Yüce Allah'ın kıyamet değin tüm insanlığa yegane hak din olarak gönderdiği İslam'ı ve Hz. Peygamber'in Sünnetini ütüsüz bir cüppe, kırışık bir şalvar, iki tutam sakal ve iki metre sarığa indirgeyen Şaklaban Cüppeli, gerçek sünneti yok eden sünnetsiz bir Muaviye-Yezid anlayışını Ehl-i Sünnet diye pazarlıyor.
Bu bağlamda bir yandan Hz. Peygamber'in ümmetinin kökünün kazındığı Suriye fitnesinde ölüm fetvaları uydururken, hayatını Ehl-i Beyt ve Ashab-ı Güzin hassasiyetiyle İslam'a ve insanlığa adamış olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın sahabeyi tekfir ettiği iftirasını yapacak kadar ölçüsüzleşiyor.
Bu ölçüsüzlük, Sıffın'da Hz. Peygamberin can dostu ve halifesi İmam Ali'nin karşısına Kur'an yapraklarıyla çıkan, 80 yıl Ehl-i Beyt'e lanet okutturmakla kalmayıp Hucr b. Udeyy gibi yüce sahabileri Ehl-i Beyt'e lanet okumadıkları için şehit eden Muaviye'den tevarüs etmiştir.
Bu ölçüsüzlük, arkasına saf tutup cemaat oldukları Resulullah'ın cennet gülü İmam Hüseyin'i ve aile efradının mübarek başlarını, zikir ve tekbirlerle bileğilenmiş kılıçlarla boyunlarından ayırmayı İslam ve Ehl-i Sünnet addeden Yezid ve leşkerlerinden tevarüs etmiştir.
Bu ölçüsüzlük, bugün İslam coğrafyasında Amerika, Avrupa ve İsrail'in safında saf tutmuş Müslüman avına çıkmıştır. Bismillahi Allahu Ekber naralarıyla Ehl-i Beyt sevdalısı Müslümanların ve masum insanların başlarını uçurmaktadır.
Cüppelinin yalan, iftira ve uydurma fetvalarının kaynağı ve beslendiği damarlar bunlardır.
Cüppelinin cüppesi, maalesef Müslüman'a iftira eden yüreği, dili ve uydurduğu ölüm fetvalarından çok daha Müslümandır.
Aksi olsaydı; İslam dünyasını işgal eden bunca zalimler ve onların mezalimine eliyle, diliyle, iradesi ve idaresiyle ortakçı olmuş bunca İslamcı aymazlarla uğraşmaktan; milletimizin, İslam aleminin ve insanlığın burnu kanamasın diye kadrosuyla birlikten tek başına-cansiperane didinen Prof. Dr. Baş'a iftira atma lüksü olmazdı Cüppeli şaklabanının?
Cüppeli, hak duruşu ve müellefatıyla asrın üstadı olduğuna âlemin şahit olduğu Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hz. Peygamber'den naklettiği "bazı sahabilerin mahşerde Havz-ı Kevserden kovulacağına" dair bir hadis-i şerif sebebiyle diline dolamaktadır.
Cüppelinin iftira ve cıyaklamasına bakılırsa; Prof. Dr. Baş'ın naklettiği Hz. Resulullah'ın mucizevi ikazı, Cüppelinin kendisine ve gönlündeki putlarına dokunmuştur. Kuyruk acısından olacak ki, indi yorum ve yalanlarla Prof. Dr. Baş'ı "sahabeyi tekfir etmekle" itham ediyor, yalan ve iftiralarla güya kendini koruma altına almaya çabalıyor.
Hadis, Prof. Dr. Baş'ın uydurduğu hadis
değildir.
Hadis-i şerif, Ehl-i Sünnet'in en sağlam kabul edilen başyapıtlarında nakledilen hadistir, Haydar hoca oradan nakletmiştir. Kıvranıp iftira ve bühtanlara sarılanların zoru, Haydar Hoca ile değil, bizzat Hz. Peygamber iledir.
