logo
05 MAYIS 2024

Çavuşoğlu, KKTC'de temaslarda bulundu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhuriyet Meclisi Başkanı Önder Sennaroğlu ve KKTC Başbakanı Ersan Saner tarafından ayrı ayrı kabul edildi
01.02.2021 20:18:00
Çavuşoğlu, KKTC'de temaslarda bulundu
Çavuşoğlu, KKTC'de temaslarda bulundu

KKTC'ye 2 günlük çalışma ziyaretinde bulunan Bakan Çavuşoğlu, ilk olarak Cumhuriyet Meclisi'nde Meclis Başkanı Sennaroğlu ile bir araya geldi.

Bakan Çavuşoğlu, yeni seçilen Meclis Başkanı Sennaroğlu'nu tebrik ederek, bu görevin KKTC ve Kıbrıs Türk halkı için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

Heyet olarak KKTC'de çeşitli temaslarda bulunacaklarını kaydeden Çavuşoğlu, "KKTC'yi ziyaret ederek hem sizlere başarılar dilemek istedik hem de yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde hükümeti de ziyaret edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının beklentileri konusunda Türkiye'nin desteğinin tam olduğunu bir kere daha vurgulamak istedik." dedi.

Çavuşoğlu, Kıbrıs meselesinde Birleşmiş Milletler'in (BM), Türkiye'nin teklifi üzerine 5+1 gayriresmi toplantı düzenleme gayretlerinin hızlandığını hatırlatarak, "Kıbrıs Türk halkının menfaatleri konusunda bu müzakere sürecinde hangi tutumları sergileyeceğimizi ve adımları atabileceğimizi burada başta KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar olmak üzere, Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ve diğer müzakere heyetindeki arkadaşlarla beraber değerlendireceğiz." dedi.

Türkiye'den KKTC'ye şu ana kadar 40 bin doz aşı ulaştırıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin aşı tedarikini devam ettirdikçe, yavru vatan KKTC'ye de gerekli miktarda aşının gönderileceğinin müjdesini verdi.

Çavuşoğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yardımcısı Fuat Oktay ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop'un selamlarını da Meclis Başkanı Sennaroğlu ve diğer KKTC vekillerine iletti.

Sennaroğlu da Çavuşoğlu ve heyetini KKTC'de görmekten büyük mutluluk duyduğunu ifade etti.

Salgın nedeniyle dünyanın zor bir durumdan geçtiğini söyleyen Sennaroğlu, Kıbrıs Rum kesiminin de hasmane tutumuna devam ettiğini ve Doğu Akdeniz'deki gerginliği tırmandırma çabası içinde olduğunu söyledi.

Sennaroğlu, "Kıbrıs Türk halkı ile ana vatan Türkiye, omuz omuza olduğu sürece haklarımıza kimse dokunamaz. 1974 Barış Harekatı ile birlikte Ada'mıza barış ve özgürlük gelmiştir. Yaklaşık 47 yıl Kıbrıs görüşmeleri devam ettiği halde, herhangi bir siyasi sonuca ulaşılamamıştır. Takdir edersiniz ki bir 47 yıla daha hiç kimsenin tahammülü kalmamıştır. Olası bir çözümde bizi mutlu eden, Türk tarafı olarak olmazsa olmazımız ve kırmızı çizgimiz, Türkiye'mizin etkin ve fiili garantisinin olmasıdır. Halkımız bundan büyük güven duymaktadır." diye konuştu.

Salgın sürecinde Türkiye'nin, tıbbi malzeme, araç-gereç ve Lefkoşa Acil Durum Hastanesi'nin yapılması gibi konularda KKTC'ye koşulsuz destek verdiğinin altını çizen Sennaroğlu, aşı tedariki konusunda KKTC halkının Türkiye'ye müteşekkir olduğunu belirtti.

