Oğuz KÖRO?LU
Okumayı söktüğünde çocuk; bir mucizeyi yaşamış olmanın sevincini, büyük bir başarının hazzını, lezzetini, rahatlığını yaşar. Mutlu olur. Yazdığı zaman ise, bu mutluluk daha da büyür.
Çevresinde görüp de anlayamadığı bir yığın şekil birdenbire konuşmaya, ona ne olduklarını söylemeye başlar. Birinin kendisine kitap okumak için yardım etmesi gerekmez artık. Yeter ki, çevresinde okuyabileceği güzel kitaplar bulsun. İyi kitaplar bulsun... Yalnız başına, sevdiği bir kitapla başbaşa eğlenir, heyecanlanır, sevinir, üzülür, hatta ağlar çocuk.
Başarının ilk itici gücü
Okul öncesi dönemde ise durum farklıdır. Birine ihtiyacı vardır. İçinde resimleri olan bir kitabı olsa bile resimler arasındaki bağlantıyı tam olarak kuramaz. Kurduğu bağlantı acaba doğru mu?.. Bilemez. Annesi, babası, ağabeyi, ablası ya da öğretmeni kızmasa da, onlardan birine rica ediverse, acaba o yazılarda ne söylüyor yazar bu resimler için?!.
Merak... Okul öncesi dönem, 0-6 yaş dönemi, meraklar toplamıdır. Dış dünyaya sayısız sorularla yansıyan bu merak, yetişkinler tarafından sabırla, doğru olarak tatmin edilmelidir; öğrenmenin, okul başarısının ilk itici gücüdür çünkü merak.
Çocuk, okuma ve yazmayı ilkokulda öğrenir. Daha önce öğrenmesi önemli değildir. Önemli olan, okula gitmeden önce konuşmayı, anlatmayı, dinlemeyi, sormayı öğrenmiş olmasıdır. Kitapla oynaması, kitap veya defter üzerine çizgi ve boyama yoluyla iz bırakması, okunan bir öyküyü dinlemesi, dinlerken çizim ya da resimlerine bakması, baktığını görüp anlaması okul öncesindeki dönemde okuma-yazmayı öğrenmesinden çok daha önemlidir.(1)
"Ruhu yeni açılmış bir tomurcuktur çocuk." Ona güneşi gösterdiğimiz, suyunu verdiğimiz tüm ihtiyaçlarıyla gerçekten ve yakından ilgilendiğimiz ölçüde biez açıldığını ve meyve verdiğini görürüz. Çocuklar etraflarına hep meraklı gözlerle bakarlar. Olup bitenleri yorumlamaya çalışırken, yanındakileri soru yağmuruna tutarlar zorlandıklarında. Onların bu tutumlarını teskin etmek için ellerine tutuşturulan kitaplarla onları memnun ederiz bir nebze. Çocukları ilk önce kitaplarla tanıştıracak ve onlarla arkadaş olması gerektiğine inandıracak olanlar ise anne ve babalardır. (2) Az okuyan bir toplum olarak, az okumuşluktan kurtulabilmek ve sağlam bir kuşak yetiştirebilmek, bugünün küçüğü olan çocuklarımıza okumayı sevdirmek ve onlara okuma alışkanlığı kazandırmakla mümkündür.
Hangi yaşta hangi kitap?
1-2 yaş dönemi için hazırlanmış kitaplarda yazı yoktur. Küçük bir olay; yalın ve gerçeğe uygun resimlerle her sayfada tek resim ilkesi ile anlatılır. Yetişkin, bu resimlerin adlarını, anlamlarını ona öğretir. Çocuk bir yandan yetişkini dinler, bir yandan da resime bakabilirse, gördüklerinden ve duyduklarından memnun olabilirse hem ruhsal, hem de zihinsel olarak doyuma ulaşır. Bu durum, kitapsız geçen bir süre sonra benzer bir doyumu aratan açlığa dönüşür. Çocuk, kitabı eline alır, işaretlerle, "haydi kitap okuyalım" der. Bu istek, kitap sevgisinin kıvılcımını gösterir.
Hayal dünyasında tatlı bir gezinti
2-4 yaşında olay biraz daha büyür. Sayfalardaki resimler, altında kısa açıklamalar ya da öykümün birkaç cümlesi yer alır. Yazılar, yetişkin tarafından okunur ama; çocuk, resimleri okur, anlamaya çalışır.
4-6 yaş kitapları resimli öykü, resimli bulmaca ve bilmecelerle donatılmış, hacim ve kavram bakımından zenginleşmiş olabilir. İlk 4 yaşında gerekli aşamaları yaşamış ise, yetişkinle birlikte kitap okuma, hayal dünyasında yapılmış tatlı bir gezintiye dönüşür.
