Dedesinin sadeliğini eserlerinde yaşatıyor
Sabahattin Ali'nin torunu sadekâr İdil Laslo, 20 yıllık iş hayatını bıraktıktan sonra başladığı kuyumculuk sanatında önemli tasarımlara imza atarak, sade ve yoğun el işçiliğiyle değerli ve yarı değerli taşlara hayat veriyor
20.12.2020 18:01:00





İstanbul'da önemli kadın sadekâr ve tasarımcılar arasında yer alan İdil Laslo, işini bıraktıktan sonra başladığı sadekârlık mesleğini, zanaatını ve dedesi yazar Sabahattin Ali'yle ilgili duygularını anlattı.
2019'dan bu yana Kapalıçarşı'nın usta kuyumcularıyla işi öğrendiğini ifade eden Laslo, şunları kaydetti: "Uzun yıllar kurumsalda çalıştım. Güzel deneyimler elde ettim ama hiçbir zaman o dünyaya kendimi ait hissetmedim. Sanatçı bir aileden geliyorum. Annem müzisyen, dedem yazar, babam da çok güzel resim yapardı. Babaannem terziydi. Evin içerisinde hep elle iş yapılırdı. Babam dikiş dikerdi. El işi yapılan bir evde büyüdüğüm için küçük yaşlardan beri, aslında kendi kendime dikiş dikmeyi öğrendim.
El yeteneği ve el becerisi vardı birşeyler yapmak istiyordum ama ne olduğunu hiç bilmiyordum. 2018'de kurumsal hayattan ayrılınca tamamen ellerimin çalışacağı bir zanaat yapmak istedim. Belediyenin kursuna gidip orada bir arkadaşımla tanıştım. Gümüşten tasarımlar yapmak için yola çıktım ve arkadaşım 35 yıllık usta Kavork Polatoğlu'yla beni tanıştırdı. Ustamın yanında çırak olarak başladım. Kuyum sanatına bir anda girdim ve devamı geldi. Demek ki doğru zaman ve doğru yermiş, doğru kişiyle birlikte de sanatımla ilgili doğru şeyler öğrenmeye başladım."
'Bir nevi inşaat gibi'
Kırmızı, pembe ve mor gibi renkli taşları tasarımlarında düşüncelerine ve o günkü hislerine göre kullanmayı tercih ettiğini dile getiren Laslo, şöyle devam etti: "Ustam 35 yıllık deneyimlerini bana aktarıyor. Değerli madenlerle çalışmayı ve taşları kullanmayı ustamdan öğrendim. Tasarımı oluşturmak bir nevi inşaat gibi bir iş. Takı yapmak, 'basit ve kolay' diye düşünüyorsunuz ama onun arkasında çok büyük bir inşaat var. Tasarımlarda hem mimari hem inşaat, hem de düşünce ve estetik olması gerekiyor. Takıların ergonomik olması ve kullanıcının rahat kullanabilmesi lazım."
'Dedem sade bir insanmış'
Tasarımlarında doğanın kendisine önemli ilham kaynağı olduğunu ifade eden Laslo, bir fikir, insan, kitap, objelerin, kendisine ilham kaynağı olduğunu vurguladı.
Dedesinin etkilendiği eserleri arasında "Değirmen", "Hasan Boğuldu", "Gramofon Avrat", "Kürk Mantolu Madonna" olduğunu belirten Laslo, sözlerine şöyle devam etti: "Sabahattin Ali'nin eserlerinde en çok etkilendiğim şey çok sade bir şekli olmasıdır. Yani bir cümle içerisinde pek çok şeyi anlatabilme özelliği var. Pek az insanda bulunan özelliktir. O bir cümle pek çok insana dokunuyor.