Sennaroğlu, başta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Yardımcısı Fuat Oktay, hükümet yetkililerine sonsuz teşekkür dileklerini iletti.

Çavuşoğlu-Saner görüşmesi

Çavuşoğlu, KKTC Başbakanı Saner'le görüşmesinde de Kovid-19'la mücadelede gösterdikleri başarı için Saner'i tebrik ederek, "Önümüzdeki süreçte burada aşı olması gereken herkesin aşılanabilmesi için gerekli, yeterli aşıyı da Türkiye'ye geldikçe yavru vatan KKTC'ye de göndereceğiz. Kıbrıs Türk halkını bu anlamda da yalnız bırakmayacağız." dedi.

KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, Türkiye'nin daha önce ortaya koyduğu teklif doğrultusunda, 5+1 gayriresmi toplantı gerçekleşmesi için diplomasi trafiğinin hızlandığını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"BM Genel Sekreteri'nin böyle bir toplantıyı mart ayında mümkünse gerçekleştirme arzusu var. Tabi New York'taki, ABD'deki Kovid-19 durumuna göre. Biz Cenevre'de olabilir diye önerdik. Sonuçta, zaman yaklaşıyor. Öncesinde burada sizlerle beraber bu süreçte Türkiye ve KKTC olarak nasıl bir tutum sergiliyoruz, nasıl bir tutum sergileyeceğiz, hangi adımları attık, atıyoruz bunların değerlendirilmesini de bu ziyaretin marjında inşallah yapacağız."

Çavuşoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'ın başkanlığında yarın toplantı yapacaklarını da belirterek, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal'ın da yer aldığı toplantılarda heyetlerin gün içinde teknik çalışma yaptıklarını da anlattı.

Bakan Çavuşoğlu, "Yarın inşallah hep beraber bunu değerlendireceğiz. Dolayısıyla ziyaretimin sebebi hem Kıbrıs sürecini birlikte değerlendirmek hem de yeni kurulan hükümetimize olan desteğimizi bir kere daha göstermekti." diye konuştu.

Saner de Çavuşoğlu'nun ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Bizler burada Türk ulusunun bir parçası olarak KKTC'de her zaman ana vatanımızla birlikte hareket edip özellikle bölgemizdeki, mavi vatan konusunda da sizlerle birlikte her türlü kararı almaya ve bunu uygulamaya devam edeceğiz." dedi.

Türkiye'nin her zaman KKTC'nin yanında olduğunu dile getiren Saner, KKTC'ye gönderilen Kovid-19 aşıları için de teşekkürlerini iletti.

Saner, Kıbrıs meselesine çözüm bulunamamasının sebebinin, Rumların tarih boyunca Kıbrıslı Türklerle hiçbir şeyi paylaşmaması olduğunu belirterek, "BM'nin önündeki en uzun süreli çözülmeyen tek dosya Kıbrıs dosyasıdır." diye konuştu.

Kıbrıs konusundaki çözüm arayışlarına ilişkin sürece değinen Saner, "Crans-Montana'da zaten ana vatan Türkiye Cumhuriyeti'nin de bulunduğu ortamda, gerek Türkiye Cumhuriyeti'nin gerekse KKTC'nin bütün iyi niyetine rağmen yine herhangi bir çözüm bulunamamıştır. Bu da artık federasyon görüşmelerinin çok da fazla bir anlamı kalmadığını ifade etmektedir." ifadelerini kullandı.

Saner, Crans-Montana görüşmelerinde bulunan Çavuşoğlu'nun sözlerine de atıfta bulunarak, şöyle devam etti:

"Artık masa dışında anlaşılmadığı takdirde herhangi bir masanın kurulmasının çok da mümkün olamayacağını' ifade etmiştiniz. Bu bağlamda '5+1'e de gidilecekse önceden bütün konuların anlaşılmasından sonra masanın kurulabileceği' ifade edilmişti sizin tarafınızdan da. Bu çerçevede de baktığımda, 5+1, bizler de bütün cumhurbaşkanlığı seçimi süresince buna katılacağımızı ifade ettik ama dışarda anlaşılmadan bu toplantılara katılmanın da Kıbrıs Türk halkı için bir önemi olacağını düşünmüyorum."

