Türk ceza Kanunu'nun (TCK) "Devletin Egemenlik Alametlerine ve Organlarının Saygınlığına Karşı Suçlar" bölümünde özel bir hakaret suçu olarak yer alan Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen 299'uncu maddesine göre, Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda bir oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Cumhurbaşkanına hakaret suçu, Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak göreve başladığı tarih olan 28 Ağustos 2014'den sonra kaygı verici seviyede kullanılmaya başlandı ve kamuoyu gündeminde sıklıkla yer almaya başladı. Öyle ki, cumhurbaşkanına hakaret iddiasıyla 160 bin 169 kişi hakkında soruşturma açılmış, 12 bin 881 kişi mahkûm edilmiş… Önceki cumhurbaşkanlarından 9.Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel döneminde 71, 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde 82 ve 11.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül döneminde 233 kişi bu suç nedeniyle hüküm giymiştir… Bu fark niye? Acaba Erdoğan, muhalefeti susturmak, eleştirilerin önünü kesmek için mi TCK, madde 299'u tedavüle sokmaktadır!
Oysa; Avrupa Konseyi'ne üye hiçbir ülkede devlet başkanına hakaret edildiği gerekçesiyle soruşturma açılmazken bizdeki tablo, düşündürücü olmaktan öte, oldukça vahimdir. Yüz binin fevkinde soruşturma açılması, binlerce mahkûmiyet, muhalefet özgürlüğünü ortadan kaldırdığı gibi, ifade özgürlüğünü ihlâl ederek, demokrasiyi örselemektedir.
Ayrıca, gazetecilere, sanatçılara, akademisyenlere, siyasetçilere, öğrencilere açılan bu davaların yanında; avukatlarının cumhurbaşkanının zarara uğradığını ileri sürerek milyonlarca lira tazminat talep etmekte olduğu…hak edilen avukatlık ücretinin bile milyonlarca lirayı bulduğu belirtilmektedir.
Bu doğrultuda hem emniyet teşkilâtının, hem de adli yargının içinde birçok kişi ve kurum mesaisini cumhurbaşkanına hakaret suçuna ayırmaktadır.
16 Nisan 2017 sonrası hem mensup olduğu partinin genel başkanı hem de cumhurbaşkanı olarak iki şapkası bulunan Erdoğan artık tarafsız değildir. TCK 299 tarafsız cumhurbaşkanı için düzenlenmiş olduğundan günümüzde geçerliliğini yitirmiştir. AKP Genel Başkanı sıfatıyla eleştirilebilir… Ne var ki bu kez de cumhurbaşkanı olarak TCK 299 hükmüyle eleştirileri hakaret suçudur diye baskı altına aldırabilir. Oysa bu kertede tarafsızlığını yitirmiş bir cumhurbaşkanı 299'a sığınamaz.
Hukuk tekniği açısından TCK 299 hakaret suçundan söz etse de hakaretin ne olduğunu açıklamamıştır. Bu nedenle diğer kimselere uygulanan TCK madde 125'e bakmamız gerekiyor; buna göre, bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövmek suretiyle onur, şeref ve saygınlığına saldırılması hakarettir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) konuya bakışı:
Hakaret eylemi özünde bir düşünce açıklamasıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10.maddesinde "ifade özgürlüğü" iki fıkra halinde düzenlenmiştir. İlk fıkrada bu özgürlüğün kural olduğu ve nasıl kullanılacağı ana hatlarıyla belirtilmiş olup; ikinci fıkrasında istisna olan sınırlamanın hangi koşullar altında gerçekleşebileceği düzenlenmiştir.
AİHM, hakaretle ilgili incelediği birçok başvuruda ifade özgürlüğünün demokratik toplumların temelini oluşturduğunu, toplumların ilerlemesi ve kendini geliştirmesinin temel şartlarından olduğunu, ifade özgürlüğü içeren açıklamaların yalnızca kişinin lehindeki zararsız ve yıpratıcı olmayan açıklamaları değil, ayrıca devletin veya nüfusun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da bu hususu şu şekilde açıklamıştır: "Eleştirinin doğasından kaynaklanan sertlik suç oluşturmaz. Eleştiri övgü olmadığına göre, sert, kırıcı ve incitici olması da doğaldır."
Durumu özetleyelim: Asıl olan, muhalefetin baskı ve özellikle kontrol altına alınması amaç; cumhurbaşkanına hakaret suçu bugün için araçtır.