Dış politikada travestik duruş

Dış politikada "onurlu duruş" ile "travestik duruş" arasındaki fark, Irak aynasında bir kez daha kendini gösterdi.

Ankara, boy aynasında çok fena yakalanıverdi

Irak'ın Sadr semtindeki bir avuç Şii, ABD'ye özür diletti.

Bu işin, bizimle ne alakası var, demeyin. Çok alakası var... Hele de, askerlerimizin başına çuval geçiren Amerika karşısında, onurlu dış politik duruş yerine "travestik duruş" sergileyenlerin ahvali ile çok yakın alakası var.

Bayrak nasıl korunur, sancak nasıl korunur, bayrağa-sancağa-askere hakaret karşısında nasıl tavır alınır; Sadr semtinin Şiileri bunu gösterdi dış politikamızın şu travestik duruşlu Amerikancılarına?

Milletimiz, KKTC'de bayrak direğimize tırmanan Yunan'a ders veren yüreği aradı küstah Amerikalılar karşısında? Meğer o yürekler, AB-ABD-AKP iktidarında beyaz atlara binip gitmişler; Bağımsız Türkiye Partisi iktidarında vazife başına dönmek üzere.

Şiiler kadar da olamadılar, dedirttik ya; bu kara leke Ankara'ya yeter.

Hem biz, 5 bin yıllık mirasın sahibi bir milletiz, imparatorlukların varisi bir devletiz; çöldeki bir avuç bedevi topluluğu da değiliz?

Bağdat'ın, Şiilerin çoğunlukta olduğu Sadr Kenti semti sakinleri, Amerikan helikopterinin bir kulede asılı, bayrağa değmesi üzerine ayağa kalkıyorlar. Çıkan olaylarda 1 Iraklının Amerikan ateşinde ölmesinin ardından binlerce Iraklı sokaklara dökülüyor.

Şii grup, Amerikan askerlerinin 24 saat içinde geri çekilmesini istiyor. ABD ise protestoya neden olduğu için özür diliyor.

Şiilerin temsilcisi El Hazali, helikopter uçuşlarının derhal durdurulması, kurbanlara tazminat ödenmesi talebinin yanı sıra özrün yeterli olmadığını, halkın, askerlerin bölgeden ayrılmasını istediğini ifade ediyor. ABD özür diliyor. Irak'taki koalisyon güçlerinin komutanı Yarbay Ricardo Sanchez, olayı bir hata olarak tanımlayarak, helikopterin bayrağı uçurduğunu ya da bir şekilde bayrağın yere indiğini belirtiyor.

Bu olaydan, askerimizin başına çuval geçiren Amerika karşısında "ABD gibi bir dünya devleti özür mü diler, diplomatik telafi yolları var" diyerek bu onursuzluğu içlerine sindiren "dış politikamızdaki travestik duruş sahipleri"nin alacağı ders yok mu?

Süleymaniye'de başımıza küstahça çuval geçirme işleminin üstünden daha hafta geçmeden "yeter ki sizin askerleriniz ölmesin, biz sizin bekçiniz oluruz" diyerek tasını tarağını toplamaya başlayanların bu olaydan alacağı ibret yok mu?

Bu aziz milletin sancağının, bu aziz milletin askerinin onurunu koruma gibi bir telâşesi olmayanların, Irak'ta "kimlerin milli menfaatlerine muhafızlık yapacakları"nı belirtmeye hacet var mı?

AKP'nin kuruluş yıldönümünde geçmişte olduğu gibi hitabında, rutin vaziyette yatay bağırmayı tercih eden Başbakan Tayyip Erdoğan, Irak'a asker gönderme hususunda "Başbakan'ın açıklamasından sonra artık söz söylemeye gerek kalmaz. Buna dikkat etmemiz lazım" diyerek, Irak'ın işgali sürecinde "kimin menfaatlerini korunduğumuz" konusuna açıklık getirmeden milletvekillerine gözdağı veriyor. Veriyor, ama yeni Amerikan tezkeresi öncesi kim adına, ne adına bunu yapıyor; hiç düşündünüz mü?

Amerikan küstahlığı karşısında Sadr semtinin bir avuç Şii topluluğu kadar onurlu duruş sergileyemeyenler, Türkiye'nin menfaatlerini, istikbal ve istiklalini koruyacaklar, öyle mi?

Derler ya; onu gel de külahıma anlat?

Ankara'nın travestik duruş sahipleri, ABD BM kararını çıkarttı, diye adeta zil takıp oynayacaklar. Halbuki BM kararı, Irak'taki "Amerikan işgaline onay" kararıdır. BM kendisi karar almadı? ABD, böyle yaptım, onayla dedi; BM onayladı. ABD, işbaşına şu şu PPK'lıları, Barzani ve Talabani'yi getirdim, onları sen de tanı dedi; BM tanıdı, okeyledi? O kadar.

Milletimizin, bayrağımızın, sancağımızın onuru, istiklal ve istikbalimiz, ekonomik, politik ve dış politik bağımsızlığımız, "travestik duruş"la değil, ancak "milli duruş"la muhafaza edilebilir.

Gerisi, külahlık?