KKTC'nin dünyada görünürlüğünün nasıl arttırılabileceği konusunda Türkiye'nin desteğinin önemli olduğunu vurgulayan Saner, "Bu desteklerin sizlerden devamını rica edeceğiz ki, KKTC'nin dünyada görünürlüğünün arttırılması ve artık iki devletli bir çözüme ulaşmak için neler yapabileceğimizi çok net bir şekilde ortaya koyalım." ifadelerini kullandı.

Saner, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinden asla taviz vermeyeceğini söyleyerek, "Türkiye'nin etkin ve fiili garantisi bizler için hayati önem taşımaktadır. Biz bunun dışında herhangi bir çözüm modelinin de Kıbrıs Türk halkının yararına olacağına inanmıyoruz." dedi.

Çavuşoğlu'na ziyaretleri sırasında, Bakan Yardımcısı Sedat Önal, Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ve beraberindeki heyetin yanı sıra KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da eşlik etti. AA

Kar kalınlığının yer yer 20santimi buldu
Kış geri döndü!
İİT Zrivesi bildirisine Türkiye etkisi
PKK/PYD/YPG ortak tehdit
Ankara Emniyetinde Ayhan Bora Kaplan depremi
Bakanlık müfettiş görevlendirdi
' Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…'
Saray'a yaptığı ziyareti yazdı
İlk kez ihmalin hesabı soruluyor
İBB çalışanı tutuklandı
Netanyahu ölüm saçmakta kararlı
Saldırıyı sonlandırma taleplerine kapalı
'İsrail'le normalleşmeden savunma anlaşması yok'
ABD'den Suudi Arabistan'a ayar
Tüm ülke yağışlı havanın etkisinde
81 il için yağış, 18 il için sarı kod uyarısı
Kabine revizyonu ve ittifak krizi iddiaları hakkında konuştu
'Bahçeli ile aramızda sorun yok'
Gözaltına alınanlardan 27'si adli kontrolle serbest
1 Mayıs'a 38 tutuklama
'Kıyafetler 60-90 derece aralığında yıkanmalı'
Enkaz kentte maske uyarısı
Korku dolu anlar kamerada
Son anda vatandaşlar kurtardı
Rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor
Kayısıyı 'sis' vurdu
Türkiye'nin doğa harikası
Mayıs ayında 5 metre kar var
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?
Kar kalınlığının yer yer 20santimi buldu
Kış geri döndü!
İİT Zrivesi bildirisine Türkiye etkisi
PKK/PYD/YPG ortak tehdit
Ankara Emniyetinde Ayhan Bora Kaplan depremi
Bakanlık müfettiş görevlendirdi
' Yatmam çakal yatağında, aslanlar yese beni…'
Saray'a yaptığı ziyareti yazdı
İlk kez ihmalin hesabı soruluyor
İBB çalışanı tutuklandı
Netanyahu ölüm saçmakta kararlı
Saldırıyı sonlandırma taleplerine kapalı
'İsrail'le normalleşmeden savunma anlaşması yok'
ABD'den Suudi Arabistan'a ayar
Tüm ülke yağışlı havanın etkisinde
81 il için yağış, 18 il için sarı kod uyarısı
Kabine revizyonu ve ittifak krizi iddiaları hakkında konuştu
'Bahçeli ile aramızda sorun yok'
Gözaltına alınanlardan 27'si adli kontrolle serbest
1 Mayıs'a 38 tutuklama
'Kıyafetler 60-90 derece aralığında yıkanmalı'
Enkaz kentte maske uyarısı
Korku dolu anlar kamerada
Son anda vatandaşlar kurtardı
Rekoltede yüzde 60 düşüş bekleniyor
Kayısıyı 'sis' vurdu
Türkiye'nin doğa harikası
Mayıs ayında 5 metre kar var
İfadesi iddianameye girmeyen Ayşe Ateş'ten tepki
Azmettiriciler nerede?