Hz. Peygamberin söz konusu ikaz şudur:
Ebu Hüreyre (ra) rivayet ediyor:
Resulüllah (a.s.m.) kabristana gelerek: "Selâm size ey mü'minler diyarı! İnşaallah biz de size katılacağız, din kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim" buyurdu. Sahabiler :
"Biz senin din kardeşlerin değil miyiz Ya Resulüllah?" deyince, Resulüllah (s.a.a):
"Siz benim ashabımsınız, kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurmuşlar. Bunun üzerine sahabiler:
"Ümmetinden henüz (dünyaya) gelmeyenleri nasıl tanıyacaksın Ya Resulüllah?" deyince, Resulüllah (s.a.a):
"Ne dersin, bir adamın yağız ve doru at sürüsü içinde sakar ve sekir bîr takım atları olsa, o adam atlarını tanımaz mı?" buyurdu. Sahabiler de:
"Hay hay, elbette tanır Ya Resulüllah" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a):
"İşte onlar da abdestten dolayı böyle sakar ve sekir gelecekler. Ben havuza onlardan önce varacağım.
Dikkat edin ki, ashabımdan benim tanıdığım ve benim de kendilerini tanıdığım bir takım kimseler benim havuzumun başından develerin kovulduğu gibi kovulacaklar.
Ben onlara, "Hey, beri gelin. Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir" diye nida edeceğim.
Bunun üzerine bana, "Onların senden sonra neler yaptıklarını biliyor musun? Onlar senden sonra hakikaten dinde ne bidatler türettiler. Vallahi onlar gerisin geriye (eski küfürlerine) döndüler" denilecektir" denilecektir.
Ben de '(Öyleyse) uzak olsunlar! Uzak olsunlar!' diyeceğim" buyurdu (Buharî, Sahih, Rikak, 53 ; Müslim, Sahih, Fezail,28; Taharet, 38-39).
Cüppeli şaklabanı, Resulullah'ın bu mucizevi ikazını nakleden Prof. Dr. Baş'a iftira ettiği için sadece dünyada değil, mahşerde de çok ama çok pişman olacaktır. Cüppeli asıl bunu düşünsün!
Bu bağlamda bir yandan Hz. Peygamber'in ümmetinin kökünün kazındığı Suriye fitnesinde ölüm fetvaları uydururken, hayatını Ehl-i Beyt ve Ashab-ı Güzin hassasiyetiyle İslam'a ve insanlığa adamış olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın sahabeyi tekfir ettiği iftirasını yapacak kadar ölçüsüzleşiyor.
Bu ölçüsüzlük, Sıffın'da Hz. Peygamberin can dostu ve halifesi İmam Ali'nin karşısına Kur'an yapraklarıyla çıkan, 80 yıl Ehl-i Beyt'e lanet okutturmakla kalmayıp Hucr b. Udeyy gibi yüce sahabileri Ehl-i Beyt'e lanet okumadıkları için şehit eden Muaviye'den tevarüs etmiştir.
Bu ölçüsüzlük, arkasına saf tutup cemaat oldukları Resulullah'ın cennet gülü İmam Hüseyin'i ve aile efradının mübarek başlarını, zikir ve tekbirlerle bileğilenmiş kılıçlarla boyunlarından ayırmayı İslam ve Ehl-i Sünnet addeden Yezid ve leşkerlerinden tevarüs etmiştir.
Bu ölçüsüzlük, bugün İslam coğrafyasında Amerika, Avrupa ve İsrail'in safında saf tutmuş Müslüman avına çıkmıştır. Bismillahi Allahu Ekber naralarıyla Ehl-i Beyt sevdalısı Müslümanların ve masum insanların başlarını uçurmaktadır.
Cüppelinin yalan, iftira ve uydurma fetvalarının kaynağı ve beslendiği damarlar bunlardır.
Cüppelinin cüppesi, maalesef Müslüman'a iftira eden yüreği, dili ve uydurduğu ölüm fetvalarından çok daha Müslümandır.
