Yarın başlayacak ve 23 Ocak'ta sona erecek olan Dünya Ekonomik Forumu, namı diğer Davos Zirvesi'nde işadamları ve politikacılar İsviçre'nin Davos kasabasında buluşacak.
Zirve'nin bu yılki ana konu başlığı "Dördüncü Sanayi Devrimi."
2009'dan bu yana ilk kez geçen yıl zirvede Başbakan düzeyinde temsil edilen Türkiye'yi bu yıl yine Başbakan Ahmet Davutoğlu temsil edecek. Davutoğlu'na Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da eşlik etmesi bekleniyor.
Zirvede cevap aranacak sorulardan biri şu: "Teknoloji, gelir eşitsizliğini büyütmeden nasıl kullanılabilir?"
Tek başına bu soru bile küresel ekonominin patronlarının ve politikacıların insanlığı esaret altına alan gelir eşitsizliğini ortadan kaldırmayı değil, aynı seviyede tutabilmeyi bir başarı olarak gördüklerini gösteriyor.
Oysa ortada bir başarı değil, büyük bir iflas var. Dünyada milyarlarca insanın açlıkla ölüm kalım mücadelesi verdiği bir durum nasıl kabul edilebilir bir durum olabilir?
Kendi sebep oldukları gelir eşitsizliğini büyütmeden planlarını nasıl uygulayabileceklerini konuşan bu küresel baronlar, bugüne kadar her attıkları adımla bu eşitsizliği daha da büyüttüler.
Davos Zirvesi'nde gelir eşitsizliğine dikkat çekmek isteyen İngiltere merkezli Oxfam adlı kuruluş çok çarpıcı veriler paylaştı.
Buna göre dünyadaki en zengin 62 kişinin serveti, dünya nüfusunun yarısından daha fazla.
Oxfam raporuna göre bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 'süper zenginin' servetine denk geliyordu.
Yani zenginler daha zenginleşirken fakirler daha da fakirleşti.
Bu veriler dünyada gelir dağılımındaki eşitsizliğin her geçen yıl yükseldiğini ortaya koyması açısından çok önemli.
Raporu ortaya koyan Oxfam, hükümetleri eşitsizliğe son vermeye çağırdı.
Çağrı güzel, ama nasıl?
Cevap bulması gereken soru bu.
Kapitalizmin dünya insanlığını düşürdüğü bu durumdan yine Kapitalizm sisteminin izin verdiği adımlarla kurtulmak asla mümkün olamaz.
Çünkü hiçbir sistem varlığının yok olmasına sebep olacak adımlara izin vermez/veremez.
Başta Rusya olmak üzere 120'den fazla ülkede formülleri uygulanan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, gelir dağılımında adaleti sağlayabilecek tek model olarak insanlığın önünde durmaktadır.
Vatandaşın geçimini devlet garantisi altına alan Milli Ekonomi Modeli, sosyal devlet projeleri kapsamında vatandaşların milli gelirden pay alabilmelerini bir kural olarak ifade etmektedir.
'Herkes kendine çalışacak, devlet de vatandaşa çalışacak' sözleriyle özetleyebileceğimiz Milli Ekonomi Modeli'nin orijinal yaklaşımı dünyanın karşısında aciz kaldığı gelir paylaşımında adaleti sağlayacak yegane ekonomi sistemidir.
Zirve'nin bu yılki ana konu başlığı "Dördüncü Sanayi Devrimi."
2009'dan bu yana ilk kez geçen yıl zirvede Başbakan düzeyinde temsil edilen Türkiye'yi bu yıl yine Başbakan Ahmet Davutoğlu temsil edecek. Davutoğlu'na Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da eşlik etmesi bekleniyor.
Zirvede cevap aranacak sorulardan biri şu: "Teknoloji, gelir eşitsizliğini büyütmeden nasıl kullanılabilir?"
Tek başına bu soru bile küresel ekonominin patronlarının ve politikacıların insanlığı esaret altına alan gelir eşitsizliğini ortadan kaldırmayı değil, aynı seviyede tutabilmeyi bir başarı olarak gördüklerini gösteriyor.
Oysa ortada bir başarı değil, büyük bir iflas var. Dünyada milyarlarca insanın açlıkla ölüm kalım mücadelesi verdiği bir durum nasıl kabul edilebilir bir durum olabilir?
Kendi sebep oldukları gelir eşitsizliğini büyütmeden planlarını nasıl uygulayabileceklerini konuşan bu küresel baronlar, bugüne kadar her attıkları adımla bu eşitsizliği daha da büyüttüler.
Davos Zirvesi'nde gelir eşitsizliğine dikkat çekmek isteyen İngiltere merkezli Oxfam adlı kuruluş çok çarpıcı veriler paylaştı.
Buna göre dünyadaki en zengin 62 kişinin serveti, dünya nüfusunun yarısından daha fazla.
Oxfam raporuna göre bir yıl önce, dünya nüfusunun en fakir olan yarısının serveti, 80 'süper zenginin' servetine denk geliyordu.
Yani zenginler daha zenginleşirken fakirler daha da fakirleşti.
Bu veriler dünyada gelir dağılımındaki eşitsizliğin her geçen yıl yükseldiğini ortaya koyması açısından çok önemli.
Raporu ortaya koyan Oxfam, hükümetleri eşitsizliğe son vermeye çağırdı.
Çağrı güzel, ama nasıl?
Cevap bulması gereken soru bu.
Kapitalizmin dünya insanlığını düşürdüğü bu durumdan yine Kapitalizm sisteminin izin verdiği adımlarla kurtulmak asla mümkün olamaz.
Çünkü hiçbir sistem varlığının yok olmasına sebep olacak adımlara izin vermez/veremez.
Başta Rusya olmak üzere 120'den fazla ülkede formülleri uygulanan Prof. Dr. Haydar Baş'ın ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, gelir dağılımında adaleti sağlayabilecek tek model olarak insanlığın önünde durmaktadır.
Vatandaşın geçimini devlet garantisi altına alan Milli Ekonomi Modeli, sosyal devlet projeleri kapsamında vatandaşların milli gelirden pay alabilmelerini bir kural olarak ifade etmektedir.
'Herkes kendine çalışacak, devlet de vatandaşa çalışacak' sözleriyle özetleyebileceğimiz Milli Ekonomi Modeli'nin orijinal yaklaşımı dünyanın karşısında aciz kaldığı gelir paylaşımında adaleti sağlayacak yegane ekonomi sistemidir.
Orhan Dede / diğer yazıları
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023