2003'ü de devirip, yeni bir 2000'li seneye daha girmiş bulunduk. 21. yüzyıl labirentinin dehlizvari karanlığında yeni bir köşe daha döndük.
Yıllar önce 2000'li senelerin aşırı gizemli olacağına dair öngörülerim vardı. Öngörülen bu gizemli yıllardan 4 tanesini bitirdik, beşincisinin kapısındayız. Gerçekten de 90'lardan, 80'lerden çok farklı formatta yeni bir dünya konseptiyle karşılaştık bu gizemli 2000'lerde.
Ulus devlet yapısından, yeni terör tanım ve anlayışının sürüklediği yeni düşman medeniyetler algılamasına, demokrasi ve özgürlüğün bombalarla taşındığı bir dünyadan küreselleşmenin sömürüsü altında ezilen ekonomik yapıya kadar bütün kalemlerde kabuk değiştirmiş, evrim geçirmiş bir dünya...
İşte 2000'lerin gizemli dünyası bu!
***
Televizyonlarda 'Türkiye'den yeni yıl manzaraları' haberlerini izlerken, uğradığımız kültürel erozyonun ve deformasyonun boyutlarını daha iyi kavradım. Kavradığım başka bir şey de şu; o gece kör kütük sarhoş oluncaya kadar alkol almayan insanların normal sayılmadığı, sıradışı kaldığı!
Noel kutlamalarının Hıristiyan geleneği olduğundan, Türkiye'de bu Hıristiyan bayramının, Hıristiyan ülkelere taş çıkartacak boyutlarda gerçekleştirildiğinden ve yeni post-modern Diyanet İşleri Başkanımızın "küresel boyutlu bir kutlama" kılıfıyla bu "biçimsizleşme, şekilsizleşme" çabalarına davetiye çıkarmasından bahsetmeyeceğim! Bahsetmiyorum da!
***
Bir yılı bitirip yeni bir yıla girmenin en büyük faydası, geride bırakılan yılın muhasebesini iyice yapıp, girilen yılı faydalı ve zararsız geçirebilmektir. Aslında bu gelenek Osmanlı'nın "bütçe" anlayışında da mevcuttu. Osmanlı döneminde bütçe, bugünkü bütçe anlayışından çok önemli bir farkla ayrılır. Osmanlı bütçesi, geçmiş bir yılın hesaplarıyla yapılır, geçen yılın gelir ve giderleri hesaplanarak elde edilirdi. Bugün ise gelecek yıla dair gelir-gider tahminlerine göre bütçe ayarlanıyor.
Osmanlı bütçe geleneğinden hareketle 2003'ün muhasebesini yapmakta yarar var.
2003'te neler kaybettik, neler kazandık? Ekonomide, dış politikada, eğitimde, kültürde ve maneviyatta. Eğer kaybettiklerimiz kazandıklarımızdan nitelik ve nicelik olarak ağır basıyorsa, '2003'ü kaybettik' demektir. Tersi, ihtimal dahilinde görünmüyor.
***
2003'te dünyanın en çok muzdarip olduğu ve 2004'te tekrar karşılaşmak istemeyeceği en önemli şey; birilerinin çıkıp da dünyaya demokrasi ve özgürlük dağıtmaya kalkmamaları.
Ama maalesef "demokrasi ve özgürlük dağıtma işlemi" devam edecek. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell yeni yıl değerlendirmesinde ABD'nin 2004 planlarını aktarırken, dünyada demokrasi ve özgürlüğe muhtaç birçok yer bulunduğunu dile getiriyor. Ve tabii ki bunu sağlayacak tek ülkenin de ABD olduğunu iddia ediyor Powell.
ABD her türlü fedakârlığı (!) göstermeye hazır. Gerekirse "birkaç kilo bomba" dahi kullanabilirmiş!
Bakın Powell ne diyor:
"Önümüzde pek çok zorluk var, çünkü dünya sorunlarla dolu bir yer. Ama dünya aynı zamanda pek çok fırsatla da dolu ve biz bu fırsatların her birinden yararlanmak istiyoruz. Bu süreçte içimizden bazıları biraz ter dökecekse (birkaç kilo bomba atacaksa) bu sorun değil, onu göze almaya hazırız."
