Ankara'nın 'insanlık damarı' sadece Powell'in dolar hışırdatmasıyla kabarıyorsa, vah Türkiyem'in ahvaline?
Irak'ın işgaline ilişkin Ankara'nın şu;
Ek protokol kuyruklu tezkerelerinden...
Vatan topraklarımızın tezkere ile değil 'mezkere' ile yol geçen hanına çevrilişinden...
Türkiye-Peşmerge arasında 'eşgüdüm gündemli mekik diplomasi' ustası Halilzad'la birlikte Kuzey Irak'a kalkan silah, teçhizat ve 200 yeşil bereli yüklü C-130 nakliye uçağından... Biz hariç herkesin Musul ve Kerkük'e girmesinden... bahsetmeyeceğim.
Sadece 'insanî yardım' meselesinden bahis açıyorum.
Maalesef Ankara'nın bu 'insanî yardım'ı sadece işgalci askerlere yönelik. Birkaç gün önce Ankara'ya gelen Powell'in dolarları, insanlık boyutumuzu da Amerikanlaştırdı.
Irak halkına gelince? Onların ne akçeleri geçerli, ne de petrolleri insanlık seviyemiz karşısında.
Şu insanlığa bakın?
Irak Sağlık Bakanı Dr. Ümit Mithat Mübarek bizim talebemiz. 1960'lı yılların başında Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden tıp fakültesi diploması almış. Türkçe bile konuşuyor; derdini Türkçe anlatıyor. Ankara, Powell'in 1 milyar doları karşısında değil Türkçe'yi, 'insanlık dili'ni unutmuş.
Irak'ta ilaç yok, ameliyat malzemesi yok, serum yok.
Hastaneler bombalanıyor, doğumhaneler hamile anaların başlarına yıkılıyor.
Beyinleri Amerikan şarapnelleriyle parçalanan çocuklar, yürekleri Tomahawklarla parçalanan analar, genel veya lokal anestezi yapılamadan, narkoz verilemeden, uyuşturulamadan herhangi rastgelen doktor tarafından ameliyat ediliyor. Tıp mezunu gazeteciler bile, beyin ameliyatları yapıyor.
Ağrıyan dişini uyuşturmadan çektirmeye dayanamayan bizlerin ve tabii Ankara'nın yürekleri bu tabloya nasıl dayanabildi, nasıl dayanabiliyor?
Kızılhaç bile masum Irak halkının, çoluk-çocuğun yaralarını sararken; Kızılay, Irak diye bir yer, Bağdat diye bir adres tanımıyor.
Kızılay, sınırı bekliyor.
Ankara'ya kondurulmuş kimi politikacılarımızın 'insanlık damarı', 'yaralı masumlar'a değil 'paralı katliamcılar'a kabarıyor. Artık muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızda 'dolar' olarak dolaşıyor.
Buna sizin yürekleriniz, insanlığınız ne diyor?
Irak uzun zamandan beri işgal altındaydı. Şimdikisi kanlı işgal?
Irak'ın yılda 62 milyar dolarlık petrol ihraç ediyordu; ancak bu miktarın sadece 22.8 milyar doları Irak'a geliyor. 20 milyar doları BM'ye gidiyor, kalanı da askıdaki sözleşmeler için ayrılıyordu.
Şimdi ise kuyu kaldı, ne üretim?
Fasulye, süt, mercimek bile izin alındıktan sonra "gecikmeli olarak''
alınabiliyordu. Şimdi o da yok. Sadece Bağdat depolarından dağıtılan yiyecekler var.
Günlük yemek artık çok lüks Irak'ta?
Irak Sağlık Bakanı Mübarek, morallerini bozmak için Irak'ta insanları hedef alıyorlar, diye feryad ediyor.
Talebesini duyan var mı Ankara'da?
Ankara sadece Washington'un dolar hışırtılarını duyuyor.
