Milletimiz, gerçekten "arif bir millet"tir.
Gelenekleri, örfü, değerleri, kültürü ve sapasağlam İslam inancı ile, asırlardan beri onlarca soyu ve boyu "tek yürek tek bilek" eylemiş bu aziz millet, sadece kendisine yetecek kadar değil, bütün bir insanlığa fazlasıyla hizmet götürebilecek nispette arif ve adalet sahibi bir millettir.
Dün böyle olmuştur; bugün de böyledir, yarın da. Geçmişimizin zekatı, insanlığın geleceğinin teminatı olmaya yeter de artar bile.
Siz, bakmayınız, Batı kompleksleri sebebiyle bu aziz milletin içinde, tevhid ve şehitlik sembolü ay-yıldızlı al bayrağın gölgesi altında yaşamaktan gocunan, adreslerini ABD'ye veya AB ülkelerine kaydırmaya çalışan bazı entellerimize... Birçoğunun yalınız "soyad" değil, aynı zamanda "soyağaç" problemleri vardır.
Avrupa, "etnik kurt" düşürmüş kimilerinin ağaçlarına. Psikopatik probleme dönüşen kompleksleri biraz da buradan kaynaklanıyor. Soy soyuna, boy boyuna çeker, der ecdadımız. Ama "soy kütüğü"ne AB güvesi düşmüş bazıları, bu komplekslerini bastırmak uğruna Milletimizi kendi köklerinden kopartarak Batıya doğru çekip sürmeye çalışıyorlar.
Ancak, bazılarının zannettiği gibi politikanın nabzı, Meclis'te atmıyor.
Politikanın nabzı Anadolu'da, Trakya'da, kahve köşelerinde, köy meclislerinde, düğünde dernekte atıyor.
Arif milletimizin politik hikmetleri oralarda inci gibi parlıyor. Seçim sandığının içi oradan görünüyor. Milletin, hikmetlerini serdettiği divan oralarda kurulmuş.
Dilerseniz, on-onbeş günlük Anadolu turumuzda derlediğimiz "politik kulaklara küpe" bazı hikmetleri tarihe kaydedelim... Milletimizin ne kadar arif olduğuna bir kez daha şahid olalım.
- Adam dermiş ki, ben eskiden katran idim, şimdi oldum şeker. Katranı kaynatsan olur mu şeker!...
- Adamın geçmişteki konuşmaları, geleceğinin aynasıdır.
- Kör papazla yatan, şaşı Mooncu olarak kalkar.
- Hz. İsa'nın 12 havarisinin sembolize edildiği 12 yıldızlı AB bayrağına sarılıp sarmalananlar, Türk milletinin gönderindeki ay yıldızlı albayrağının simgelediği "tevhid ve şehitlik ruhu"nu içlerine sindiremeyen bazı ham AB yobazlarıdır.
- Adam, Washington ve Brüksel'de azınlık lobileriyle temas edip "halvet olmayı" yeni siyasetinin şiarı kabul ediyor, fakat kendi vatanının ve canının bekçisi askerine değil selam vermeyi, AB sopasıyla kavga etmeyi ilke ediniyor. Gölge boksu yapıyor. ABD veya AB kaskına bürünmüş şol kafa, duvara vura vura yine de akıllanmez. İçinde olacak bir şeyler; Wosvagen'in ön tarafı gibi olmayacak. Hem koyma akılla kaç adım yürünür ki...
- IMF'nin parasıyla devlet idare edenler, IMF ve AB'nin talimatlarını yerine getirmeyi "yegane onur" kabul etmek durumundalar. Zira, parayı veren, emir de verir, düdüğü de çalar.
- Milletin aklı, yeraltı ve yerüstü kaynakları ve devlet tecrübesi, değil bu krizleri aşmaya, tüm dünyaya hükmetmeye yeter de artar bile. Yeter ki birlik olsun. Prof. Dr. Haydar Baş bey, böyle bir birliğin mimarıdır...
Seçim sath-ı mahalline politikacılarımız henüz girmedi, belki girmek de istemiyor; ama kahve köşelerinde, köy/kasaba meclislerinde sandık kuruldu. Oylama başladı. Son gün seçim değil, sadece sayım yapılacak.
