Biz bu acıyı çok iyi biliriz. 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybeden binlerce vatandaşımızın acısını yüreklerimizden heniz silebilmiş değiliz.Aynı acıyı bugün Pakistan yaşıyor. Ülkede meydana gelen 7,6 şiddetindeki deprem 40 bine yakın insanın ölümüne neden oldu.Tüm dünya toprak altında kalan Pakistan'a yardım için kollarını sıvarken biz de Türkiye olarak Pakistan'a yardım ulaştırma gayretinde olan ülkelerin başında yeraldık.Acıların yükseldiği, gözyaşının sular seller gibi boşaldığu Güney Asya'da depremin acısına eşzamanlı olarak yeni acılar da yükleniyor.Pakistan ile Hindistan arasında bir türlü çözüme ulaştırılamayan ve depremin vurmasına rağmen bir türlü tükenmek bilmeyen çatışmalar tüm müdahalelere rağmen sürüyor.Bir taraftan canlar kurtarmak için bölgeye dışarıdan insanlar akın ediyor öte yandan ülke içerisinde insanlar birbirini boğazlıyor.Ve her felaket sonrası ortaya çıkan felaket tüccarları bu felaket sonrasında da devreye girdiler. Pakistan'ın belli ticari merkezlerinde ve Keşmir'de dükkanlar yağmalanmaya başladı. Pakistan Kontrolündeki Keşmir ile Hindistan tesirindeki Keşmir'de depremin yaralarını sarmak adına adımlar beklenirken bölgedeki halk dini ve etnik nedenlerle birbirini öldürüyor.Aslında asıl felaket de bu değil mi?Tüm yaşananlara, tüm başa gelenlere, tüm ilahi uyarılara rağmen insanların akıllanamaması...Türkiye'de yaşanan deprem sonrası Yunanistan ile Türkiye arasında canlandırılmaya çalışılan ve belli bir süreye kadar anlam ifade eden Deprem Diplomasisi büyük ihtimalle ve bu esnada Pakistan ile Hindistan arasında da devreye sokulmaya çalışılacak.Türkiye ile Yunanistan arasında uzun bir sürece ve kökene dayanan ikili negatif ilişkinin aynı şekilde Pakistan ve Hindistan için de geçerli olacağını, tüm uyarılara, tüm gayretlere ve tüm diplomasiye rağmen barışçıl bir ortamın oluşması sağlanamayacak.Ekonomik yardımlar, sosyal adımlar, kültürel açılımlar bir dereceye kadar anlamlı olsa da devletlerarası ikili ilişkilerde siyasal görüş ve düşünceler asıl belirleyici konumundadır.Ülke halklarının tarihi deneyim ve kanaatleri ise bunu perçinleyen bir unsurdur.Pakistan'ın akıttığı gözyaşı umarız yeni gözyaşının önüne set olur.Güney Asya'da bir nesil yok olurken, yeni nesillere yol açmanın sırası değil mi?
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005