Türkiye, 2011 yılından bu yana Suriye'yle köprüleri atmış durumda.
Bu ne Türkiye'ye bir şey kazandırdı, ne de Suriye'ye.
Bilakis Türkiye yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kapılarını açmak ve bu yokluk ortamında 25 milyar doları aşan bir harcama yapmak zorunda kaldı.
Suriye ise yakıldı, yıkıldı.
Binlerce yıllık tarihe şahitlik eden Şam, Halep gibi o güzelim Suriye kentleri yerle bir oldu.
Türkiye'nin bu yanlışlara düşmesinde en büyük vebal 'stratejik derinlik'çi Ahmet Davutoğlu'na aitti.
Davutoğlu, hala Başbakanlık koltuğunda oturuyor olsa Türkiye ile Suriye'nin yeni bir sayfa açma ihtimaline olabilir gözüyle bakmam mümkün değildi.
Bir ülkede başbakan olmanın, üniversitede teorik dersler vermekten çok daha stratejik olduğu Davutoğlu döneminde daha net anlaşılmış oldu.
Ne kadar büyük bir şans ki, Davutoğlu artık köşesinde.
Davutoğlu'na işlerden el etek çektirilmesi kadar olumlu bir gelişme de Türkiye ile Rusya'nın gerilimli dönemi geride bırakmış olmasıdır şüphesiz.
Artık Türkiye ile Rusya karşı cephelerde değil, aynı safta konuşabilmekte.
Geriye bir tek Suriye ile temas kurmak kalmış durumda.
Geçen ay Suriye'de hava savunma sistemi, IŞİD hedeflerini Suriye'de bombalayan Türk uçaklarına kilitlenmişti.
Genelkurmay'dan son yapılan açıklamada 11 Kasım'da savaş uçaklarının Suriye'nin Salva bölgesine hava saldırısı düzenlendiğini ve IŞİD hedeflerinin vurulduğu ifade edildi.
Bu gelişme perde arkasında bir takım görüşmelerin gerçekleştiğini gösteriyor.
Belki henüz Türkiye ile Suriye doğrudan bir diplomasi işletmiyor, Rusya iki ülke arasında diyaloga aracılık ediyor. Ama bu süreç herhangi bir kaza olmadan devam ederse Suriye ile Türkiye'nin diplomatik ilişki kurmasının kapısını açacaktır.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi hem Türkiye hem de Suriye'nin aleyhine olan bir dönemi kapatıp, her iki ülkenin de kazancına olacak adımları atabilmenin tek yolu, iletişim kurmaktır.
Rusya ile hala karşılıklı restleşiyor olsak bugün daha iyi durumda olmazdık.
Rusya ile Türkiye'yi olması gereken kulvara sokan siyasi irade, aynı cesareti ortaya koyarak şimdi de Suriye'de benzer bir hamleye imza atmalı.
Bu ne Türkiye'ye bir şey kazandırdı, ne de Suriye'ye.
Bilakis Türkiye yaklaşık 3 milyon Suriyeliye kapılarını açmak ve bu yokluk ortamında 25 milyar doları aşan bir harcama yapmak zorunda kaldı.
Suriye ise yakıldı, yıkıldı.
Binlerce yıllık tarihe şahitlik eden Şam, Halep gibi o güzelim Suriye kentleri yerle bir oldu.
Türkiye'nin bu yanlışlara düşmesinde en büyük vebal 'stratejik derinlik'çi Ahmet Davutoğlu'na aitti.
Davutoğlu, hala Başbakanlık koltuğunda oturuyor olsa Türkiye ile Suriye'nin yeni bir sayfa açma ihtimaline olabilir gözüyle bakmam mümkün değildi.
Bir ülkede başbakan olmanın, üniversitede teorik dersler vermekten çok daha stratejik olduğu Davutoğlu döneminde daha net anlaşılmış oldu.
Ne kadar büyük bir şans ki, Davutoğlu artık köşesinde.
Davutoğlu'na işlerden el etek çektirilmesi kadar olumlu bir gelişme de Türkiye ile Rusya'nın gerilimli dönemi geride bırakmış olmasıdır şüphesiz.
Artık Türkiye ile Rusya karşı cephelerde değil, aynı safta konuşabilmekte.
Geriye bir tek Suriye ile temas kurmak kalmış durumda.
Geçen ay Suriye'de hava savunma sistemi, IŞİD hedeflerini Suriye'de bombalayan Türk uçaklarına kilitlenmişti.
Genelkurmay'dan son yapılan açıklamada 11 Kasım'da savaş uçaklarının Suriye'nin Salva bölgesine hava saldırısı düzenlendiğini ve IŞİD hedeflerinin vurulduğu ifade edildi.
Bu gelişme perde arkasında bir takım görüşmelerin gerçekleştiğini gösteriyor.
Belki henüz Türkiye ile Suriye doğrudan bir diplomasi işletmiyor, Rusya iki ülke arasında diyaloga aracılık ediyor. Ama bu süreç herhangi bir kaza olmadan devam ederse Suriye ile Türkiye'nin diplomatik ilişki kurmasının kapısını açacaktır.
Yukarıda ifade ettiğimiz gibi hem Türkiye hem de Suriye'nin aleyhine olan bir dönemi kapatıp, her iki ülkenin de kazancına olacak adımları atabilmenin tek yolu, iletişim kurmaktır.
Rusya ile hala karşılıklı restleşiyor olsak bugün daha iyi durumda olmazdık.
Rusya ile Türkiye'yi olması gereken kulvara sokan siyasi irade, aynı cesareti ortaya koyarak şimdi de Suriye'de benzer bir hamleye imza atmalı.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023