Hangi ırktan, hangi renkten olursa olsun ve hangi dilde konuşuyor ve yazıyor olursa olsun; ilim namusuna sahip, haysiyetli ve şahsiyetli bir ilim adamı, bu gün İslam aleminin perişan vaziyetine bakıp da rahat uyuyamaz.
"Ben kimim ve bu hal neyin nesi?" sorusu her dem zihninin bir köşesinde asılı durur.
Hayat Kitabımızın şu ayetlerini ve benzerlerini okuyup durduğu halde, bu günün Müslümanının neden İlahi yardıma mazhar olamadığı sorusu çağdaş ulemanın beyninde daima şişek gibi çakar durur:
"Ey Resulüm! Biz senden önceki ümmetlere de resuller gönderdik. O peygamberler ümmetlerine parlak deliller getirdiler ama çoğu iman etmedi. Biz de o suçlulardan intikam aldık. Çünkü müminleri desteklemek, Bize düşen bir borç idi." (Rum: 47).
"Sonra Biz, Resullerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Böylece müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir borçtur." (Yunus: 103).
Dünya gezegeninin yer altı ve yerüstü kaynaklarının yarıdan fazlası Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda yer aldığı halde Müslümanlar neden böyle perişan, neden yâd ellere muhtaç tarzındaki sorular yatağında iğne olur batar her tarafına.
"İslam alemi İslam aliminin fotoğrafıdır" tespitinden hareketle, mevcut zillet görüntüsünde kendisinin de bir payı olduğunu düşünerek bu zilletten bir çıkış yolu aramaya koyulur ve uykuyu unutur.
Mehmet Akif'in çizdiği şu fotoğrafta iyiye doğru bir değişme olmamışsa çağdaş İslam alimi kendisini bizzat sorumlu tutar ve uykuları kaçar:
"Harab iller; serilmiş hanümanlar; başsız ümmetler;
Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
Tegallübler, esaretler; tahakkümler, mezelletler;
Riyalar; türlü iğrenç ibtilalar; türlü illetler;
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
Cemaatsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
Gaza namıyle dindaş öldüren biçare dindaşlar;
Ipıssız aşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
Emek mahrumu günler; fikr-i ferda bilmez akşamlar!"
Çağdaş İslam alimi, branşı ne olursa olsun, ırkı, rengi ve dili ne olursa olsun, yer yüzünün hangi yüzünde yaşıyor olursa olsun mevcut zillet görüntüleri, mevcut perişan vaziyetler izzete ve imara tebdil olana kadar uykuya, rahata, zevk u sefaya veda etmelidir.
Milli Mücadele yıllarında Anadolu'nun muhtelif köşelerinde koynundaki haçla mihraba geçen, minbere çıkan, Müslümanların zihnini ve gönlünü ifsad eden alçakların varlığı bilindiğine göre, hep beraber yaşadığımız FETÖ felaketi daha canlılığını koruduğuna göre çağdaş İslam alimi bu vaziyetten kendini sorumlu tutmalı, sahih İslam ile insanları buluşturamadığı için bu tuzaklara düşüldüğünü düşünerek uykuyu unuturcasına çalışmalıdır.
Çağdaş ulemaya uyku haramdır artık.
"Ben kimim ve bu hal neyin nesi?" sorusu her dem zihninin bir köşesinde asılı durur.
Hayat Kitabımızın şu ayetlerini ve benzerlerini okuyup durduğu halde, bu günün Müslümanının neden İlahi yardıma mazhar olamadığı sorusu çağdaş ulemanın beyninde daima şişek gibi çakar durur:
"Ey Resulüm! Biz senden önceki ümmetlere de resuller gönderdik. O peygamberler ümmetlerine parlak deliller getirdiler ama çoğu iman etmedi. Biz de o suçlulardan intikam aldık. Çünkü müminleri desteklemek, Bize düşen bir borç idi." (Rum: 47).
"Sonra Biz, Resullerimizi ve iman edenleri kurtarırız. Böylece müminleri kurtarmak üzerimize düşen bir borçtur." (Yunus: 103).
Dünya gezegeninin yer altı ve yerüstü kaynaklarının yarıdan fazlası Müslümanların yaşadıkları coğrafyalarda yer aldığı halde Müslümanlar neden böyle perişan, neden yâd ellere muhtaç tarzındaki sorular yatağında iğne olur batar her tarafına.
"İslam alemi İslam aliminin fotoğrafıdır" tespitinden hareketle, mevcut zillet görüntüsünde kendisinin de bir payı olduğunu düşünerek bu zilletten bir çıkış yolu aramaya koyulur ve uykuyu unutur.
Mehmet Akif'in çizdiği şu fotoğrafta iyiye doğru bir değişme olmamışsa çağdaş İslam alimi kendisini bizzat sorumlu tutar ve uykuları kaçar:
"Harab iller; serilmiş hanümanlar; başsız ümmetler;
Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
Tegallübler, esaretler; tahakkümler, mezelletler;
Riyalar; türlü iğrenç ibtilalar; türlü illetler;
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
Cemaatsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
Gaza namıyle dindaş öldüren biçare dindaşlar;
Ipıssız aşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
Emek mahrumu günler; fikr-i ferda bilmez akşamlar!"
Çağdaş İslam alimi, branşı ne olursa olsun, ırkı, rengi ve dili ne olursa olsun, yer yüzünün hangi yüzünde yaşıyor olursa olsun mevcut zillet görüntüleri, mevcut perişan vaziyetler izzete ve imara tebdil olana kadar uykuya, rahata, zevk u sefaya veda etmelidir.
Milli Mücadele yıllarında Anadolu'nun muhtelif köşelerinde koynundaki haçla mihraba geçen, minbere çıkan, Müslümanların zihnini ve gönlünü ifsad eden alçakların varlığı bilindiğine göre, hep beraber yaşadığımız FETÖ felaketi daha canlılığını koruduğuna göre çağdaş İslam alimi bu vaziyetten kendini sorumlu tutmalı, sahih İslam ile insanları buluşturamadığı için bu tuzaklara düşüldüğünü düşünerek uykuyu unuturcasına çalışmalıdır.
Çağdaş ulemaya uyku haramdır artık.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024