Antiemperyalist duruş, kişilere ve devletlere göre farklı şekillerde tezahür edebilir. Emperyal yapılar, gayrihukukî ve insanî olmayan kompartmanlar barındırabilir; hegemon oldukları için birçok işi kuralsız ve dayatmacı biçimde yapabilirler. Onlara karşı duran kişiler, topluluklar ve devletler, mücadelelerini halklarını yanlarına alarak meşru ve hukuki zeminde yürütmelidir. Aksi hâlde kısa zamanda yaftalanarak dışlanma ve hedef olma riskiyle karşılaşabilirler.
Bugün kapitalist emperyalizmle mücadele, millete ve dine hizmetin merkezidir. Bu nedenle emperyalizmle mücadele, uzun soluklu, basiretli, sabır gerektiren bir süreç olmalıdır.
Mücadele eden birey ve topluluklar, mücadelelerini meşru hukuk zemininde; düşünce, fikir ve yaşam olarak ortaya koymalı ve içinde bulundukları toplumu ikna etmelidir. Emperyalist düşünce, elindeki mali imkânlarla toplumun her kesiminden yüzlerce kişiyi kısa sürede devşirebilir, satın alabilir, "ABD iyi ama İsrail kötü" dedirtebilir. Bu manipülasyonlar bilinerek, akılcı ve kuşatıcı bir yol izlenmelidir.
Bu kısa girişten sonra, mücadeleye nereden başlamalıyız?
Önce kendi ailemizden başlamalı; çocuklarımıza ve akrabalarımıza ulusal aidiyeti aşılamalıyız. Seküler ya da muhafazakâr fark etmez; aynı ulus içinde yer alan bütün emperyalizm karşıtı bireylerin bir rol modeli olmalıdır. Ülkemiz için rol model bulmak zor değildir; Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu yönüyle kuşatıcı ve dünyaca tanınmış bir liderdir.
Bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Atatürk vatandır, bayraktır" sözü anlamını bulmakta; öte yandan "Atatürk Müslümandır" sözü ve açıklamaları, antiemperyalist cepheyi ülke dışına taşıyarak daha da büyütmekte ve perçinlemektedir. Sayın Baş, bu milletin kurtarıcı liderine Kemalizm ve dindarlık cenahından çalınmak istenen dinsizlik bühtanını yırtıp atmıştır. Muhafazakâr, seküler ve milliyetçi kesimleri tek çatı altında toplama potansiyeli nedeniyle Prof. Dr. Haydar Baş her zaman hedef olmuş, ömrü boyunca emperyalist çevrelerin tacizleriyle mücadele etmiştir.
Kurucusu olduğu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP), genç lideri Hüseyin Baş ile birlikte Haydar Hoca'yı kaybetmenin yalnızlığından silkinmiş ve ülke siyasetinde yeniden önemli bir adres olmak için yürüyüşe geçmiştir. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Dünyaya hâkim güç olan emperyalist çevrelerle açıktan mücadele eden bir siyasi partinin %1'lik oy alması bile bu güç dengesi açısından oldukça kıymetlidir.
Emperyalizmle mücadele; ekonomik, siyasî, millî ve dinî ayağı olması gereken topyekûn bir programdır. Bu mücadelenin rehberini, 20. yüzyılda Atatürk ve 21. yüzyılda Sayın Prof. Dr. Haydar Baş hayatlarıyla yazmıştır. Bu yönüyle BTP'nin programı, dünyadaki ezilen ve sömürülen halklar için bir kurtuluş reçetesidir.
Bugünkü kapitalist-emperyalist sömürü düzenini sonlandırmak için yüksek hızlı füzelere ihtiyacımız yoktur. Muhtaç olduğumuz kudret ve kaynak, Türk milletidir. Vatandaşlık maaşıyla kucaklanmış bir toplum, millî para ile ticaret yapan, "Yurtta sulh, cihanda sulh" düsturuyla hareket eden egemen bir devlet ve "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen bir anlayış, yol haritamız olacaktır.
- NATO'ya nasıl girdik: Bir hatıra / 13.11.2025
- Andımız ve milli aidiyet: Gençliğimize sahip çıkma zamanı / 29.09.2025
- Trump'ın gizemli sağlık sorunu ve organ nakli / 11.09.2025
- Organ naklinde durumumuz / 04.09.2025
- Hoş Geldin Atatürk: Tarihin sessiz sayfalarına ışık tutan eser / 25.08.2025
- Acil sağlık sistemindeki eksikler ve öneriler / 19.08.2025
- Allah-Evren-İnsan ilişkisi ve deizm tartışmaları / 09.04.2025
- İstanbul’dan Taç Mahal’e, Türk coğrafyasına trenle seyahat ülkümüz olsun! / 11.03.2025
- Millete umut olalım insanlığa ümit sunalım / 23.11.2024















































