Sabahattin Ali'nin torunu olmak tabii ki gurur verici bir şey. Hayat felsefem her zaman doğrunun ve adaletlinin yanında olmaktır. Adalet duygum çok kuvvetlidir. Ailemden gelen bir konu. Dedem Sabahattin Ali sade bir insanmış, ben de tasarımlarımda sadeliği kullanıyorum. Sade ve işçiliği yoğun şeyler yapmaya çalışıyorum. Dedemin çalışma masası evimin başköşesinde duruyor." AA
2019'dan bu yana Kapalıçarşı'nın usta kuyumcularıyla işi öğrendiğini ifade eden Laslo, şunları kaydetti: "Uzun yıllar kurumsalda çalıştım. Güzel deneyimler elde ettim ama hiçbir zaman o dünyaya kendimi ait hissetmedim. Sanatçı bir aileden geliyorum. Annem müzisyen, dedem yazar, babam da çok güzel resim yapardı. Babaannem terziydi. Evin içerisinde hep elle iş yapılırdı. Babam dikiş dikerdi. El işi yapılan bir evde büyüdüğüm için küçük yaşlardan beri, aslında kendi kendime dikiş dikmeyi öğrendim.
El yeteneği ve el becerisi vardı birşeyler yapmak istiyordum ama ne olduğunu hiç bilmiyordum. 2018'de kurumsal hayattan ayrılınca tamamen ellerimin çalışacağı bir zanaat yapmak istedim. Belediyenin kursuna gidip orada bir arkadaşımla tanıştım. Gümüşten tasarımlar yapmak için yola çıktım ve arkadaşım 35 yıllık usta Kavork Polatoğlu'yla beni tanıştırdı. Ustamın yanında çırak olarak başladım. Kuyum sanatına bir anda girdim ve devamı geldi. Demek ki doğru zaman ve doğru yermiş, doğru kişiyle birlikte de sanatımla ilgili doğru şeyler öğrenmeye başladım."
'Bir nevi inşaat gibi'
Kırmızı, pembe ve mor gibi renkli taşları tasarımlarında düşüncelerine ve o günkü hislerine göre kullanmayı tercih ettiğini dile getiren Laslo, şöyle devam etti: "Ustam 35 yıllık deneyimlerini bana aktarıyor. Değerli madenlerle çalışmayı ve taşları kullanmayı ustamdan öğrendim. Tasarımı oluşturmak bir nevi inşaat gibi bir iş. Takı yapmak, 'basit ve kolay' diye düşünüyorsunuz ama onun arkasında çok büyük bir inşaat var. Tasarımlarda hem mimari hem inşaat, hem de düşünce ve estetik olması gerekiyor. Takıların ergonomik olması ve kullanıcının rahat kullanabilmesi lazım."
'Dedem sade bir insanmış'
Tasarımlarında doğanın kendisine önemli ilham kaynağı olduğunu ifade eden Laslo, bir fikir, insan, kitap, objelerin, kendisine ilham kaynağı olduğunu vurguladı.
Dedesinin etkilendiği eserleri arasında "Değirmen", "Hasan Boğuldu", "Gramofon Avrat", "Kürk Mantolu Madonna" olduğunu belirten Laslo, sözlerine şöyle devam etti: "Sabahattin Ali'nin eserlerinde en çok etkilendiğim şey çok sade bir şekli olmasıdır. Yani bir cümle içerisinde pek çok şeyi anlatabilme özelliği var. Pek az insanda bulunan özelliktir. O bir cümle pek çok insana dokunuyor.
Sabahattin Ali'nin torunu olmak tabii ki gurur verici bir şey. Hayat felsefem her zaman doğrunun ve adaletlinin yanında olmaktır. Adalet duygum çok kuvvetlidir. Ailemden gelen bir konu. Dedem Sabahattin Ali sade bir insanmış, ben de tasarımlarımda sadeliği kullanıyorum. Sade ve işçiliği yoğun şeyler yapmaya çalışıyorum. Dedemin çalışma masası evimin başköşesinde duruyor." AA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.