6-8 yaş okula başlangıç yıllarıdır. Yönlendirici, yumuşak bir disiplin içinde bu yılları; evde de, okulda da, okul yolunda da neşeli, zevkli, eğlendirici geçmeli çocuk için. Okulun yardımlarıyla ailenin desteği, çocuk için oldukça zor olan bu yılların birey ve toplum açısından verimliliğini artırır. Sınıf içinde kalabalık bir grup ve pogramlanmış bir öğrenim ortamına uyum sağlamaya çalışan çocuk, ödev ve ders kitabı dışındaki çocuk edebiyatı ürünlerini yetişkinle birlikte okumayı sürdürmelidir. 4-6 yaş kitaplarının resimleri değil, yazıları onu ilgilendirmeye başlar. Bu yazılar kısa olduğu için de onu pek zorlamaz.
Oyundan sıkldığı zaman
8-9 yaş döneminin çizgi ve resimli sromanlarının sevilerek okunmasının nedeni budur. Çocuk okuduğu sözcükleri anlamaya çalışırken resim ve çizgiler olayın akılda kalmasına, hayalde canlandırılmasında yardımcı olur. Çizgi romanlar dışında kısa öyküler, masallar, maceralı gezinti romanları da 9 yaşında okumaya başlar çocuk.
10-12 yaş döneminde okuduğu yazıları tahayyül edebildiği için artık resimli, çizgili kitaplarla yavaş yavaş ilgisini kesmeğe başlar. Dersten bıktığı, oyundan sıkıldığı zaman yaşamın gürültüsünden ve sıkıntılarından kurtulması, sakin bir ortam içinde kendi seçtiği ebedî bir esere okumasıyla gerçekleşebilir. Odasında kendi kitaplarıyla kurulmuş bir kütüphanesi yoksa, okul kitaplığı da yetmiyorsa en yakın bir çocuk kütüphanesi bu eksikliği tamamlamaya çalışır. (4)
Dipnotlar:
1. Meral Alpay, Kütüphane: Dünü Yarına Bağlayan Köprü, İst. 1991, s. 76-113.
2. Ayşe Üstün, "Uluslararası Çocuk Yılı ve Çocuk Kütüphaneleri", TKDB. 1979, s. 23-27.
3. Hasan Uyanık, "Çocuk ve Okuma Eğitimi", TKDB. 1979, s. 26-27.
4. M. Alpay, A.g.e. s.77.
5. Bülent Yılmaz, Halk Kütüphanesi Kullanımı: Sosyo-Ekonomik Bir Çözümleme, İst. 1996. s. 12.
6. Lionel R. Mc. Colvin, Çocuk Kütüphaneleri, UNESCO Türkiye Milli Kongresi, 1963, s. 5.
Okumayı söktüğünde çocuk; bir mucizeyi yaşamış olmanın sevincini, büyük bir başarının hazzını, lezzetini, rahatlığını yaşar. Mutlu olur. Yazdığı zaman ise, bu mutluluk daha da büyür.
Çevresinde görüp de anlayamadığı bir yığın şekil birdenbire konuşmaya, ona ne olduklarını söylemeye başlar. Birinin kendisine kitap okumak için yardım etmesi gerekmez artık. Yeter ki, çevresinde okuyabileceği güzel kitaplar bulsun. İyi kitaplar bulsun... Yalnız başına, sevdiği bir kitapla başbaşa eğlenir, heyecanlanır, sevinir, üzülür, hatta ağlar çocuk.
Başarının ilk itici gücü
Okul öncesi dönemde ise durum farklıdır. Birine ihtiyacı vardır. İçinde resimleri olan bir kitabı olsa bile resimler arasındaki bağlantıyı tam olarak kuramaz. Kurduğu bağlantı acaba doğru mu?.. Bilemez. Annesi, babası, ağabeyi, ablası ya da öğretmeni kızmasa da, onlardan birine rica ediverse, acaba o yazılarda ne söylüyor yazar bu resimler için?!.
Merak... Okul öncesi dönem, 0-6 yaş dönemi, meraklar toplamıdır. Dış dünyaya sayısız sorularla yansıyan bu merak, yetişkinler tarafından sabırla, doğru olarak tatmin edilmelidir; öğrenmenin, okul başarısının ilk itici gücüdür çünkü merak.
Çocuk, okuma ve yazmayı ilkokulda öğrenir. Daha önce öğrenmesi önemli değildir. Önemli olan, okula gitmeden önce konuşmayı, anlatmayı, dinlemeyi, sormayı öğrenmiş olmasıdır. Kitapla oynaması, kitap veya defter üzerine çizgi ve boyama yoluyla iz bırakması, okunan bir öyküyü dinlemesi, dinlerken çizim ya da resimlerine bakması, baktığını görüp anlaması okul öncesindeki dönemde okuma-yazmayı öğrenmesinden çok daha önemlidir.(1)
"Ruhu yeni açılmış bir tomurcuktur çocuk." Ona güneşi gösterdiğimiz, suyunu verdiğimiz tüm ihtiyaçlarıyla gerçekten ve yakından ilgilendiğimiz ölçüde biez açıldığını ve meyve verdiğini görürüz. Çocuklar etraflarına hep meraklı gözlerle bakarlar. Olup bitenleri yorumlamaya çalışırken, yanındakileri soru yağmuruna tutarlar zorlandıklarında. Onların bu tutumlarını teskin etmek için ellerine tutuşturulan kitaplarla onları memnun ederiz bir nebze. Çocukları ilk önce kitaplarla tanıştıracak ve onlarla arkadaş olması gerektiğine inandıracak olanlar ise anne ve babalardır. (2) Az okuyan bir toplum olarak, az okumuşluktan kurtulabilmek ve sağlam bir kuşak yetiştirebilmek, bugünün küçüğü olan çocuklarımıza okumayı sevdirmek ve onlara okuma alışkanlığı kazandırmakla mümkündür.