Maganda kurşunuyla vurulan kadın toprağa verildi

Adana'da eve dönerken otomobilinde maganda kurşunuyla vurulup hayatını kaybeden kadın son yolculuğuna uğurlandı

05.05.2024 17:37:00 / Güncelleme: 05.05.2024 17:41:44
İHA
Maganda kurşunuyla vurulan kadın toprağa verildi
Maganda kurşunuyla vurulan kadın toprağa verildi
Adana'da oğluyla birlikte eve dönerken otomobilinde maganda kurşunuyla vurulup hayatını kaybeden kadın toprağa verildi.

Olay, dün Seyhan ilçesine bağlı Tellidere Caddesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, ev kadını Hayriye Derin (43), oğlu Talha Derin'i (12) Turgut Özal Bulvarı'ndaki dil kursuna bıraktıktan sonra yanındaki oğlu Kayra Derin (7) ile eve dönmek için yola çıktı. Evine yaklaşık 300 metre mesafede Mücahitler Caddesi'nde motosikletli 2 şüpheli ise tabancayla husumetlilerinin iş yerine ateş açtı. Kurşunlardan biri o sırada otomobiliyle caddeden geçen Derin'in ensesine isabet etti. Kadın direksiyon hakimiyetini kaybedip, karşı şeritten gelen minibüse çarparak durabildi. Derin, hemen olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Ancak yapılan müdahalelere rağmen olaydan saatler sonra hayatını kaybetti. Polis şüphelileri yakalamak için çalışma başlattı. Derin'in cenazesi ise otopsi için adli tıp kurumu morguna kaldırıldı.

Derin'in kayınbiraderi İbrahim Derin, 'Husumetli iki taraf çatışırken maalesef maganda kurşunu denk gelmiş. Maalesef bu olay memleketimizin kanayan yaralarından bir tanesi. Devletimizin en kısa zamanda olayı sonuçlandıracağından hiç şüphemiz yok. Yengemin yanında iki oğlu vardı büyük olanı kursa bırakıyor, diğer küçük olan yanındaydı. Evine 300 metre kala bu durum gerçekleşiyor. Allah kimsenin başına vermesin.

Hem abime hem de anne ve babasına rabbim sabır versin. İnşallah bir daha kimsenin başına böyle bir şey gelmez. Başka kimsenin karşısına böyle bir durumun çıkmamasını temenni ediyoruz. İnşallah başkaları zarar görmez, faillerin de en kısa zamanda yakalanmasını ümit ediyoruz' dedi.

Derin'in cenazesi otopsinin ardından adli tıp kurumu morgundan yakınları tarafından alınarak Kabasakal Mezarlığında toprağa verildi. Hayriye Derin'in eşi Durmuş Ali Derin'in (47) pazarlamacı olduğu, 3 çocuğu olduğu ve en büyük olan Burak Derin'in (22) Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu öğrenildi.

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında Ankara Emniyet Müdürlüğü ile ilgili iddialara ilişkin müfettiş görevlendirdi

İçişleri Bakanlığı, Ayhan Bora Kaplan suç örgütü soruşturmasında Ankara İl Emniyet Müdürlüğü'ne ilişkin iddialarla ilgili harekete geçti. Konuyla ilgili sosyal medyadaki paylaşımların ardından mülkiye müfettişlerinin görevlendirildiğini duyuruldu.
05.05.2024 17:36:00
İhlas Haber Ajansı
Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında Ankara Emniyet Müdürlüğü ile ilgili iddialara ilişkin müfettiş görevlendirdi
Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında Ankara Emniyet Müdürlüğü ile ilgili iddialara ilişkin müfettiş görevlendirdi
İçişleri Bakanlığı, Ankara İl Emniyet Müdürlüğünce daha önce soruşturması yapılan ve mahkeme süreci devam eden Ankara'daki bir organize suç örgütüyle ilgili sosyal medyadaki iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi için Bakanlık Mülkiye Müfettişlerinin görevlendirildiğini duyurdu.

