Bütün dış politikasını ABD Başkanı'nın iki dudağı arasına kilitleyen bir Türk siyaseti sizce gerçekten başarılı mıdır?Bütün mesele Obama soykırım diyecek mi, demeyecek mi üzerine kurulu?İnsanın, dese ne olur demese ne olur diyesi geliyor.Dememesi için her yıl ne kadar taviz verdiğimiz düşünüldüğünde acaba dese de kurtulsak deme ihtiyacı hissediyoruz.Verilen tavizlere, yapılan Ermeni açılımlarına bakıldığında Türk siyasiler neredeyse Obama'dan önce "soykırım"ı kabul edecek noktaya gelecekler.Obama bunun üzerine sadece "Ben demedim, siz dediniz" diyecek.Böyle dış politika mı olur? Buna dış politika denmez, dış keşmekeşlik denir.Gerçi Obama Ermenice soykırım anlamına gelen "Mets Yeghern" ifadesini kullandı, ama bizimkiler bunu hala "büyük felaket" anlamında yorumlayarak kendilerini avutuyorlar.Neticede Ermeniler duymak istediklerini duydu, bizimkiler de milletin gazını almak babından duymak istedikleri gibi yorumladı.Ama sonuçta olan Türkiye'ye, Türk milletine oluyor. Siyasiler bir şekilde bir kenara çekiliyorlar ama kalıcı darbe milletin üzerine balyoz gibi iniyor. Ermenistan ile ilişkilerimiz de bu çerçevede oldukça ilginç seyrediyor.Ermenistan burnundan kıl aldırmıyor, Ermeni yetkililer "Yukarı Karabağ sorunu ön koşul olamaz" diyor, "soykırım tezinden vazgeçilemez" diyor.Daha da öteye geçip ABD Başkanı "soykırım" desin diye, ülkeler parlamentolarında soykırımı kabul etsinler diye ellerinden geleni yapıyorlar.Biraz daha çirkefleşip bayrağımızı yakıyorlar, Cumhuriyetimizin kurucusuna yapmadıkları hakaret kalmıyor.Ve bütün bu onur kırıcı adımlardan sonra bizim Türk siyasiler hala sınırları açmanın gayretkeşliği içinde?Dış güdümlü siyaset?Zaten bizim siyasileri güdemeyen sadece Türk milleti?ABD güdüyor, AB güdüyor, İsrail güdüyor, hatta Barzani, Sarkisyan, Hristofyas güdüyor ama sadece bu millet güdemiyor, bizim siyasilere bir türlü lafını geçiremiyor.Ermenistan sınırları açmamamız için bize birçok gerekçe veriyor, ama bizimkiler bir tane bile açmamızı gerektirecek herhangi bir gerekçeye gerek duymadan her geçen gün sınırları açmaya bir adım daha yaklaşıyor.Küsuratımız kadar nüfusu olan Ermenistan Türkiye'yi, Türk siyasetini parmağında oynatıyor.İşte taşeronluğun, tavizkarlığın neticesi bu. Dış politika her taraftan patlak veriyor, millet ise uyumaya devam ediyor.Her türlü olumsuzluğun etrafımızı çepeçevre kuşattığı böyle bir dönemde hala bu tablonun nedeni olan siyasilerin peşinden gidenler varsa bunlara diyecek çok fazla sözümüz yok.Çünkü ne desen fayda etmez. Maalesef çoğunluk bu halde olmasına rağmen umudumuzu kaybetmiş de değiliz. Çoğu zaman az sayıda insanın duyarlılığı kitlelerin ayıkmasına ve doğruyu bulmasına neden olmuştur. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Soruşturmalar siyasi değilse, ispatlayın! / 03.09.2025
- 19 Mayıs’taki bağımsızlık yürüyüşü 30 Ağustos’ta sele dönüştü / 02.09.2025