Hükümet ve Başbakan R. T. Erdoğan, AKP-PKK süreciyle Türkiye’yi bir yerlere sürüklüyor.
Vaziyetlerine bakınca; bu süreçte attıkları vahim adımları, bilerek mi, yoksa bilmeyerek mi atıyorlar, birçok insan kestiremiyor.
Erdoğan’ın günü gününe uymuyor.
Söylemi, eylemine uymuyor.
Bir öyle, bir böyle konuşuyor.
Ezber gidiyor.
Sürükleniyor.
AKP-PKK sürecinin nereye varacağını öngörerek gitmiyor.
AKP’nin ukala takımının (akil insanlar) ahvali de hükümet ve Erdoğan’ınkinden farklı değil.
Erdoğan aklına uyanı akiller (ukala) diye seçmiş, salmış ortalığa!
Kendi aklından ve kendi aklına uyandan başka kimseye danışmıyor, kimseyi dinlemiyor.
Akılları öyle bağlanmış ki, icraatlarına emme-basma tulumba gibi evet diyen adamlardan başka, kimsenin de aklına başvurmuyor.
Ukala takım da Erdoğan gibi, ezber konuşuyor; birinin lafı, diğerini tutmuyor.
Kahvaltıda başka, akşam yemeğinde başka konuşuyorlar.
Kilise kapısında başka, cami kapısında başka konuşuyorlar.
Şehit ailesinin yanında farklı, onları şehit düşürenlerin hanelerinde farklı konuşuyorlar.
Türk milletine, AKP-PKK süreci adına hazmettirmek istedikleri şeyleri, kendileri de tam hazmetmiş değiller…
Cümleten şaşırmış bunlar…
Bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar; fakat PKK ve Apo ne istediklerini, ne söylediklerini biliyor.
Anlayanlar için taleplerini somut olarak sıralıyorlar:
Apo’ya özgürlük, teröristlere af ve milletvekili seçilme yolu, bölgesel özerklik, federatif yönetim!
Bu talepler, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve bu mukaddes vatanı, Yugoslavya’nın çok parçalı şimdiki haline çevirmek değil de; nedir?
Türk milletinin hangi evladı, böyle bir parçalanma ve kaostan hayır görür?!
Hiç kimse hayır göremez, gün yüzü göremez.
Böyle bir gidişatın taşeronlarını bile, Saddam gibi çukurlardan çıkartırlar, deliğe süpürürler.
Sadece küresel sömürgeciler ve bölgesel işgalciler bayram yaparlar!
75 milyon her bir vatan evladı, bu vahim vaziyeti öngörmek durumundadır.
Ukala takımından hangi akil, böyle bir oyunu Türk milletine yutturabilir, vatan evlatlarına hazmettirebilir?
Ne idüğü ve kimin üflediği malum bir BOP açılımı uğruna Türk milleti parçalanmaya sürükleniyor.
Hak, hukuk, özgürlük filan diyorlar…
Tamam!
Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin Anayasa ve yasalarında, eşit olmayan veya ayrımcılık yapılan hangi hak var, hangi konu var, söyleyin, denilince; lafı eveleyip geveliyorlar.
O zaman devletle uğraşınız niye?! Neden TC (Türkiye Cumhuriyeti)’ni söküp takıyorsunuz? Neden, Anayasa’daki Türk milleti kavramı ve kimliğiyle oynuyorsunuz?!
Hizmet zaafiyeti var… Bölgeler arasında hizmet eşitsizlikleri var.
Doğru!
Ama bu hizmet zaafiyeti, devleti ortadan kaldırarak veya Türk milletini parçalayarak giderilmez ki!
Devletin, milletin ve Anayasa’nın ne günahı var bu zaafiyette?!
Hizmet siyasetin görevidir, hükümetin işidir.
Gerçekten hizmet, hak ve hürriyetlerin her bölgede doya doya yaşanmasını istiyorsak; hak ve hürriyetleri Anayasal ve yasal güvence altına almış olan devleti ve Türk milletini hedef almak ahmaklıktır, ihanettir.
Dolayısıyla hizmet zafiyetinden ve bölgeler arası eşitsizliklerden rahatsızlık duyanların yapması gereken iş, devleti yıkmak değil, Türk milletini dağıtmak değil; doğru dürüst hizmet programı ve projesi olmayan hükümeti demokratik yolla yıkmak, hükümeti dağıtmaktır.
Ukala takımı, gerçekten Türk milletine hizmet etmek istiyorlarsa; onların da yapacağı en acil iş, Türk milletine hizmet etmek yerine Amerika, Avrupa ve yabancı sermayeye hizmetten başka bir iş görmeyen iktidar ve onun projesiz-programsız koltuk değeneği olan muhalefeti koltuklarından savurmak, sandığa gömmektir.
Gerçekten hizmet, adalet, sosyal adalet, zenginlik, müreffeh ve bağımsız bir Türkiye istiyorsak; onun tek yolu, Rusya, Çin vs. BRIC ülkeleri başta olmak üzere dünyanın 150’yi aşkın devletinin ittifak ettiği Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli’ni iktidara taşımaktır.
Gerisi, cambaza bak oyunlarıyla bölünüp helak olmaya sürüklenmektir.