Hangi yaşta hangi kitap?
1-2 yaş dönemi için hazırlanmış kitaplarda yazı yoktur. Küçük bir olay; yalın ve gerçeğe uygun resimlerle her sayfada tek resim ilkesi ile anlatılır. Yetişkin, bu resimlerin adlarını, anlamlarını ona öğretir. Çocuk bir yandan yetişkini dinler, bir yandan da resime bakabilirse, gördüklerinden ve duyduklarından memnun olabilirse hem ruhsal, hem de zihinsel olarak doyuma ulaşır. Bu durum, kitapsız geçen bir süre sonra benzer bir doyumu aratan açlığa dönüşür. Çocuk, kitabı eline alır, işaretlerle, "haydi kitap okuyalım" der. Bu istek, kitap sevgisinin kıvılcımını gösterir.
Hayal dünyasında tatlı bir gezinti
2-4 yaşında olay biraz daha büyür. Sayfalardaki resimler, altında kısa açıklamalar ya da öykümün birkaç cümlesi yer alır. Yazılar, yetişkin tarafından okunur ama; çocuk, resimleri okur, anlamaya çalışır.
4-6 yaş kitapları resimli öykü, resimli bulmaca ve bilmecelerle donatılmış, hacim ve kavram bakımından zenginleşmiş olabilir. İlk 4 yaşında gerekli aşamaları yaşamış ise, yetişkinle birlikte kitap okuma, hayal dünyasında yapılmış tatlı bir gezintiye dönüşür.
6-8 yaş okula başlangıç yıllarıdır. Yönlendirici, yumuşak bir disiplin içinde bu yılları; evde de, okulda da, okul yolunda da neşeli, zevkli, eğlendirici geçmeli çocuk için. Okulun yardımlarıyla ailenin desteği, çocuk için oldukça zor olan bu yılların birey ve toplum açısından verimliliğini artırır. Sınıf içinde kalabalık bir grup ve pogramlanmış bir öğrenim ortamına uyum sağlamaya çalışan çocuk, ödev ve ders kitabı dışındaki çocuk edebiyatı ürünlerini yetişkinle birlikte okumayı sürdürmelidir. 4-6 yaş kitaplarının resimleri değil, yazıları onu ilgilendirmeye başlar. Bu yazılar kısa olduğu için de onu pek zorlamaz.
Oyundan sıkldığı zaman
8-9 yaş döneminin çizgi ve resimli sromanlarının sevilerek okunmasının nedeni budur. Çocuk okuduğu sözcükleri anlamaya çalışırken resim ve çizgiler olayın akılda kalmasına, hayalde canlandırılmasında yardımcı olur. Çizgi romanlar dışında kısa öyküler, masallar, maceralı gezinti romanları da 9 yaşında okumaya başlar çocuk.
10-12 yaş döneminde okuduğu yazıları tahayyül edebildiği için artık resimli, çizgili kitaplarla yavaş yavaş ilgisini kesmeğe başlar. Dersten bıktığı, oyundan sıkıldığı zaman yaşamın gürültüsünden ve sıkıntılarından kurtulması, sakin bir ortam içinde kendi seçtiği ebedî bir esere okumasıyla gerçekleşebilir. Odasında kendi kitaplarıyla kurulmuş bir kütüphanesi yoksa, okul kitaplığı da yetmiyorsa en yakın bir çocuk kütüphanesi bu eksikliği tamamlamaya çalışır. (4)
Dipnotlar:
1. Meral Alpay, Kütüphane: Dünü Yarına Bağlayan Köprü, İst. 1991, s. 76-113.
2. Ayşe Üstün, "Uluslararası Çocuk Yılı ve Çocuk Kütüphaneleri", TKDB. 1979, s. 23-27.
3. Hasan Uyanık, "Çocuk ve Okuma Eğitimi", TKDB. 1979, s. 26-27.
4. M. Alpay, A.g.e. s.77.
5. Bülent Yılmaz, Halk Kütüphanesi Kullanımı: Sosyo-Ekonomik Bir Çözümleme, İst. 1996. s. 12.
6. Lionel R. Mc. Colvin, Çocuk Kütüphaneleri, UNESCO Türkiye Milli Kongresi, 1963, s. 5.