Faiz ve ikili vergi mekanizması ile, milletlerin elde ettikleri gelirler, borç batağına sokulmuş devletler üzerinden global azınlığa aktarılmaktadır.
Yine bir diğer önemli nokta, birey ve kurumlardan alınan direkt vergilerin yanında dolaylı vergilerin olmasıdır. Ülkemizde de KDV olarak bilinen vergi, buna örnek gösterilebilir.
Dünyada dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı artarken, direkt vergi gelirlerinin payı azalmaktadır. Dolaylı vergiler demek, toplumun en fakiri ile en zengin bireylerden aynı miktarda vergi almak demektir. Örneğin, bir ekmek alırken; toplumun en zengin bireyi ile en fakirinin o ekmek için devlete verdiği vergi aynıdır.
Dolaylı vergi uygulamalarının zaman içerisinde oransal olarak da artarak devam ediyor olması; hem gelir dağılımdaki adaletsizliği arttırmakta, hem de dar gelirli kesimden adil olmayan bir şekilde alınan bu paralar onların tüketim kabiliyetini iyice azaltmaktadır. Tüketimin azaldığı toplumlarda ise, buna bağlı olarak stok artışı, üretim azalması ve işsizliğin artması gibi ekonomideki temel parametreler bozulmaktadır.
Bir başka kayda değer nokta ise, "kayıt dışı" ile ilgilidir. Liberal-kapitalist anlayışlar, gerek dolaylı vergilerle, gerek istihdam vergileri ile ve gerekse gelirden alınan vergilerle öncelikli olarak toplumun orta ve dar gelirli kesiminden alabildiği kadar çok vergi almaktadır. Bu modeller, "kayıt dışı"nı kastederlerken "dar gelirli kesimi, küçük esnafı, tarımla uğraşanlar"ı kastederler. Bu yaklaşım, maalesef ülkemizde de böyledir. Dolayısıyla "kayıtdışı ekonomi ile mücadele" adı altında yapılanlar, dar ve orta gelirlinin, esnafın, küçük işetmelerin üzerine gitmek şeklinde olmaktadır. Elbette ülkemizde ve dünyada tahminlerin de üzerinde muazzam bir kayıt dışı vardır; ama bunun adresi, dar gelirli ve orta sınıf kesim değildir. Bilakis spekülatif yollardan elde edilen kârlar, global firmaların elde ettiği muazzam gelirler, kayıt dışının gerçek adresidir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Juhani Tamminen / Finlandiyaİnsanlık için kurtuluş projesiAvrupa birliği'nin ortak para politikasına direnemeyerek Euro bölgesine girilmesi Finlandiya için günümüzde ağır sorunların başlangıç noktası olmuştur. Finlandiya'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin birçok enstrümanları koruyucu tedbir olarak uygulamaya alındı. Örneğin, bazı dev Fransız şirketleri uranyum madenlerini topyekün almaya kalkıştı. Ama hükümet yerinde müdahalelerle bu ve bunun gibi olaylara meydan vermedi.Kongremizin temelini oluşturan sevgili meslektaşımın eseri, Finlandiya gibi milli varlığını korumanın güçlükleriyle boğuşan ülkeler için son derece kıymetli bir rehber teşkil etmektedir. Diyebilirim ki, yeni sömürgecilik arayışlarına karşı koymak isteyenlerin elinde artık pratik ve kapsamlı bir rehber, bir doğru yanlış çizelgesi vardır. Bu rehber, sadece Türk milleti için değil, hiçbir din ve ırk farkı gözetmeksizin bütün insanlık için bir kurtuluş projesidir, barış, adalet ve kalkınma modelidir. Bu modelin sahibi Prof. Dr. Baş'ı yürekten tebrik ediyorum.
Yine bir diğer önemli nokta, birey ve kurumlardan alınan direkt vergilerin yanında dolaylı vergilerin olmasıdır. Ülkemizde de KDV olarak bilinen vergi, buna örnek gösterilebilir.
Dünyada dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içerisindeki payı artarken, direkt vergi gelirlerinin payı azalmaktadır. Dolaylı vergiler demek, toplumun en fakiri ile en zengin bireylerden aynı miktarda vergi almak demektir. Örneğin, bir ekmek alırken; toplumun en zengin bireyi ile en fakirinin o ekmek için devlete verdiği vergi aynıdır.
Dolaylı vergi uygulamalarının zaman içerisinde oransal olarak da artarak devam ediyor olması; hem gelir dağılımdaki adaletsizliği arttırmakta, hem de dar gelirli kesimden adil olmayan bir şekilde alınan bu paralar onların tüketim kabiliyetini iyice azaltmaktadır. Tüketimin azaldığı toplumlarda ise, buna bağlı olarak stok artışı, üretim azalması ve işsizliğin artması gibi ekonomideki temel parametreler bozulmaktadır.
Bir başka kayda değer nokta ise, "kayıt dışı" ile ilgilidir. Liberal-kapitalist anlayışlar, gerek dolaylı vergilerle, gerek istihdam vergileri ile ve gerekse gelirden alınan vergilerle öncelikli olarak toplumun orta ve dar gelirli kesiminden alabildiği kadar çok vergi almaktadır. Bu modeller, "kayıt dışı"nı kastederlerken "dar gelirli kesimi, küçük esnafı, tarımla uğraşanlar"ı kastederler. Bu yaklaşım, maalesef ülkemizde de böyledir. Dolayısıyla "kayıtdışı ekonomi ile mücadele" adı altında yapılanlar, dar ve orta gelirlinin, esnafın, küçük işetmelerin üzerine gitmek şeklinde olmaktadır. Elbette ülkemizde ve dünyada tahminlerin de üzerinde muazzam bir kayıt dışı vardır; ama bunun adresi, dar gelirli ve orta sınıf kesim değildir. Bilakis spekülatif yollardan elde edilen kârlar, global firmaların elde ettiği muazzam gelirler, kayıt dışının gerçek adresidir.
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET / Prof. Dr. Haydar Baş'ın kaleminden
SOSYAL DEVLET - MİLLİ DEVLET İÇİN NE DEDİLERProf. Dr. Juhani Tamminen / Finlandiyaİnsanlık için kurtuluş projesiAvrupa birliği'nin ortak para politikasına direnemeyerek Euro bölgesine girilmesi Finlandiya için günümüzde ağır sorunların başlangıç noktası olmuştur. Finlandiya'da Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nin birçok enstrümanları koruyucu tedbir olarak uygulamaya alındı. Örneğin, bazı dev Fransız şirketleri uranyum madenlerini topyekün almaya kalkıştı. Ama hükümet yerinde müdahalelerle bu ve bunun gibi olaylara meydan vermedi.Kongremizin temelini oluşturan sevgili meslektaşımın eseri, Finlandiya gibi milli varlığını korumanın güçlükleriyle boğuşan ülkeler için son derece kıymetli bir rehber teşkil etmektedir. Diyebilirim ki, yeni sömürgecilik arayışlarına karşı koymak isteyenlerin elinde artık pratik ve kapsamlı bir rehber, bir doğru yanlış çizelgesi vardır. Bu rehber, sadece Türk milleti için değil, hiçbir din ve ırk farkı gözetmeksizin bütün insanlık için bir kurtuluş projesidir, barış, adalet ve kalkınma modelidir. Bu modelin sahibi Prof. Dr. Baş'ı yürekten tebrik ediyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.