İçişleri Bakanlığı son 10 ay içerisinde 15'i uluslararası, 40'ı ulusal, 78'i bölgesel, 336'sı yerel olmak üzere toplam 469 organize suç örgütünün çökertildiğini duyurdu.

Konuya ilişkin Bakanlığın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, '22 yıldır Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Yeniden Büyük ve Güçlü Türkiye için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Cumhurbaşkanımızın Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda vermiş olduğu büyük destek ve 'Türkiye'nin Huzuru' için hukuktan aldığımız güçle son 10 ay içinde; 15'i'i Uluslararası, 40'ı Ulusal, 78'i Bölgesel, 336'sı Yerel olmak üzere toplam 469 organize suç örgütü çökertildi' ifadelerine yer verildi.

Müfettiş görevlendirildi

Öte yandan, organize suç örgütleriyle mücadelenin devam edildiğine vurgu yapılan açıklamada, 'Organize suç örgütleri ile mücadelemiz devam ederken bazı sosyal medya hesaplarından Ankara İl Emniyet Müdürlüğü ile ilgili iddiaları içeren paylaşımlar yapılmaktadır. Ankara İl Emniyet Müdürlüğünce daha önce soruşturması yapılan ve mahkeme süreci devam eden Ankara'daki bir organize suç örgütüyle ilgili sosyal medyadaki iddiaların açıklığa kavuşturulabilmesi için İçişleri Bakanlığımızca Mülkiye Müfettişleri görevlendirilmiştir' ifadelerini kullandı.

1 Mayıs eylemleri ile ilgili gözaltına alınanlardan 38 kişi tutuklandı

İstanbul'da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Saraçhane Meydanı'nda polislere taş ve sopayla saldırdıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 65 şüpheliden 38'i tutuklanırken 27 şüpheli, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
05.05.2024 11:13:00
Haber Merkezi
1 Mayıs eylemleri ile ilgili gözaltına alınanlardan 38 kişi tutuklandı
1 Mayıs eylemleri ile ilgili gözaltına alınanlardan 38 kişi tutuklandı
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde Saraçhane Meydanı'nda polislere saldırıda bulundukları için gözaltına alınan 65 şüphelinin nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki işlemleri tamamlandı.

Şüphelilerden 38'i "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na muhalefet", "terör örgütü propagandası yapmak" ve "kamu görevlisine direnmek" suçlarından tutuklandı.

27 şüpheli ise haklarında adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakıldı.

"Ülkemizin huzurunu, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik olaylar asla amacına ulaşamayacaktır"

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde gösteriler sırasında polise saldıranlarla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 65 şüpheliden 38'inin tutuklandığını, 27'si hakkında ise adli kontrol kararı verildiğini bildirdi.


Bakan Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde önceden duyurulmasına rağmen, Taksim Meydanı'na yürümek isteyen gruplara müdahale sırasında polislere saldıranlar hakkında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli soruşturma başlatıldığını hatırlattı.

Soruşturma kapsamında 65 şüphelinin gözaltına alındığı bilgisini paylaşan Tunç, "38 şüpheli 'Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu'na Muhalefet', 'Terör Örgütü Propagandası Yapmak' ve 'Kamu Görevlisine Direnmek' suçlarından tutuklanmıştır. 27 şüpheli hakkında ise adli kontrol kararı verilmiştir." açıklamasını yaptı.

Tunç, "Ülkemizin huzurunu, milletimizin birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik olaylar asla amacına ulaşamayacaktır." ifadelerini kullandı.