Aksi olsaydı; İslam dünyasını işgal eden bunca zalimler ve onların mezalimine eliyle, diliyle, iradesi ve idaresiyle ortakçı olmuş bunca İslamcı aymazlarla uğraşmaktan; milletimizin, İslam aleminin ve insanlığın burnu kanamasın diye kadrosuyla birlikten tek başına-cansiperane didinen Prof. Dr. Baş'a iftira atma lüksü olmazdı Cüppeli şaklabanının?
Cüppeli, hak duruşu ve müellefatıyla asrın üstadı olduğuna âlemin şahit olduğu Prof. Dr. Haydar Baş'ın Hz. Peygamber'den naklettiği "bazı sahabilerin mahşerde Havz-ı Kevserden kovulacağına" dair bir hadis-i şerif sebebiyle diline dolamaktadır.
Cüppelinin iftira ve cıyaklamasına bakılırsa; Prof. Dr. Baş'ın naklettiği Hz. Resulullah'ın mucizevi ikazı, Cüppelinin kendisine ve gönlündeki putlarına dokunmuştur. Kuyruk acısından olacak ki, indi yorum ve yalanlarla Prof. Dr. Baş'ı "sahabeyi tekfir etmekle" itham ediyor, yalan ve iftiralarla güya kendini koruma altına almaya çabalıyor.
Hadis, Prof. Dr. Baş'ın uydurduğu hadis
değildir.
Hadis-i şerif, Ehl-i Sünnet'in en sağlam kabul edilen başyapıtlarında nakledilen hadistir, Haydar hoca oradan nakletmiştir. Kıvranıp iftira ve bühtanlara sarılanların zoru, Haydar Hoca ile değil, bizzat Hz. Peygamber iledir.
Hz. Peygamberin söz konusu ikaz şudur:
Ebu Hüreyre (ra) rivayet ediyor:
Resulüllah (a.s.m.) kabristana gelerek: "Selâm size ey mü'minler diyarı! İnşaallah biz de size katılacağız, din kardeşlerimizi görmüş olmayı çok arzu ederdim" buyurdu. Sahabiler :
"Biz senin din kardeşlerin değil miyiz Ya Resulüllah?" deyince, Resulüllah (s.a.a):
"Siz benim ashabımsınız, kardeşlerimiz ise henüz gelmeyenlerdir" buyurmuşlar. Bunun üzerine sahabiler:
"Ümmetinden henüz (dünyaya) gelmeyenleri nasıl tanıyacaksın Ya Resulüllah?" deyince, Resulüllah (s.a.a):
"Ne dersin, bir adamın yağız ve doru at sürüsü içinde sakar ve sekir bîr takım atları olsa, o adam atlarını tanımaz mı?" buyurdu. Sahabiler de:
"Hay hay, elbette tanır Ya Resulüllah" diye cevap verdiler. Bunun üzerine Resulullah (s.a.a):
"İşte onlar da abdestten dolayı böyle sakar ve sekir gelecekler. Ben havuza onlardan önce varacağım.
Dikkat edin ki, ashabımdan benim tanıdığım ve benim de kendilerini tanıdığım bir takım kimseler benim havuzumun başından develerin kovulduğu gibi kovulacaklar.
Ben onlara, "Hey, beri gelin. Ey Rabbim! Bunlar bendendir, benim ümmetimdendir" diye nida edeceğim.
Bunun üzerine bana, "Onların senden sonra neler yaptıklarını biliyor musun? Onlar senden sonra hakikaten dinde ne bidatler türettiler. Vallahi onlar gerisin geriye (eski küfürlerine) döndüler" denilecektir" denilecektir.
Ben de '(Öyleyse) uzak olsunlar! Uzak olsunlar!' diyeceğim" buyurdu (Buharî, Sahih, Rikak, 53 ; Müslim, Sahih, Fezail,28; Taharet, 38-39).
Cüppeli şaklabanı, Resulullah'ın bu mucizevi ikazını nakleden Prof. Dr. Baş'a iftira ettiği için sadece dünyada değil, mahşerde de çok ama çok pişman olacaktır. Cüppeli asıl bunu düşünsün!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019