Deprem… Kim ne diyebilir?
Yaratıldığı günden beri, sonsuz evrenin içinde sadece bir nokta olan gezegenimizin, kendi içindeki kendine has yenilenme ve yerleşme hareketleri.
Asıl problem, gezegenin sırtında bizim yerleşme ve barınma biçimlerimizde.
Dünya gezegeninin sırtında yer tutmuş, bir köşesini vatan edinmiş bazı milletler var ki, deprem onlara da uğruyor ama sadece selam verip geçiyor.
Bizim gibi bazı milletler de var ki, deprem geliyor yakıp-yıkıp geçiyor, sırtındaki canlıları silip-süpürüp gidiyor.
Yönetmekte olduğunuz ülkenin üniversitelerindeki ilim insanları, yer bilimleri uzmanları, deprem üretmesi muhtemel fay hatlarının geçtiği yerleri, şehir şehir, kasaba kasaba işaretliyor ve siz gidiyorsunuz aynı şehir ve kasabalarda 'imar barışı' ilan ederek oralarda yaşamakta olan vatandaşlarınızın problemlerini çözdüğünüzü iddia ediyorsunuz.
Çok geçmiyor, sizin affettiğiniz çürük binaları, sulak arazilere kurulmuş binaları deprem asla affetmiyor ve olanlar oluyor.
Ve sel…
Yağmur yağar sel olur ve asırlardan beri yol edindiği derelerden, dağların arasından akar denizlere ulaşır.
Sel, yoluna çıkmayana, yollarını kesmeyene asla dokunmaz.
Selin yollarını tıkamamışsanız, tam da geçeceği vadilere, derelerin kenarına binalar dikerek, duvarlar örerek yollarını daralttıkça daraltmamışsanız, hele hele tam da geçeceği yerlere çadır kurup, konteyner koymamışsanız, sel size niye dokunsun, evinizi ve çadırınızı niye alıp götürsün?
Dağlarınızın bayırlarınızın, yani toprağınızın korumasını ağaçlara, çalılara ve çalılıklara emanet etmişseniz, ne kadar yağmur yağarsa yağsın, önüne katıp sürükleyeceği toprak olmadığı için zarar verici sele dönüşmez.
Asırların sayısız tecrübeleri ortada iken, oluşturduğunuz şehrin tam orta yerinde oluşan sellere ve göllere onlarca insanınızı kurban veriyorsunuz.
Yönetenleri ile yönetilenleri ile bir kez daha altını çizelim ki, şehirlerimizi deprem yıkmadı, ellerimizle yaptıklarımız yüzünden kendimiz yıktık, şehirlerin ortasında insanlarımızı sel boğmadı, ellerimizle yaptıklarımız yüzünden kendimiz boğduk.
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025