Ne olmuştu?

İstanbul'da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nde kentte yapılan gösterilerde Taksim Meydanı'na ilerlemeye çalışan ve polise saldırdıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 217 şüpheliden 182'si serbest bırakılmıştı.

İl Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şubesi ekiplerince daha sonra kamera kayıtları ve yüz tanıma sistemiyle saldırıya karıştıkları tespit edilen 30 şüpheli daha gözaltına alınmıştı.

Sağlık kontrolünün ardından 65 şüpheli, polis eşliğinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne sevk edilmişti.

Savcılık, şüphelilerden 52'sini tutuklama talebiyle, 13 şüpheliyi ise adli kontrol hükümleri uygulanması istemiyle nöbetçi sulh ceza hakimliğine sevk etmişti.

Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim

Sinan Ateş cinayeti soruşturmasında 16 ay sonra hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. Zanlıların bir kısmı olayla ilgileri olmadığını söylerken, bazı zanlılar ise kişisel husumet gerekçesi ile Ateş'i yaralamak istedikleri yönündeki ifadeler iddianameye girdi. Sanıkların MHP ile ilgilerine yer verilmeyen iddianamede şüpheli Tolgahan Demirbaş, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin verdiği "Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." ifadesi yer aldı.
05.05.2024 00:32:00 / Güncelleme: 05.05.2024 00:42:02
Anadolu Ajansı
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Sinan Ateş cinayeti zanlısı: Evinin adresini, önüne pankart asmak için araştırmış olabilirim
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde, Ateş'in eşi Ayşe Ateş ve olay sırasında beraberindeki Selman Bozkurt "müşteki", 22 kişi de "şüpheli" sıfatıyla yer aldı.

Olay anında tetikçi Eray Özyağci'nin yanındaki şüpheliler Vedat Balkaya ve Suat Kurt müşterek fail, Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ın suça azmettiren olduğu bildirildi.

Şüpheliler Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Mustafa Uzunlar, Aşkın Mert Gelenbey, Murat Can Çolak, Osman Bayraktar, Caner Güney, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç, Emre Yüksel, Serdar Öktem, Erdem Karadeniz, Alper Atay, Mustafa Ensar Aykal'ın da iştirak halinde işlenen suça yardım ettikleri kaydedildi.

İddianamede, Çep ve Demirbaş'ın cinayete ilişkin detaylı plan yaptıkları, bu kapsamda Ateş'in kişisel, ailevi ve mesleki yaşantısı konusunda ayrıntılı bilgi topladıkları ifade edildi.

Demirbaş'ın olaydan önce şüpheli eski cinayet büro amiri Aykal'a, Ateş'in telefon ve adres bilgilerini sorgulattığı, Çep'in Özyağci'yi Ankara'ya göndermek için şüpheliler Uzunlar ve Bayraktar'ın sahibi olduğu işletmeden minibüs temin ettiği aktarılan iddianamede, şüpheliler Gelenbey ve Çolak'ın da bu araçla tetikçi Özyağci'yi Ankara'ya getirip, şüpheli Asarkaya'nın Demetevler Mahallesi'ndeki evine bıraktıkları belirtildi.

İddianamede, şüpheliler Saraç, Köktürk, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Öktem, Karadeniz ve Atay'ın da bilgi belge ve lojistik destek sağlayarak cinayetin işlenmesine yardımcı oldukları anlatıldı.

Şüphelilerin ifadeleri

İddianamede ifadesine yer verilen şüpheli Eray Özyağci, Ateş'i 3-4 yıldır tanıdığını belirterek, "Kendisini tanıdığımda Ülkü Ocakları Başkanıydı. Gösterdiğim vefaya karşılık vermediği için aramızda kişisel bir husumet oluştu. Kendisini yaralamak amacıyla birtakım planlama ve ayarlama yaptım, hiç kimseden yardım talep etmedim, her şeyi kendi imkanlarımla yaptım." iddiasında bulundu.

