Cavit bey 1915 martında mali ve ekonomik görüşmeler yapmak üzere Berlin'e gitmiştir. Berlin'de ki çalışmaları esnasında 14 mart günü, Fransa'dan geldiğini söyleyen İsmail Derviş isminde genç bir öğrenci "Dışişleri Bakanı Delcasse ile Biriand'ın özel kalem müdürleri tarafından gönderildiğini ve bu kişilerin Osmanlı ile özel bir barış yapmak için benimle görüşmek istediklerini bildirir." "Cavit Bey, Osmanlı'nın yalnız başına barış yapmak niyetinde olmadığını, ayrıca İstanbul ile bir görüşme yapmadan bir söz veremeyeceğini söyler. Cavit Bey ayni gün yaptığı görüşmeyi, Sadrazam Talat Paşaya bildirir.17 martta Cavit beye İstanbul'dan cevap geldi. "Fransızlarla görüşmeyi Almanlar uygun görürse yapabilirsin" Almanlarla görüşme yapan Cavit Bey 19 Martta Talat Beye "Fransız Temsilcileri ile görüşebileceğini hararetle istediklerini" bildirdi. 28 mart tarihinde de Fransız temsilci ile görüşmek üzere Cenevre'ye hareket eder.30 Mart 1915 günü Cenevre de Fransız saylavlarından Boussenot ile görüşmeye başlar.Cavit Bey görüşmeyi şöyle anlatır:"Boussenot, Çanakkale'den Marmara'ya mutlaka geçeceğiz. Geçilmesi için her türlü fedakarlığın yapılacağını düşünerek hafif bir tehditle görüşmeyi açar. Ben hemen karşılık verdim. Bizim dört yüz bin askerimize karşılık 50 gemi ve 150,200 bin askerle bir şey yapamazsınız.Gelen askerlerin de denize döküleceğini söyledim? Farz edelim ki geçtiniz. Bundan İngiltere'nin çıkarını anlayabilsem de, Fransa'nın ne beklediğini anlayamıyorum. Mösyö Boussenot, Türkiye'nin taksiminden biz hissemizi alacağız dedi. Mesela Suriye'yi dedim. Fakat emin olunuz ki, İngiltere bunu size bırakmaz. Onun Hilafet-i İslamiye politikası, bütün Suriye Hicaz kıyılarını, gerek Mısır, gerek hilafet dolayısı ile kendi kontrolü altında tutmak istediğini söyledim. Yani Fransızların, Suriye'ye asker çıkarmasını İngiltere'nin mani olacağını söyledim. İngiltere'nin böyle bir düşüncesinden haberi olmadığını söyledi. Yakında Çanakkale'nin geçileceğini ve İstanbulun alınacağını söyledi. Ben yine giremeyeceklerini, velev ki İstanbul düşse dahi savaşın bitmeyeceğini söyledim.İstanbul'a girersek Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan bizimle birlikte Almanya ve Avusturya üzerine yürürler dedi?Boussenot, Benim nezdim de, Fransa ile hususi ve münferit bir barış imkanı olup olmadığını sordu. Yalnız Fransa ile mi dedim. Hayır bizim vasıtamızla Rusya ve İngiltere ile de dedi. Ve şart olarak Türkiye'nin tamami mülkisinin teminini şart koydu? Hayır cevabını verdim. İstanbul'u alsanız dahi, Anadolu'da harbe devam ederiz diye cevapladım.Çanakkale'yi geçersek barışı kabul edemeyiz deyince ben de öyle bir anda barış istemek izzetinefsimize aykırıdır cevabını verdim.Rusya'nın açık denizlere çıkabilmesi için yalnız Boğazlar değil, İskenderun değil Anadolunun tamamını da isteyecektir derken, siz vermeseniz dahi, Almanya ile anlaşarak ulaşabileceğini, bizimle birlikte İngiltere ve Fransa'nın da mağdur olabileceğini anlattım.O da Almanya'nın Ruslarla barış için Boğazları peşkeş çektiğini ima ettirir.Yukarıdaki belgeyi incelediğimiz zaman Osmanlı ve Fransız çevrelerinin yalnız barış için değil dünya olaylarının gidişi hakkında görüşlerini ve ümitlerini göstermesi bakımından çok önemlidir. Yalnız bir devlet adamının görevi, yüksekten atarak kumar oynamak değil ulusunun geleceği için başarının göründüğü yolu bularak oradan yürümektir. Bu nedenledir ki ülke gerçeklerini görmeden, yüksekten atarak uyguladığımız diplomaside daima kaybetmişizdir. Bugün de Büyük Ortadoğu projesinin uygulanmasına eş başkanım diyerek ülkemizi parçalanma noktasına getirdiğimiz gibi. Bugün için ülkemizde birlik ve beraberliği sağlayacak en büyük güç, Türk milliyetçiliğidir. Onun da gerçekleştirecek en büyük güç Mustafa Kemal'in kurduğu Türk dil kurumu ve Türk Tarih kumrunun açtığı bilimsel yoldan yürümektir.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Ölçülerden uzaklaşıldı (Harun KAYACI) / 01.01.2012