Bilmem farkında mısınız; her geçen gün dertlerimiz artarken dert paylaşanlarımız azalıyor.
Nimetlerin paylaşılmasında en kısa zamanda derhal bir araya gelenler nasıl oluyorsa külfetlerin paylaşılmasına sıra gelince sırra kadem basıyorlar.
Tüm dünyada, tüm insanlık aleminde günden güne artan dertlere, dertlilere, felaketlere ve afetlere paralel olarak hem bölgemizde hem de ülkemizde aynı sıkıntılarda müthiş artış var ama gel gör ki dertlerin paylaşılması noktasında ise ciddi azalmalar var.
Hemen hemen her alanda, her sıkıntı zamanında elini taşın altına koyanların sayıları giderek azalıyor.
İnsanların dertleri ile, insanlığın dertleri ile dertlenen insan sayısı her geçen gün düşüyor.
"Dertli isen derdini dertsize açma/Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar?" diyen şairi haklı çıkaracak günlerden geçiyoruz.
Üstelik tüm inananları bir vücudun organlarına benzeten ve bir organın rahatsızlığını bütün organların hissetmesi gibi herkesin bir diğerinin acısını paylaşması gerektiğini öğütleyen bir inanç sisteminin mensuplarıyız.
Şu ya da bu sebeple, şunun ya da bunun ihmalleri nedeniyle dağlar gibi büyüyen dertlerin azalması için, ağrıların dinmesi, yaraların sarılması için gönüllü olarak seferber olan kadın-erkek yiğit insanların en çok arandığı bir zaman diliminde ne yazık ki beklenen yolcular bir türlü gelmiyor.
Allah'a kulluk iddiasında olanların her biri kendini Allah'ın kolu kabul edip dünyanın neresinde ve hangi dertten mustarip olursa olsun dertli insanların imdadına, feryadına yetişmeleri gerekirken, dertler çoğaldıkça dertleri paylaşanlar azalıyor sürekli.
"Gitme ey yolcu beraber oturup ağlaşalım
Elemim bir yüreğin karı değil paylaşalım" diyen şair ve aynı feryada kulak kesilen duyarlı insanlar çoğu zaman yapayalnız ağlamak zorunda kalıyorlar.
Milli şairimiz Mehmet Akif'in o meşhur, o çok bilinen mısralarını kim daha güzel okuyacak yarışmaları yapıyoruz, en güzel okumaya gayret ediyoruz ama her bir mısrası ayrı bir ahlak kuralını anlatan o eşsiz ilkeleri hayata geçirme, ahlak edinme, huy edinme noktasında bir gayret sarf etmiyoruz:
"Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?"
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024