Bir önceki yazımızda Deizm'in 'bir yaratıcının olduğunu' kabul eden ama yaratıcının yaratmış olduğu evrene/dünyaya müdahale etmediğini ilke edinen dolayısı ile peygamberleri, kitapları ve dini reddeden bir anlayışı ifade ettiğini başka bir deyimle Deist için bir ilaha inanan 'dinsiz birey' denilebileceğini belirtmiş ve
1- "Bir Deist de Allah'a inanmaktadır" yalanı,
2- "Bir Deist de ahiret gününe inanmaktadır" yalanı,
3- "Bir Deist, bir dine değil ama dinlerüstü ortak paydaya inanmaktadır" yalanı
4- "Bir Deist, İslamiyet ile de ortak ahlaki paydaları yaşamaktadır" yalanı
5- Deist'in "bizler Adem ile Havva gibiyiz, onlar için de din yoktu" yalanı
6- Deistler'in 'Kuran aslında Deizm'i teşvik etmez ama açık kapı bırakır (izin verir)' yalanı
başlıkları altında değerlendirmelerimize başlamıştık. Önceki yazılarımıza www.yenimesaj.com.tr adresinden erişebilirsiniz. Yazı dizimize kaldığımız yerden devam ediyoruz.
7- Deist'in "dinler kendi aralarında tutarsız olduğuna göre dinler ilahi değildir, insan ürünüdür" yalanı:
İslam, Allah tarafından yüz binin üzerinde peygamber aracılığı ile tebliğ edilen dinin adıdır, başka bir deyimle İslam'a göre dinler yoktur sadece din vardır ve Allah indinde tek din de İslam'dır ya da başka bir ifade ile; Hz Âdem de, Hz. Yusuf da, Hz. İbrahim de, Hz. Musa da, Hz. İsa da ve Hz. Muhammed de birer İslam peygamberidirler.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise; İslam'ın adı geçen ve geçmeyen tüm peygamberlere tebliğ edilen din olduğudur; İslam bugün itibarı ile İslam dışında var olan diğer dinlerin adı ya da kendisi değildir. Ya da başka bir ifade ile; bugünkü Hıristiyanlık Allah'ın Hz. İsa'ya tebliğ ettiği İslam dini değildir; ya da benzeri şekilde bugünkü Musevilik de Allah'ın Hz. Musa'ya tebliğ ettiği İslam dini değildir.
Deist, işte bu farkı bildiği veya en azından kendisine bildirildiği halde tahrif edilmiş Musevilik ve Hıristiyanlık inançlarını İslam ile kasıtlı olarak karşılaştırmakta ve adeta bugün üçünün de doğruluğu ve geçerliliği aynı imiş gibi bir yönlendirme oluşturmaya çalışmaktadır. Hâlbuki bir Müslüman için aslında tek bir din vardır, dinler yoktur.
Bu noktada amaç yine aynıdır; art niyetli akıl oyunları ile Müslüman'ın inancından şüpheye düşmesinin sağlanması ve bir şekilde dinini terk etmesidir.
8- Deist'in, "dinin bilimsel olmayan kanıtlar üzerine kurulduğu' yalanı:
Deist'in aslında bir ateist ile ortak paydada buluştuğu ve temeli de belirsiz bir başka tuzak sorudur bu. "Allah indinde tek din İslam'dır" kaidesinden yola çıkılarak Resûlullah'ın hadisi ile başlamak daha doğru olacaktır: "Din (İslam) güzel ahlaktır."
Güzel ahlak ise yaşanır. Güzel ahlak ölçülmez, ağırlığı, rengi, kokusu yoktur; alınıp satılmaz, devredilmez; fiziksel, kimyasal, matematiksel olarak birtakım değerlere karşılık gelmez. Güzel ahlak iyi bir eş olmaktır, komşunla iyi geçinmektir, zayıfa yardım etmek hatta yolda rastladığınız arkadaşınıza gülümseyerek selam vermektir, hasta yakınınızı ziyaret etmek, Peygambere salat ve selam getirmektir. Bu açıdan bakıldığında İslam zaten dosdoğrudur; dosdoğru bir temele, peygamberlerin ahlakına ve zirve noktada da Hz. Muhammed ahlakına dayanır.
İddiada sözü edilen yaratıcı adına kanıt sunulması, meleklerin varlığına kanıt sunulması, ahirete kanıt sunulması ise bu noktada zaten deriz ki; iman gaybadır, iman ettiklerimiz zaten bir şekilde gözlemlenebilir olsaydı inanmış değil bilmiş olurduk; bu sebeple de biz Allah'a iman ettik deriz, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, ahirete, kadere iman ettik deriz.
Bu noktada bir Deizm savunucusu kendi fikri ile de ikileme düşmekte kendisine ispat aramadığı bir ilaha inandığını söylerken bir Müslamanın inançları için delil sormaktadır. Amaç yine aynıdır; Müslüman bireyin bir şekilde Allah'a inanmaktan vazgeçirilmesi yeterlidir; deist ya da ateist olması da kimsenin gerçekte umurunda değildir.
Devamı bir sonraki yazımızda…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Kayalı / diğer yazıları
- Borsa İstanbul’da yeni düzenleme şart / 11.02.2021
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020
- Borsa İstanbul’un küçük yatırımcıları / 06.01.2021
- Atı alan İngiltere sadece Üsküdar’ı geçmedi! / 05.01.2021
- Hemen barış, şimdi barış; savaşma barış! / 22.10.2020
- Buğdayda beklenmeyen düşüş / 31.08.2020
- Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanlarına çağrı-III / 05.08.2020
- Türkiye, KKTC ve Doğu Akdeniz / 23.07.2020
- Tartus’u anlamadan Akdeniz’i anlamak / 12.07.2020
- Sadece ‘O’ bıkmadı! / 24.04.2020
- Kimdir Sayın Prof. Dr. Haydar Baş? / 17.04.2020