Vaziyetlerine bakınca; bu süreçte attıkları vahim adımları, bilerek mi, yoksa bilmeyerek mi atıyorlar, birçok insan kestiremiyor.
Erdoğan’ın günü gününe uymuyor.
Söylemi, eylemine uymuyor.
Bir öyle, bir böyle konuşuyor.
Ezber gidiyor.
Sürükleniyor.
AKP-PKK sürecinin nereye varacağını öngörerek gitmiyor.
AKP’nin ukala takımının (akil insanlar) ahvali de hükümet ve Erdoğan’ınkinden farklı değil.
Erdoğan aklına uyanı akiller (ukala) diye seçmiş, salmış ortalığa!
Kendi aklından ve kendi aklına uyandan başka kimseye danışmıyor, kimseyi dinlemiyor.
Akılları öyle bağlanmış ki, icraatlarına emme-basma tulumba gibi evet diyen adamlardan başka, kimsenin de aklına başvurmuyor.
Ukala takım da Erdoğan gibi, ezber konuşuyor; birinin lafı, diğerini tutmuyor.
Kahvaltıda başka, akşam yemeğinde başka konuşuyorlar.
Kilise kapısında başka, cami kapısında başka konuşuyorlar.
Şehit ailesinin yanında farklı, onları şehit düşürenlerin hanelerinde farklı konuşuyorlar.
Türk milletine, AKP-PKK süreci adına hazmettirmek istedikleri şeyleri, kendileri de tam hazmetmiş değiller…
Cümleten şaşırmış bunlar…
Bunlar ne yaptıklarını bilmiyorlar; fakat PKK ve Apo ne istediklerini, ne söylediklerini biliyor.
Anlayanlar için taleplerini somut olarak sıralıyorlar:
Apo’ya özgürlük, teröristlere af ve milletvekili seçilme yolu, bölgesel özerklik, federatif yönetim!
Bu talepler, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve bu mukaddes vatanı, Yugoslavya’nın çok parçalı şimdiki haline çevirmek değil de; nedir?
Türk milletinin hangi evladı, böyle bir parçalanma ve kaostan hayır görür?!
Hiç kimse hayır göremez, gün yüzü göremez.
Böyle bir gidişatın taşeronlarını bile, Saddam gibi çukurlardan çıkartırlar, deliğe süpürürler.
Sadece küresel sömürgeciler ve bölgesel işgalciler bayram yaparlar!
75 milyon her bir vatan evladı, bu vahim vaziyeti öngörmek durumundadır.
Ukala takımından hangi akil, böyle bir oyunu Türk milletine yutturabilir, vatan evlatlarına hazmettirebilir?
Ne idüğü ve kimin üflediği malum bir BOP açılımı uğruna Türk milleti parçalanmaya sürükleniyor.
Hak, hukuk, özgürlük filan diyorlar…
Tamam!
Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin Anayasa ve yasalarında, eşit olmayan veya ayrımcılık yapılan hangi hak var, hangi konu var, söyleyin, denilince; lafı eveleyip geveliyorlar.
O zaman devletle uğraşınız niye?! Neden TC (Türkiye Cumhuriyeti)’ni söküp takıyorsunuz? Neden, Anayasa’daki Türk milleti kavramı ve kimliğiyle oynuyorsunuz?!
Hizmet zaafiyeti var… Bölgeler arasında hizmet eşitsizlikleri var.
Doğru!
Ama bu hizmet zaafiyeti, devleti ortadan kaldırarak veya Türk milletini parçalayarak giderilmez ki!
Devletin, milletin ve Anayasa’nın ne günahı var bu zaafiyette?!
Hizmet siyasetin görevidir, hükümetin işidir.
Gerçekten hizmet, hak ve hürriyetlerin her bölgede doya doya yaşanmasını istiyorsak; hak ve hürriyetleri Anayasal ve yasal güvence altına almış olan devleti ve Türk milletini hedef almak ahmaklıktır, ihanettir.
Dolayısıyla hizmet zafiyetinden ve bölgeler arası eşitsizliklerden rahatsızlık duyanların yapması gereken iş, devleti yıkmak değil, Türk milletini dağıtmak değil; doğru dürüst hizmet programı ve projesi olmayan hükümeti demokratik yolla yıkmak, hükümeti dağıtmaktır.
Ukala takımı, gerçekten Türk milletine hizmet etmek istiyorlarsa; onların da yapacağı en acil iş, Türk milletine hizmet etmek yerine Amerika, Avrupa ve yabancı sermayeye hizmetten başka bir iş görmeyen iktidar ve onun projesiz-programsız koltuk değeneği olan muhalefeti koltuklarından savurmak, sandığa gömmektir.
Gerçekten hizmet, adalet, sosyal adalet, zenginlik, müreffeh ve bağımsız bir Türkiye istiyorsak; onun tek yolu, Rusya, Çin vs. BRIC ülkeleri başta olmak üzere dünyanın 150’yi aşkın devletinin ittifak ettiği Prof. Dr. Haydar Baş ve Milli Ekonomi Modeli’ni iktidara taşımaktır.
Gerisi, cambaza bak oyunlarıyla bölünüp helak olmaya sürüklenmektir.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019