Alnımızda karalar.
İnsanlığa karşı suçluyuz, İslam dünyasına karşı suçluyuz, hayvanata karşı suçluyuz, nebatata karşı suçluyuz, dereler elimizden dertli, deryalar bizden mustarip.
Üzerine bastığımız toprak ve dalından kopardığımız yaprak bizden davacı.
İşlediğimiz cürümler, attığımız yanlış adımlar ve hayatımızın her alanını kuşatmış bulunan yalanlar ne yazık ki seninle gelen diriltici mesajı gölgeledi, perdeledi de adeta insanlık ile İlahi mesaj arasında aşılmaz duvar oldu.
Bir çıkış yolu arayan, bir nefes almak için müsait atmosfer arayan yedi milyarlık insanlık âlemi, İslam'ın diriltici soluğunu denemeye niyetlenirken, iki milyarlık İslam âleminin haline bakarak, yaşadıkları ülkelere ve şehirlere bakarak, paramparça ve perişan hallerine bakarak derhal arkalarını dönüyorlar.
Binbir çeşit dertle kuşatılmış olan perişan halimiz ne yazık ki insanlığa kötü örnek oluyor.
610 yılındaki gelişinde beraberinde getirdiğin o hayat sunan mesajla aramıza dağlar girdi, aramıza asırlar girdi ve geçen zaman o mesajla aramıza perdeler gerdi.
Göz gözü görmez oldu, göz düşeni ve düşkünü görmez oldu, göz yetimi-yoksulu görmez oldu, göz yol bekleyenleri, bir el gözleyenleri görmez oldu.
Dilimizde binbir çeşit yaralar ve dilimiz değdiği her kulağı, her gönülü binbir türlü yaralar.
Toplumumuz, dil yarasından ötürü yaralanmış insanlarla dolup taştı.
Dilimizden ötürü, sivri dilimiz sebebi ile başımız dertten kurtulmuyor, gönüllerimiz yaradan kurtulmuyor, biz derman beklerken sürekli dertlerimiz çoğalıyor.
Dertlerimize dermanla gel, başıboş hayatımıza fermanla gel ey Ramazan!
Dertlerimizin derinliğini bilmemekten ötürü, dertlerimizin sayısını ve çeşidini idrak edememekten dolayı ve türlü türlü dertlere giriftar olduğumuzu kavrayamamaktan ötürü dertliyiz.
Son yılların, son on yılların hatta son yüz yılların yaygın dertlerinden olan geçmişe özlem duyma ama geçmişi günümüze bir türlü taşıyamama derdinden bizarız.
Eski zamanların Ramazanları sosyal hayata düzen verirmiş, gönüllere huzur verirmiş, kardeşler arası, komşular arası muhabbeti artırırmış, zenginle fakir arasındaki makası iyice daraltırmış, derman arayan cümle dertliler dermana kavuşurmuş.
Bize gelen Ramazanların, gezegenimize teşrif eden bu güzel hilalin aynı etkiyi yapmamasının sebeplerini biz hala kendimizde değil de doğan hilalde arıyoruz ki bu da kadim bir derdimizdir.
Derdimize dermanla gel, hiçbir ölçüsü ve ayarı kalmamış olan hayatımıza fermanla gel ey Ramazan!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emeklinin payına bir kez daha hüsran düştü / 07.07.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- ‘İçi nasırlanmış elleri de yaz’ / 05.07.2025
- Kalemim elemime tercüman olabilseydi / 03.07.2025
- Ne olur? / 20.06.2025
- "Ben garip eşim garip/ Eşim yoldaşım garip" / 19.06.2025
- “Adana’da Ağustosta bulamadım yazımı Ağrı gibi başı duman kar ararsan işte ben” / 05.06.2025
- Emeklinin emeklemesi bile hayal oldu / 04.06.2025
- Olmuyor hacım olmuyor / 03.06.2025
- Mutlu musunuz? / 23.05.2025
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025