2004, ABD'nin "demokrasi ve özgürlük" dağıtmadığı huzur ve barış dolu bir yıl olur inşallah!
Yıllar önce 2000'li senelerin aşırı gizemli olacağına dair öngörülerim vardı. Öngörülen bu gizemli yıllardan 4 tanesini bitirdik, beşincisinin kapısındayız. Gerçekten de 90'lardan, 80'lerden çok farklı formatta yeni bir dünya konseptiyle karşılaştık bu gizemli 2000'lerde.
Ulus devlet yapısından, yeni terör tanım ve anlayışının sürüklediği yeni düşman medeniyetler algılamasına, demokrasi ve özgürlüğün bombalarla taşındığı bir dünyadan küreselleşmenin sömürüsü altında ezilen ekonomik yapıya kadar bütün kalemlerde kabuk değiştirmiş, evrim geçirmiş bir dünya...
İşte 2000'lerin gizemli dünyası bu!
***
Televizyonlarda 'Türkiye'den yeni yıl manzaraları' haberlerini izlerken, uğradığımız kültürel erozyonun ve deformasyonun boyutlarını daha iyi kavradım. Kavradığım başka bir şey de şu; o gece kör kütük sarhoş oluncaya kadar alkol almayan insanların normal sayılmadığı, sıradışı kaldığı!
Noel kutlamalarının Hıristiyan geleneği olduğundan, Türkiye'de bu Hıristiyan bayramının, Hıristiyan ülkelere taş çıkartacak boyutlarda gerçekleştirildiğinden ve yeni post-modern Diyanet İşleri Başkanımızın "küresel boyutlu bir kutlama" kılıfıyla bu "biçimsizleşme, şekilsizleşme" çabalarına davetiye çıkarmasından bahsetmeyeceğim! Bahsetmiyorum da!
***
Bir yılı bitirip yeni bir yıla girmenin en büyük faydası, geride bırakılan yılın muhasebesini iyice yapıp, girilen yılı faydalı ve zararsız geçirebilmektir. Aslında bu gelenek Osmanlı'nın "bütçe" anlayışında da mevcuttu. Osmanlı döneminde bütçe, bugünkü bütçe anlayışından çok önemli bir farkla ayrılır. Osmanlı bütçesi, geçmiş bir yılın hesaplarıyla yapılır, geçen yılın gelir ve giderleri hesaplanarak elde edilirdi. Bugün ise gelecek yıla dair gelir-gider tahminlerine göre bütçe ayarlanıyor.
Osmanlı bütçe geleneğinden hareketle 2003'ün muhasebesini yapmakta yarar var.
2003'te neler kaybettik, neler kazandık? Ekonomide, dış politikada, eğitimde, kültürde ve maneviyatta. Eğer kaybettiklerimiz kazandıklarımızdan nitelik ve nicelik olarak ağır basıyorsa, '2003'ü kaybettik' demektir. Tersi, ihtimal dahilinde görünmüyor.
***
2003'te dünyanın en çok muzdarip olduğu ve 2004'te tekrar karşılaşmak istemeyeceği en önemli şey; birilerinin çıkıp da dünyaya demokrasi ve özgürlük dağıtmaya kalkmamaları.
Ama maalesef "demokrasi ve özgürlük dağıtma işlemi" devam edecek. ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell yeni yıl değerlendirmesinde ABD'nin 2004 planlarını aktarırken, dünyada demokrasi ve özgürlüğe muhtaç birçok yer bulunduğunu dile getiriyor. Ve tabii ki bunu sağlayacak tek ülkenin de ABD olduğunu iddia ediyor Powell.
ABD her türlü fedakârlığı (!) göstermeye hazır. Gerekirse "birkaç kilo bomba" dahi kullanabilirmiş!
Bakın Powell ne diyor:
"Önümüzde pek çok zorluk var, çünkü dünya sorunlarla dolu bir yer. Ama dünya aynı zamanda pek çok fırsatla da dolu ve biz bu fırsatların her birinden yararlanmak istiyoruz. Bu süreçte içimizden bazıları biraz ter dökecekse (birkaç kilo bomba atacaksa) bu sorun değil, onu göze almaya hazırız."
2004, ABD'nin "demokrasi ve özgürlük" dağıtmadığı huzur ve barış dolu bir yıl olur inşallah!
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012