Dün, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş savaşında çarpışan bütün Kuvva-yı Milliyecilere "hain, katil, bunların katli vacibdir" diyerek halkı kışkırtan Said-i Nursi(Kürdi)'nin talebeleri ve o fraksyonları devam ettirmeye çalışan bir kısım zevat, bugün de aynı misyonun birer parçası olmak üzere Vatikan semalarında el öpmekle ve aldıkları emirler doğrultusunda insanları, daha doğrusu Atatürk'ün yolundan gitmek isteyen "Bağımsızlık sevdalılarını" karalamakla meşguller.
Bu tür insanların düşüncelerinin altında yatan ana gaye hiçbir zaman vatana millete hizmet değil, bütün endişeleri, bazı uluslararası platformlarda dini ve siyasi rütbesi yüksek insanlara karşı en güzel hizmeti(!) edememektir.
En büyük endişeleri budur bu insanların.
Hiçbir zaman ağızlarından vatan, millet laflarını duyamazsın.
Çünkü, bu zevatın 3. bin yılda Asya'yı, dolayısıyla da Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmayı misyon edinmiş olan Vatikan'ın "misyonunun bir parçası" olabilmek için gerekli mercilere yaptıkları başvuruları kabul edilmiş, tez zamanda ülkemizin bekası için çalışan kim varsa hepsinin karalanması, halk gözünde küçük düşürülmesi, kısaca iplerinin çekilmesi için icazet alınmıştır.
Peki bu şer odaklara hizmet ve misyonlarının bekası için neler yapmaları gerekir ve kimleri koyarlar hedef tahtalarına bu insanlar?
Tabii ki kendilerine muhalefet edebilecek dirayete sahip, Vatikan değirmeninden gelen suyun parasıyla ile satın alamadıkları, diş geçiremedikleri, "ehl-i kitap da Cennetliktir" dedirtemedikleri, iftar sofralarına papazları oturtamadıkları, hala imanın şartlarını 6, İslam'ın şartlarını 5 sayan ve insanlara bu devirde bile Hakk yolunu tavsiye eden kişileri hedeflerine oturtacaklardı.
Vatan toprağı için gözünü kırpmadan canını verebilecek kişileri ve "Bir tek kişi bile kalsam beni yolumdan, vatanımdan çeviremezler" diyenleri...
Niye mi?
Ellerini öptükleri papalarının 'küresel' dünyada görmek istemediği, onlara göre yaşamaları bile suç olan ve terörist addedilmesi gereken insan modeli onlardır da ondan.
Filistin'de, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Irak'ta ölen Müslümanlar için gıkını çıkartamayan, diyalogun d'sinden bahsedemeyen bu zevat, ölen bir Yahudi için hüngür hüngür ağlayabilecek kadar merhametli, Kur'an'da belirtildiği gibi "Hıristiyan'lar ebediyen Cennete giremeyecektir" ilahi düsturuna gayretullaha dokunmak pahasına, bırakın gayretullahı, iman çemberinin dışına çıkmak pahasına karşı çıkacak kadar cevvaldir.
Cevvaldir, çünkü misyonun gereğidir bu.
Bu cevvallik için el öpmüş, bu cevvallik için neidüğü belli olan bir misyonun parçası olmuşlardır.
Ve bu cevvallik içinde olan insanlar, kıyamete kadar da var olacaktır.
Önemli olan safını belirlemektir.
Safın belli olduktan sonra para ile satın alabilecekleri insanların sayısı zaten bellidir.
Bu tür insanların düşüncelerinin altında yatan ana gaye hiçbir zaman vatana millete hizmet değil, bütün endişeleri, bazı uluslararası platformlarda dini ve siyasi rütbesi yüksek insanlara karşı en güzel hizmeti(!) edememektir.
En büyük endişeleri budur bu insanların.
Hiçbir zaman ağızlarından vatan, millet laflarını duyamazsın.
Çünkü, bu zevatın 3. bin yılda Asya'yı, dolayısıyla da Türkiye'yi Hıristiyanlaştırmayı misyon edinmiş olan Vatikan'ın "misyonunun bir parçası" olabilmek için gerekli mercilere yaptıkları başvuruları kabul edilmiş, tez zamanda ülkemizin bekası için çalışan kim varsa hepsinin karalanması, halk gözünde küçük düşürülmesi, kısaca iplerinin çekilmesi için icazet alınmıştır.
Peki bu şer odaklara hizmet ve misyonlarının bekası için neler yapmaları gerekir ve kimleri koyarlar hedef tahtalarına bu insanlar?
Tabii ki kendilerine muhalefet edebilecek dirayete sahip, Vatikan değirmeninden gelen suyun parasıyla ile satın alamadıkları, diş geçiremedikleri, "ehl-i kitap da Cennetliktir" dedirtemedikleri, iftar sofralarına papazları oturtamadıkları, hala imanın şartlarını 6, İslam'ın şartlarını 5 sayan ve insanlara bu devirde bile Hakk yolunu tavsiye eden kişileri hedeflerine oturtacaklardı.
Vatan toprağı için gözünü kırpmadan canını verebilecek kişileri ve "Bir tek kişi bile kalsam beni yolumdan, vatanımdan çeviremezler" diyenleri...
Niye mi?
Ellerini öptükleri papalarının 'küresel' dünyada görmek istemediği, onlara göre yaşamaları bile suç olan ve terörist addedilmesi gereken insan modeli onlardır da ondan.
Filistin'de, Afganistan'da, Çeçenistan'da, Irak'ta ölen Müslümanlar için gıkını çıkartamayan, diyalogun d'sinden bahsedemeyen bu zevat, ölen bir Yahudi için hüngür hüngür ağlayabilecek kadar merhametli, Kur'an'da belirtildiği gibi "Hıristiyan'lar ebediyen Cennete giremeyecektir" ilahi düsturuna gayretullaha dokunmak pahasına, bırakın gayretullahı, iman çemberinin dışına çıkmak pahasına karşı çıkacak kadar cevvaldir.
Cevvaldir, çünkü misyonun gereğidir bu.
Bu cevvallik için el öpmüş, bu cevvallik için neidüğü belli olan bir misyonun parçası olmuşlardır.
Ve bu cevvallik içinde olan insanlar, kıyamete kadar da var olacaktır.
Önemli olan safını belirlemektir.
Safın belli olduktan sonra para ile satın alabilecekleri insanların sayısı zaten bellidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ender Karabulut / diğer yazıları
- Sistem yanlış / 08.12.2020
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006
- "Ben PKK'yı bitireyim, sen Kürdistan'ı tanı" / 19.12.2007
- PKK'ya af devlet politikası mı? / 06.12.2007
- Kürt' sorunu mu, 'Terör' sorunu mu / 24.11.2007
- Erdoğan ABD'ye neden gitti? / 22.12.2006
- Tebrikler Paşam! / 09.12.2006
- 50 milyon "Ortaçağ" kafalı! / 07.12.2006
- Papa'ya tepkimiz(!) çok komik oldu / 01.12.2006
- Deniz bitti! / 30.11.2006
- Papa ne yaptı, biz ne yapıyoruz! / 29.11.2006