Çürümüş Kapitalizm mikrop saçıyor

Salgın nedeniyle insanların evlerinden çıkamadığı, işlerinden ve gelirlerinden olduğu, bu şekilde daha ne kadar devam edilebileceğinin bilinemediği bir dönemden geçiyoruz. 

Açık iş yerinin hemen hemen hiç kalmadığı, kalanların da sinek avladığı, ticaretin dönmediği bir zaman diliminden geçiyoruz. 

Uçak seferlerinin, tren seferlerinin, deniz ulaşımının ve otobüs seferlerinin durduğu; taksilerin, minibüslerin ve özel halk otobüslerinin azaltıldığı ve yolcu sayısının yarıya düşürüldüğü sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz.  

Daha şimdiden milyarlarca dolar zarara uğradığımız ve bu zararın çok daha fazlasıyla karşılaşacağımızı bildiğimiz bir 'türbülans' içerisindeyiz. 

Küresel bazda böylesine zor bir süreçten geçen ülkeler peş peşe teşvik paketleri açıkladı. Almanya 750 milyar Euro değerinde teşvik paketini onayladı. ABD Kongresi sarsıntıya uğrayan ekonominin resesyona girmesini önlemek amacıyla 2 trilyon dolar büyüklüğündeki teşvik paketinde uzlaştı.

Türkiye ise 14,3 milyar Euro teşvik paketi açıkladı. Pakette yer alan önlemlere göre perakende, AVM, otomotiv, lojistik gibi sektörlerin muhtasar, KDV, SGK primleri altışar ay ertelendi. Nakit akışı bozulan firmaların bankalara olan borçları üç ay ertelendi. Konaklama vergisi Kasım ayına kadar ötelenirken, iç havayolu taşımacılığında ise üç ay süreyle KDV oranı yüzde 18'den yüzde 1'e indirildi.

Allah aşkına söyler misiniz bu paketin neresi vatandaşın derdine çözüm oluyor!

Önceki gün Bakan Albayrak tarafından yapılan paylaşımda aylık geliri 5 bin lira ve altında olan ücretliler ve emekliler dahil olmak üzere destek verileceği açıklandı. Müjde diye açıklanan "temel ihtiyaç desteğinin" aslında ihtiyaç kredisinden başka bir şey olmadığı belli oldu. Yani zaten borç içinde yüzen vatandaş yine borçlandırılıyor ve buna da "destek" deniliyor! 

Son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" yardım kampanyası açıklandı. Devletine el açmış, gerçek manada dişe dokunur yardım beklerken vatandaş, hükümeti el açmış yardım dilenirken buluyor! 

Artık hükümetin vatandaşın sorunlarına çözüm bulamayacağının anlaşılması için daha ne yapması lazım!

Senyoraj hakkımızı kullanalım, vatandaşın cebine para koyalım. Vatandaşlık maaşı verelim, ev hanımı maaşı verelim; Yok!

Altın, gümüş, bakır, petrol, doğalgaz tüm madenlerimizi yabancıların elinden alalım, kendimiz işletelim, devlet-millet ortaklığı kuralım; Yok!

Çiftçiye tohum, gübre, mazot 5 sene bedava olsun, çiftçinin parasını peşin ödeyelim. Çiftçiye alım garantisi verelim; Yok!

Köprüye, tünele araç garantisi var, havalimanına yolcu garantisi var, şehir hastanelerine hasta garantisi var ama çiftçiye alım garantisi yok!

Esnafa, işverene, sanayiciye faizsiz kredi verelim. Faizin maliyetinden kurtulsunlar, yabancı sermayeye borçlanmasınlar; Yok!

Elektrik bedava olusun; o da yok!

Kapitalizmi tarihin çöplüğüne atan Prof. Dr. Haydar Baş'ı dinlemeyip, çöplükten yiyecek toplayanları mikrop kapması kadar doğal ne olabilir. Şu an dünyanın yaşadığı şey de aslında budur. 

Bir virüs, kapitalizme tapan tüm ülkeleri perişan etti. Kapitalizmin tüm kuralları darmadağın oldu. Çöp oldu. 

Bırakın şu inadı artık. Çöpten yiyecek aramaktan vazgeçin. Görmüyor musunuz, mikrop kapladı her yanı…