Doğukan Çep'e olaydan kısa süre önce birisini vuracağını söylediğini ama kim olduğunu söylemediğini ve ondan yardım almadığını savunan Özyağci, Ankara'ya nasıl geleceğini, Ateş'i nerede bulacağını ve olay yerinden nasıl kaçacağını düşündüğü günlerde, Çep'in yanında oturan iki özel harekat polisinin kendi aralarında Ankara'ya gideceklerinden bahsettiklerini duyduğunu anlattı. Özyağci, şu beyanı verdi:

"Ben de bunu fırsata çevirdim, polislere Ankara'da hasta ziyaretine gitmem gerektiğini ancak ufak bir hapis cezasından dolayı aranmam olduğunu, cezaevine girmek istemediğimi, beni de Ankara'ya giderken yanlarına alıp alamayacaklarını sordum. Bunun üzerine polisler, beni Ankara'ya götürmeyi kabul ettiler."

Ankara'da iki gün keşif yaptığını belirten Özyağci, olay günü Çukurambar'da kahvaltı yaptığını, bir süre sonra Ateş ve beraberinde iki kişi gördüğünü ifade etti.

Özyağci, "Şahıslarla karşı karşıya geldiğimiz esnada üzerimde bulunan silahımı çektim, öncelikle Ateş'in bacaklarına 3-4 el ateş ettim. Selman isimli şahsın da silah çekmesi üzerine kendi can güvenliğimi düşünerek Sinan Ateş'i etkisiz hale getirmek maksadıyla hızlı bir şekilde ateş etmem neticesinde şahıs hareketsiz kaldı." dedi.

Daha sonra kendisini bekleyen Balkaya'nın kullandığı motosikletle olay yerinden kaçtığını, kararlaştırılan bir noktada indiğini aktaran Özyağci, sonraki saatlerde ise ismini söylemek istemediği bir kişinin araçla kendisini aldığını ve İstanbul'a doğru gittiklerini anlattı.

Özyağci, olayda kullandığı tabanca, şarjör ve kalan fişekleri yolda bir çalılık alana gizledikten sonra İstanbul yakınlarında daha önce ayarlanan bir ikamete gittiğini bildirdi.

Şüpheli Vedat Balkaya ise Ankara'ya gittiği motosikleti olaydan 10 gün kadar önce Çep'in verdiğini belirtti. Özyağci'nin de kendisine, "husumetli olduğu bir kişinin ikamet ettiği konuma doğru gideceklerini" söylediğini anlatan Balkaya, olay günü bir kafeye bıraktığı Özyağci'nin süre sonra koşarak geldiğini, motosikletle buradan uzaklaştıklarını, daha sonra onun bekleyen bir araca bindiğini, kendisinin de İstanbul'a döndüğünü aktardı.

Balkaya, "Doğukan Çep, bu yaralama olayını biliyordu ancak Eray Özyağci'yi azmettirip azmettirmediğini bilmiyorum." şeklinde ifade verdi.

"Sinan Ateş'in ofisini ve arabasını gözetledim"

Şüpheli Suat Kurt, 22 veya 23 Aralık 2022'de Doğukan Çep'in FaceTime uygulaması üzerinden kendisini arayarak, birini Ankara'da takip edip edemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi.

Otobüsle Ankara'ya gittiğini anlatan Kurt, 26 Aralık'ta Çep'in kendisini FaceTime'dan bir kez daha arayarak, Ateş'in ofisinin yerini ve otomobilini tarif ettiğini ve "Kaçta gelip gidiyor, aracı tek mi kullanıyor, bunları bana haber ver" dediğini anlattı.