Divan-ı Millet'ten politik hikmetleri arada sırada köşemiz el verdiğince sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
Gelenekleri, örfü, değerleri, kültürü ve sapasağlam İslam inancı ile, asırlardan beri onlarca soyu ve boyu "tek yürek tek bilek" eylemiş bu aziz millet, sadece kendisine yetecek kadar değil, bütün bir insanlığa fazlasıyla hizmet götürebilecek nispette arif ve adalet sahibi bir millettir.
Dün böyle olmuştur; bugün de böyledir, yarın da. Geçmişimizin zekatı, insanlığın geleceğinin teminatı olmaya yeter de artar bile.
Siz, bakmayınız, Batı kompleksleri sebebiyle bu aziz milletin içinde, tevhid ve şehitlik sembolü ay-yıldızlı al bayrağın gölgesi altında yaşamaktan gocunan, adreslerini ABD'ye veya AB ülkelerine kaydırmaya çalışan bazı entellerimize... Birçoğunun yalınız "soyad" değil, aynı zamanda "soyağaç" problemleri vardır.
Avrupa, "etnik kurt" düşürmüş kimilerinin ağaçlarına. Psikopatik probleme dönüşen kompleksleri biraz da buradan kaynaklanıyor. Soy soyuna, boy boyuna çeker, der ecdadımız. Ama "soy kütüğü"ne AB güvesi düşmüş bazıları, bu komplekslerini bastırmak uğruna Milletimizi kendi köklerinden kopartarak Batıya doğru çekip sürmeye çalışıyorlar.
Ancak, bazılarının zannettiği gibi politikanın nabzı, Meclis'te atmıyor.
Politikanın nabzı Anadolu'da, Trakya'da, kahve köşelerinde, köy meclislerinde, düğünde dernekte atıyor.
Arif milletimizin politik hikmetleri oralarda inci gibi parlıyor. Seçim sandığının içi oradan görünüyor. Milletin, hikmetlerini serdettiği divan oralarda kurulmuş.
Dilerseniz, on-onbeş günlük Anadolu turumuzda derlediğimiz "politik kulaklara küpe" bazı hikmetleri tarihe kaydedelim... Milletimizin ne kadar arif olduğuna bir kez daha şahid olalım.
- Adam dermiş ki, ben eskiden katran idim, şimdi oldum şeker. Katranı kaynatsan olur mu şeker!...
- Adamın geçmişteki konuşmaları, geleceğinin aynasıdır.
- Kör papazla yatan, şaşı Mooncu olarak kalkar.
- Hz. İsa'nın 12 havarisinin sembolize edildiği 12 yıldızlı AB bayrağına sarılıp sarmalananlar, Türk milletinin gönderindeki ay yıldızlı albayrağının simgelediği "tevhid ve şehitlik ruhu"nu içlerine sindiremeyen bazı ham AB yobazlarıdır.
- Adam, Washington ve Brüksel'de azınlık lobileriyle temas edip "halvet olmayı" yeni siyasetinin şiarı kabul ediyor, fakat kendi vatanının ve canının bekçisi askerine değil selam vermeyi, AB sopasıyla kavga etmeyi ilke ediniyor. Gölge boksu yapıyor. ABD veya AB kaskına bürünmüş şol kafa, duvara vura vura yine de akıllanmez. İçinde olacak bir şeyler; Wosvagen'in ön tarafı gibi olmayacak. Hem koyma akılla kaç adım yürünür ki...
- IMF'nin parasıyla devlet idare edenler, IMF ve AB'nin talimatlarını yerine getirmeyi "yegane onur" kabul etmek durumundalar. Zira, parayı veren, emir de verir, düdüğü de çalar.
- Milletin aklı, yeraltı ve yerüstü kaynakları ve devlet tecrübesi, değil bu krizleri aşmaya, tüm dünyaya hükmetmeye yeter de artar bile. Yeter ki birlik olsun. Prof. Dr. Haydar Baş bey, böyle bir birliğin mimarıdır...
Seçim sath-ı mahalline politikacılarımız henüz girmedi, belki girmek de istemiyor; ama kahve köşelerinde, köy/kasaba meclislerinde sandık kuruldu. Oylama başladı. Son gün seçim değil, sadece sayım yapılacak.
Divan-ı Millet'ten politik hikmetleri arada sırada köşemiz el verdiğince sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019