatını kaybettiğini, 10 bin 810 kişinin ise yaralandığını bildirdi.
16.04.2024 13:42:00
İhlas Haber Ajansı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
Bakan Yerlikaya: Bayram tatilindeki trafik kazalarında 75 kişi hayatını kaybetti, 10 bin 810 kişi yaralandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Ankara'da yer alan Polis Müzesi'nde 9 günlük Ramazan Bayramı tatiline ilişkin trafik verileriyle ilgili basın açıklaması düzenledi.

Açıklanan verilerin 2016 ve 2019 yıllarındaki bayram tatili verileriyle kıyaslayan Bakan Yerlikaya, şunları aktardı:

'Bugün, yıllara göre 9 günlük bayram tatillerini kıyaslıyoruz. 2019'da 16 bin 651 personelimiz denetimlerde görev aldı. 2024'te ise 26 bin personel görev aldı. Aktif olarak 1 günde çalışan personel sayımız ise 18 bin civarındaydı.'

'2024'te 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş'

Denetlenen araç sayısıyla ilgili bilgi veren Bakan Yerlikaya, '2016'da 895 bin, 2019'da bir milyon 431 bin, 2024'te ise 3 milyon 642 bin 538 araç denetlenmiş. Bu denetimler sonucu 2016'da 225 bin, 2019'da 290 bin, 2024'te toplam ise 485 bin 710 işlem yapılmıştır. Bunun 207 bin 407'si hız nedeniyle yapılan işlemler. Diğer nedenlerle de 278 bin işlem yapıldı' ifadelerine yer verdi.

'8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu'

Araç ve sürücü artışına rağmen verilerde olumlu düşüşler yaşandığını kaydeden Bakan Yerlikaya, '2016'da 6 bin 291, 2019'da 5 bin 780, 2024'te 6 bin 530 kaza yaşandı. Bu 8 sene içerisinde 7 buçuk milyonluk bir sürücü artışı oldu. Araç sayısı ise 9.3 milyon arttı. Kazalarda 2016'da 152, 2019'da 86, 2024'te 75 kişi hayatını kaybetti. 2016'da 11 bin 265 kişi yaralanırken, 2024'te ise bu sayı 10 bin 810'a düştü' diye konuştu.

'Selektörle radar uyarısı yapan sürücülere uygulanan cezalar iptal edildi'

Düzce'de 14 sürücünün trafikte birbirlerine selektör yaparak radar uyarısı yapması sebebiyle uygulanan cezaların iptal edildiğini bildiren Bakan Yerlikaya, 'Biz hiçbir vatandaşımıza işlem yapmaktan hoşlanmıyoruz. Vatandaşlarımızın ölüm veya yaralanmalı sonuçlara neden olacak kazalara karışmasını asla istemiyoruz. Denetimlerin de bunun için olduğunu söylüyoruz. Düzce'de trafikte selektör yaparak sürücülere radar uyarısında bulunanlar olmuş. Bu sürücülere de işlem yapılmış. Talimatımızı verdik, o işlemlerinin tamamını iptal ettik' şeklinde konuştu.

Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı

"Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir"
16.04.2024 12:45:00
Haber Merkezi
Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Ticaret Bakanlığı'ndan Metin Cihan'ın ortaya çıkardığı sevkiyat hakkında açıklama: 9 Nisan'dan önce gümrüklemesi yapıldı
Metin Cihan'ın İsrail'e çimento sevkiyatının sürdüğünü gemi trafik belgeleri ile ortaya çıkarması üzerine açıklama yapan Ticaret Bakanlığı, yasak kapsamındaki ürünlerin İsrail'e ihracatının kesinlikle yapılmadığını belirterek, "Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir." ifadelerini kullandı.

Metin Cihan: Bize yalan söylediler! İsrail'e çimento ihracatı devam ediyor

Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, "yasak kapsamındaki ürünlerin İsrail'e ihracatının devam ettiği" yönündeki iddialara yanıt verildi.