Irak Sağlık Bakanı Mübarek Irak'ta salgın hastalıkların 20 kat arttığını söylüyor; Ankara, güya Güney Kore'deki Sars mikrobuyla ilgileniyor. BM ambargosunun doğurduğu ilaç ve gıda kıtlığının yanısıra çeşitli hastalıklarla Temmuz ve Ağustos aylarında ölenlerin sayısının 30 bine ulaştığı belirten Mübarek, Türkçe de konuşsa anlayan yok. Irak Sağlık Bakanı Ümit Mithat Mübarek, ambargonun uygulandığı son 12 yılda toplam 1 milyon 700 binden fazla insanın öldüğünü açıklıyor; duyan yok.
İş 'sadece dolar meselesi'yle açıklanamaz. Eğer sadece dolar meselesi olsaydı; savaş öncesi bir gece yarısı Ata uçağıyla Ankara'ya getirilen Taha Yasin Ramazan'ın 40 milyar dolar ve milyonlarca varillik petrol teklifi politikacılarımızın damarlarını az-çok harekete geçirirdi.
Herhalde insanlık ölçülerimizi yitirdik. İnsanî yardım anlayışımızı da kaybettik. Bir bu hasletimiz kalmıştı; onu da ABD dolarıyla kirlettik.
Şimdi, kendilerinin vurduğu Barzani'nin kardeşi başta olmak üzere tüm ABD-İngiliz yaralı işgalcileri Türkiye'de tedavi ediliyor, moral motivasyon veriliyor, tekrar işgal cephesine gönderiliyor. Tedavisi ağır olanlar Avrupa'ya ve Amerika'ya derhal ulaştırılıyor.
Bu tek taraflı insanlık anlayışı, sadece Ankara'yı değil, tüm milletimizi bitiriyor.
Yüreklerimizdeki 'insanlık', dolara tahvil edilerek öldürülüyor, öldürülüyor.
Yüreklerimizdeki bu 'dolar bombardımanı altında insanlık katliamı' en az Irak'taki kadar önemli olsa gerek.
Irak'ın işgaline ilişkin Ankara'nın şu;
Ek protokol kuyruklu tezkerelerinden...
Vatan topraklarımızın tezkere ile değil 'mezkere' ile yol geçen hanına çevrilişinden...
Türkiye-Peşmerge arasında 'eşgüdüm gündemli mekik diplomasi' ustası Halilzad'la birlikte Kuzey Irak'a kalkan silah, teçhizat ve 200 yeşil bereli yüklü C-130 nakliye uçağından... Biz hariç herkesin Musul ve Kerkük'e girmesinden... bahsetmeyeceğim.
Sadece 'insanî yardım' meselesinden bahis açıyorum.
Maalesef Ankara'nın bu 'insanî yardım'ı sadece işgalci askerlere yönelik. Birkaç gün önce Ankara'ya gelen Powell'in dolarları, insanlık boyutumuzu da Amerikanlaştırdı.
Irak halkına gelince? Onların ne akçeleri geçerli, ne de petrolleri insanlık seviyemiz karşısında.
Şu insanlığa bakın?
Irak Sağlık Bakanı Dr. Ümit Mithat Mübarek bizim talebemiz. 1960'lı yılların başında Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden tıp fakültesi diploması almış. Türkçe bile konuşuyor; derdini Türkçe anlatıyor. Ankara, Powell'in 1 milyar doları karşısında değil Türkçe'yi, 'insanlık dili'ni unutmuş.
Irak'ta ilaç yok, ameliyat malzemesi yok, serum yok.
Hastaneler bombalanıyor, doğumhaneler hamile anaların başlarına yıkılıyor.
Beyinleri Amerikan şarapnelleriyle parçalanan çocuklar, yürekleri Tomahawklarla parçalanan analar, genel veya lokal anestezi yapılamadan, narkoz verilemeden, uyuşturulamadan herhangi rastgelen doktor tarafından ameliyat ediliyor. Tıp mezunu gazeteciler bile, beyin ameliyatları yapıyor.
