Dervişoğlu'ndan Trump ve Netanyahu'ya tepki
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına ilişkin "Karşımızda bir savaş suçlusu ve insanlığa karşı suç işlemiş bulunan Netanyahu ile sonsuz savaşları bitirme vaadiyle seçim kazanıp, iş başına gelince hepsinden çark eden bir Trump bulunmaktadır. İkisi de birbirinden pervasızdır ve güvenilmezlerdir." dedi.
Anadolu Ajansı





Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda, DEM Parti Mardin Milletvekili George Aslan'ın, TBMM Genel Kurulu'nda sözde "Ermeni soykırımı" iddialarını aktararak Türk milletine soykırım iftirasında bulunmasının, Türk tarihine yöneltilmiş düşmanca bir saldırı olduğunu belirtti.
TBMM Başkanlığına müracaatta bulunarak söz konusu konuşmanın Meclis tutanaklarından çıkartılmasını ve iftira nitelikli beyanların sahibinin İçtüzüğe göre cezalandırılmasını talep ettiklerini anımsatan Dervişoğlu, "Ayrıca Meclis Başkanına, Meclis'te grubu bulunan siyasi partilere ziyaretlerde bulunarak konuyla ilgili hassasiyetlerimizi ilettik. Şimdi kendimiz için değil, milletimizin geleceği için adaletin tecellisini bekliyoruz." diye konuştu.
Türkiye'de hukuk eksikliğinin olduğunu, haksız tutuklamaların yapıldığını, bunun son örneğinin ise gazeteci Fatih Altaylı tutuklanmasında yaşandığını ileri süren Dervişoğlu, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeleri içeren Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni de eleştirdi. Dervişoğlu, söz konusu teklifle tarlalara çöküleceğini iddia etti.
İsrail'in İran'a yönelik saldırılarıyla başlayan sürece ve sonrasında yaşananlara yönelik değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İsrail'in Gazze'de estirdiği terör yetmezmiş gibi, bir süredir İran'a da taşıdığı pervasız saldırganlığına, Gazze'deki suçlarına ortak olan ABD de ortaklık etmiştir. İsrail'in 13 Haziran'da İran'a karşı başlattığı saldırılar, uluslararası hukuk açısından olduğu kadar bölgesel dengeler açısından da kabul edilemez bir riske kapı aralamıştır. Rejimler ve ülkeler, ülke halkları ve idareciler, diktatörlükler ve savaş politikaları... Bu karşılıklı çatışma oyununda hepimizi yakından ilgilendiren ve ayrı ayrı düşünüp, değerlendirmemiz gereken hususlardır. Katliamcı ve insanlık düşmanı Netanyahu Hükümeti'nin suç ortağı ve cüretinin kaynağı ABD ile birlikte düzenlediği her saldırı, attığı her bombanın, aynı zamanda bu katil hükümetin ömrünü uzatmak üzere atılan birer iç şantaj malzemesi olduğu unutulmamalıdır. Aynı şekilde distopik molla rejimi de İran'ın meşru müdafaa hakkının arkasına gizlenmektedir. Tarihin her aşamasında özellikle de büyük çatışma ve savaş zamanlarında diktatörlükler, tiranlıklar, tek adam rejimleri, ülkelerinin bekaları yerine kendi bekasını koymak konusunda mahirdirler."
Müsavat Dervişoğlu, savaşa ve barışa o ülkelerin asıl sahibi olan milletlerin karar vermediği sürece, gayrimeşru rejimlerin savaştan beslendiğini ve kan akmaya devam ettiğini söyledi.
İran için dile getirilen "rejim değişikliği" çağrılarının, yeni bir pandora kutusunun açılmasına neden olduğuna dikkati çeken Dervişoğlu, bölgenin ve Türkiye'nin, Suriye krizinde olduğundan daha fazla olumsuz etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu savundu.
