Halil Akarsu, 17 Ağustos depremi öncesi Kocaeli'de oturup, kamyonuyla nakliyecilik yapıyordu. Yaşanan deprem felaketi öncesi kamyonunu satarak yeni bir işyeri kurdu, ancak, çalışmaya başlamadan depremde işyerinin yıkıldı. Akarsu, kendi yaşadıklarını şöyle anlattı: "Kamyonumu satınca yıkama-yağlama servisi kurdum. Henüz çalışmaya başlamamıştık bile... Depremde işyerim yerle bir oldu. Deprem sırasında da 3. kattaki evimin balkonundan atlayarak ağır yaralandım. Midem delindi ve belimden sakatlandım. 8 ay tedavi gördüm, ardından kiralık olan evimiz ağır hasar gördüğü için eşim ve 4 çocuğumla birlikte Kayseri'ye taşındık. Bizi Sümer Bez Fabrikası'na ait lojmanlara yerleştirdiler ama burası Erciyes Üniversitesi'ne devredilince, evden çıkarıldık. Daha sonra bir ev kiraladık. Belimden rahatsız olduğum için iş bulamadım. Eşim aylık 150 milyon liraya bir firmada temizlikçi olarak çalışıyor. Bunun 60 milyon lirası da yol masraflarına gidiyor. Kalanıyla da elektrik ve su faturasını ödemeye çalışıyoruz. Ancak, 6 aydır ev kirasını ödeyemedik. Yaklaşık 1 milyar lira borcumuz birikti."
Yeşilkart başvurusu reddedildi
Akarsu, Sağlık Bakanlığı'nın ücretsiz tedavi hizmetinden yararlanmak için yeşilkart başvurusu yaptığını ancak, vergi mükellefi olduğu gerekçesiyle başvurusunun reddedildiğini anlattı.
Organlarını satışa çıkardı
Akarsu, borçlarını ödeyebilmek ve ailesine ev alabilmek için organlarını satmak istediğini belirterek, "Artık, hayattan hiçbir beklentim kalmadı. Böbreğim ile gözümün birinin korneasını ve kemik iliğimi satarak borçlarımı ödemek ve aileme bir ev satın almak istiyorum. Kayseri'deki bütün hastanelere ilan yapıştırdım. Böbrek için birkaç kişi aradı. Görüşmelerimiz sürüyor. Komşularımız dışında kimseden bir yardım görmüyoruz. Başka çarem kalmadığı için bu yola başvurdum" diye konuştu.