Paylaşımda, "İsrail ile ihracat kısıtlamasına tabi olan 54 ürün grubundaki 1019 ürüne 9 Nisan saat 09.00'dan itibaren gümrüklerimizde ihracat tescil işlemi kesinlikle yapılmamaktadır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Söz konusu 1019 ürünün, antrepolar, serbest bölgeler, geçici depolama yerleri ve transit ticaret yoluyla dahi İsrail'e gönderilmelerinin kısıtlama kapsamına dahil edildiği vurgulanan paylaşımda, şunlar kaydedildi:

"Kısıtlama kararının alındığı 9 Nisan'dan önce gümrükte ihracat tescili yapılmış herhangi bir yasak kapsamındaki ürünün yola çıkmasını tezvirat haline getirme çabası, sadece uluslararası dış ticaret, gümrükleme, lojistik mevzuatını ve prosedürlerini bilmemekle ya da kötü niyetle açıklanabilir. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetinin bu konuda aldığı karar, üzerinde kötü niyetli spekülasyonlara fırsat vermeyecek kadar açık ve nettir ve sıkı bir şekilde uygulanmaktadır. Vatandaşlarımızın bu tür yalan ve yanlış haberlere itibar etmemelerini ve müsterih olmalarını rica ederiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak ilk günden beri yanlarında olduğumuz Filistinli kardeşlerimizin her zaman, her alanda, her platformda yanlarında olmaya devam edeceğiz."

Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul'da düzenlenen 'Mahzen-27' operasyonuyla hakkında İnterpol'ün kırmızı bültenle dolandırıcılık suçundan, sarı bültenle 2 ayrı hırsızlık suçundan aranma kaydı bulunan Kazakistan uyruklu Nurlan Zharımbetov'un yakalandığını açıkladı.
16.04.2024 08:44:00
İhlas Haber Ajansı
Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı
Kırmızı bültenle aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da yakalandı
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'nın verdiği bilgilere göre, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürlüğünce aranan şahıslara yönelik yapılan çalışmalar sonucu Kazakistan tarafından "Dolandırıcılık ve Hırsızlık" suçlarından kırmızı ve sarı bülten ile aranan Nurlan Zharımbetov İstanbul'da düzenlenen "Mahzen-27" operasyonuyla yakalandı.


Bakan Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 'Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun, hangi bülten ile aranırsa aransın, halkımızın huzurunu kaçıran uluslararası organize suç örgütlerine, zehir tacirlerine nefes aldırmayacağız. Hepsini tek tek adalete teslim edeceğiz' ifadelerine yer verdi.


Metin Akpınar'ın kızı Duygu Nebioğlu'nun "Ablamın babası da ünlü" dediği isimin olduğu iddia edilen Uğur Dündar'dan açıklama

Sanatçı Metin Akpınar’ın yıllar sonra ortaya çıkan ikiz kızlarından Duygu Nebioğlu’nun “Bir ablamın da babası medya dünyasından çok ünlü bir isim” dediği kişinin gazeteci Uğur Dündar olduğu iddia edildi. Dündar, söz konusu iddiayı reddetti, "Adli tıp kurumu DNA incelemesini bitirdi ve biyolojik babalık iddiasını reddetti" dedi.
16.04.2024 08:27:00
Haber Merkezi
Metin Akpınar'ın kızı Duygu Nebioğlu'nun "Ablamın babası da ünlü" dediği isimin olduğu iddia edilen Uğur Dündar'dan açıklama
Metin Akpınar'ın kızı Duygu Nebioğlu'nun "Ablamın babası da ünlü" dediği isimin olduğu iddia edilen Uğur Dündar'dan açıklama
Sabah gazetesi, sanatçı Metin Akpınar'ın yıllar sonra ortaya çıkan ikiz kızlarından Duygu Nebioğlu'nun "Bir ablamın da babası medya dünyasından çok ünlü bir isim" dediği kişinin gazeteci Uğur Dündar olduğunu iddia etti.

Gazeteci Dündar'dan söz konusu iddiaya yalanlama geldi.

Sabah gazetesi Dündar hakkında açılan bir babalık davası olduğunu ve haziran ayınca görüleceğini iddia etmişti.


Dündar sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

"Bugünkü bir gazetede hakkımda babalık davası açıldığı ve haziran ayında karara bağlanacağı açıklanmış. Bugüne kadar mahkemenin aldığı gizlilik kararına titizlikle uyduk ve hep sustuk. Ama mademki karşı taraftan biri konuştu; kısaca net bir cevap vereyim: Mahkemenin her iki tarafı sevk ettiği ve SON SÖZÜ SÖYLEYECEK KURUM OLAN ADLİ TIP KURUMU DNA İNCELEMESİNİ BİTİRDİ VE BİYOLOJİK BABALIK İDDİASINI REDDETTİ. Benim ve Avukatım Murat Ergün için konu kapanmıştır... Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.