Dervişoğlu, "Ülkemizde bulunan İncirlik Üssü'nün ve Kürecik'teki NATO'ya istihbarat aktaran radarın, komşumuz İran'a karşı olası faaliyetleri engellemek adına, bu çatışmalarda ne amaçla ve nasıl kullanıldığını bilmek, Türk milletinin tartışılmaz hakkıdır. Bu tür durumlarda 'NATO üyesiyiz' denilerek işin kolayına kaçılamaz. Son bir ayda cereyan eden hadiseler göstermiştir ki Türkiye'yi yakın coğrafyasında meydana gelebilecek bir göç dalgasından koruyabilecek bir hükümet mevcut değildir." görüşünü paylaştı.
Terör örgütü PKK'nın İran kanadı PJAK'ın faaliyetlerini işaret eden Dervişoğlu, şöyle devam etti:
"Bu gibi örgütlerin İran'ın parçalanması olasılığı karşısında ellerini ovuşturması, rejime karşı isyan çağrıları yapması, hatta son açıklamalarında İran Azerbaycan'ındaki Türk kardeşlerimize bile işbirliği çağrıları yapacak kadar hadsizleşmekte ve özgüven kazanmaktadır. Görüldüğü gibi terör yalnızca Türkiye'de değil, Suriye'de de İran'da da dış güçlerin maşası olarak her daim hazır ve nazır pusuda beklemektedir. Türkiye'nin hem İran Azerbaycan'ındaki kardeşlerinin esenliğini korumak ve sürdürmek hem de bölücü teröre fırsat vermemek için kendisine düşen tüm tedbirleri alması gerekmektedir. İran Azerbaycan'ındaki kardeşlerimizin ayaklarına taş değecek olursa soluğu orada alacak milyonlarca Türk vardır. Türkiye'nin de Azerbaycan'ın da kalbi oradaki kardeşlerimizle çarpmaktadır. Sadece PJAK ya da PKK değil, İsrail ve ABD başta olmak üzere herkesin aklını başına alması gerekir. Onların oyun kurup, oynadıklarını zannettikleri bu toprakları bizler vatan, sınırlarımız ötesini de komşularımız biliriz."
"İsrail lobisi ABD'nin son saldırısıyla amacına ulaşmıştır"
ABD'nin, müttefiklik hukuku çerçevesinde İran'a saldırırken Türkiye'ye danışıp danışmadığının merak konusu olduğunu dile getiren Dervişoğlu, bu yönde bir işaret olmadığını iddia etti.
Türkiye'nin, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin düsturuna sıkı sıkıya sarılması gerektiğini vurgulayan Dervişoğlu, "Burası, karikatür Kuzey Kore, mollaların kum havuzu, 'tanrı' diye şeytana tapan birtakım canilerin hükmü altındaki İsrail de değildir." diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu, şunları kaydetti:
"İsrail lobisi, İran'ı on yıllarca ABD'de tartıştırmıştır. İsrail lobisi, ABD'nin bu son saldırısıyla amacına ulaşmıştır. Şimdi aynı İsrail lobisinin kimi unsurları son yıllarda özellikle Suriye üzerinden dillerine Türkiye'yi dolamaya başlamışlardır. 'İsrail'in bir sonraki hedefinin Türkiye' olduğu biçimindeki söylemler, bu tehlikeli kampanyaya odun taşımaktan başka bir şeye hizmet etmemektedir. Böyle bir tehdit değerlendirmesi varsa, iktidardaki Cumhur koalisyonunun açık, gizli liderleri, bunu kamuoyu önünde seçmen tabanını konsolide etme kurnazlığına alet etmek yerine, ilgili kurumlarla gerekli tedbirleri almalı. Buna uygun savunmanın güçlendirilmesi adımlarını, başta tam teşekküllü, entegre ve tam operasyonel bir hava savunma sistemi ve yeni nesil muharip savaş uçakları edinilmesi olmak üzere, derhal atmalıdır. Bu işlerde gayriciddiliğe, şakaya yer olmadığının artık yeterince görülmüş olması gerekmektedir. Karşımızda bir savaş suçlusu ve insanlığa karşı suç işlemiş Netanyahu ile sonsuz savaşları bitirme vaadiyle seçim kazanıp iş başına gelince hepsinden çark eden bir Trump bulunmaktadır. İkisi de birbirinden pervasızdır ve güvenilmezlerdir."