Çep'e bazı bilgileri verdiğini ve onun talebi üzerine Özyağci'yi bir eve yerleştirdiğini ifade eden Kurt, şunları söyledi:

"29 Aralık 2022'de ikametteyken Doğukan, Özyağci'yi görüntülü aradı. Sinan Ateş'i kastederek 'Bu şahıs dövülüp ayaklarından yaralanacak' dedi. Olay günü saat 10.00 civarı Çukurambar'a geçtim. Sinan Ateş'in aracı ofisinin önünde duruyordu. Doğukan görüntülü aradı, 'Arabası burada' dedim. Sinan Ateş, yanında 2 şahısla ofisinin bulunduğu binadan çıktılar. Doğukan'a 'Yine gidiyorlar, geldikleri yöne doğru' dedim. O da bana 'Tamam abi, sen taksiye bin' dedi. Silah seslerini duyduktan sonra telefonumu komple kapattım."

Şüpheli Doğukan Çep de Sinan Ateş'i tanımadığını, olayla alakası olmadığını savundu.

Kendisini arayıp alacak verecek meselesi için Ankara'ya gideceğini söyleyen Özyağci'nin araç kiralamasına yardımcı olduğunu söyleyen Çep, "Ankara'da herhangi birini vuracağını bilmiyordum. Böyle bir konuşmaya şahit olmadım. Eğer şahit olsaydım araç kiralama işine dahil olmazdım." ifadelerini kullandı.

Şüpheli Suat Kurt'un kendisi hakkındaki beyanlarını kabul etmeyen ve olayla hiçbir bağlantısı olmadığını savunan Çep, "Cezalarım ve aranmam olması sebebiyle olay üstüme yıkılmaya çalışılıyor. Sinan Ateş'i öldürmek gibi bir niyet ve kastım olmamıştır." ifadesini verdi.

"Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi"

Şüpheli Tolgahan Demirbaş da Ateş'i "camialarından" tanıdığını, Mersin'deki olay ve hakkındaki ithamlardan kaynaklı kendisine mesafeli olduğunu söyledi.

Demirbaş, şüphelilerden Aykal'a, Ateş'in adresini sorgulattığı iddiasına ilişkin, "Sinan Ateş'in ev adresi mesajla veya herhangi bir şekilde bana gönderilmedi. Sinan Ateş'i olay öncesi şahsen tanımazdım. Mersin'de vuku bulan saldırı olayında camiamızdan bir genç öldürülmüştür. Bu olaya tepki olarak Sinan Ateş'in ikametinin önünde pankart asılması düşüncesi gündemdeydi. Bu nedenle adresin tespitini istemiş olabilirim." beyanını verdi.

İstenen cezalar

İddianamede, şüpheliler Özyağci, Balkaya ve Kurt'un "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 13'er yıldan 20'şer yıla kadar; Çep ve Demirbaş'ın ise cinayete azmettirmekten ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Özyağci'nin ayrıca "ruhsatsız tabanca bulundurmak ve taşımak" suçundan 1 yıldan 3 yıla, Demirbaş'ın ise "zincirleme şekilde kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme" suçundan 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

Şüpheliler, Asarkaya, Saraç, Köktürk, Yüce, Uzunlar, Gelenbey, Çolak, Bayraktar, Güney, Ersoy, Zorlu, Ataç, Yüksel, Öktem, Karadeniz, Atay ve Aykal'ın " tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapsi istenirken, Aykal'ın kamu görevinin verdiği yetkiyi kötüye kullanarak maktule ait kişisel bilgileri hukuka aykırı olarak temin ettiği gerekçesiyle 3 yıldan 6 yıla kadar cezalandırılması talep edildi.

Mahkeme inceliyor

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tamamlanan iddianame, 26 Nisan'da Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti. Mahkemenin iddianameyi değerlendirmek için, bu süreden itibaren 15 gün süresi bulunuyor.

Olaya ilişkin hakkında işlem yapılan toplam 39 kişiden, haklarında yurt dışına çıkış yasağı getirilen diğer 17'si hakkındaki soruşturma, ayrı bir dosya üzerinden sürüyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.