Ağrıyan dişini uyuşturmadan çektirmeye dayanamayan bizlerin ve tabii Ankara'nın yürekleri bu tabloya nasıl dayanabildi, nasıl dayanabiliyor?
Kızılhaç bile masum Irak halkının, çoluk-çocuğun yaralarını sararken; Kızılay, Irak diye bir yer, Bağdat diye bir adres tanımıyor.
Kızılay, sınırı bekliyor.
Ankara'ya kondurulmuş kimi politikacılarımızın 'insanlık damarı', 'yaralı masumlar'a değil 'paralı katliamcılar'a kabarıyor. Artık muhtaç olduğumuz kudret, damarlarımızda 'dolar' olarak dolaşıyor.
Buna sizin yürekleriniz, insanlığınız ne diyor?
Irak uzun zamandan beri işgal altındaydı. Şimdikisi kanlı işgal?
Irak'ın yılda 62 milyar dolarlık petrol ihraç ediyordu; ancak bu miktarın sadece 22.8 milyar doları Irak'a geliyor. 20 milyar doları BM'ye gidiyor, kalanı da askıdaki sözleşmeler için ayrılıyordu.
Şimdi ise kuyu kaldı, ne üretim?
Fasulye, süt, mercimek bile izin alındıktan sonra "gecikmeli olarak''
alınabiliyordu. Şimdi o da yok. Sadece Bağdat depolarından dağıtılan yiyecekler var.
Günlük yemek artık çok lüks Irak'ta?
Irak Sağlık Bakanı Mübarek, morallerini bozmak için Irak'ta insanları hedef alıyorlar, diye feryad ediyor.
Talebesini duyan var mı Ankara'da?
Ankara sadece Washington'un dolar hışırtılarını duyuyor.
Irak Sağlık Bakanı Mübarek Irak'ta salgın hastalıkların 20 kat arttığını söylüyor; Ankara, güya Güney Kore'deki Sars mikrobuyla ilgileniyor. BM ambargosunun doğurduğu ilaç ve gıda kıtlığının yanısıra çeşitli hastalıklarla Temmuz ve Ağustos aylarında ölenlerin sayısının 30 bine ulaştığı belirten Mübarek, Türkçe de konuşsa anlayan yok. Irak Sağlık Bakanı Ümit Mithat Mübarek, ambargonun uygulandığı son 12 yılda toplam 1 milyon 700 binden fazla insanın öldüğünü açıklıyor; duyan yok.
İş 'sadece dolar meselesi'yle açıklanamaz. Eğer sadece dolar meselesi olsaydı; savaş öncesi bir gece yarısı Ata uçağıyla Ankara'ya getirilen Taha Yasin Ramazan'ın 40 milyar dolar ve milyonlarca varillik petrol teklifi politikacılarımızın damarlarını az-çok harekete geçirirdi.
Herhalde insanlık ölçülerimizi yitirdik. İnsanî yardım anlayışımızı da kaybettik. Bir bu hasletimiz kalmıştı; onu da ABD dolarıyla kirlettik.
Şimdi, kendilerinin vurduğu Barzani'nin kardeşi başta olmak üzere tüm ABD-İngiliz yaralı işgalcileri Türkiye'de tedavi ediliyor, moral motivasyon veriliyor, tekrar işgal cephesine gönderiliyor. Tedavisi ağır olanlar Avrupa'ya ve Amerika'ya derhal ulaştırılıyor.
Bu tek taraflı insanlık anlayışı, sadece Ankara'yı değil, tüm milletimizi bitiriyor.
Yüreklerimizdeki 'insanlık', dolara tahvil edilerek öldürülüyor, öldürülüyor.
Yüreklerimizdeki bu 'dolar bombardımanı altında insanlık katliamı' en az Irak'taki kadar önemli olsa gerek.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019