Hoşumuza giden veya gitmeyen yaşadığımız bir olay eğer bizi, Allah'a yaklaştırıyorsa o imtihandır. Yok, eğer uzaklaştırıyorsa o şey beladır.
Devlet ve millet olarak büyük bir deprem yaşadık. Evet, büyük bir afetti. 20 yıllık iktidar tarafından da öncesi ve sonrasındaki adımlarla asrın felaketine dönüştü.
AKP iktidarı 9 kez imar affı çıkardı. 10 milyon insan bu aflardan faydalandığını zannetti. İktidar milyarlarca lira topladı.
6 Şubat'tan önce çok sık bir reklam filmi izliyorduk. Başrolünde bu Hasan Kaçan vardı. Hükümetin verdiği başrolü oynuyor, iyi de para kaldırıyordu. Hatırlayın!
Ev sahibi bir kadın: "Bilip bilmeden iki göz yer yaptık. Ama hep ha yıkıldı ha yıkılacak korkusuyla yaşadık. Bizimle helalleşiyorlar mı" diye soruyordu.
Hasan Kaçan; "Devlet, vatandaşın sorununu çözmek için var".
Yaşlı bir vatandaş; "Oğlum evlendiğinde kiraya bile çıkamıyordu. Hanımın bileziklerini sattık, el mecbur bahçede de onlara bir yer yaptık. Bu durum bizim için de geçerli mi?
Hasan Kaçan; "Üzme kendini amcacığım. Evlatların evlerinde gönül rahatlığıyla otursunlar. İnternetten başvurup yapı kayıt belgesini almanız yeterli".
İşte bahsedilen yapı kayıt belgesi alanlar enkaz altında kaldı. Çıkarılanlardan 800 binden fazlası organlarını kaybetti.
O, Hasan Kaçan, acaba benim bu yaşanılan felakette bir payım var mı, zerre kadar dahlim var mı, muhasebesi yapmak yerine seccadeyi kirletti.
Cumhurbaşkanı adaylarında Kemal Kılıçdaroğlu bir ziyarette motifli bir küçük halıya ayakkabı ile basıyor.
Kılıçdaroğlu 'kalabalık ortamdı, farkında değilim, bilmiyorum, özür dilerim' dedi.
Hadi farz edelim ki bilerek bassın. Sana ne Hasan Kaçan! Sana ne Veli, Bilal, Hilal, Ahmet, Selvi, Gülerce, Barlas, Konakçı, kundakçı! Sana ne, size ne?
Eğer iman ispatı gayesinde iseniz 1 milyon Müslüman katledilip, yüz bin kadının ırzına geçildiği gün ABD askerlerinin sağlık selameti için dua edenlere alkış tutuğunuz gün o ispatı kaybettiniz.
Allah'ın hükümlüleri karşısına hüküm koyulduğu gün alkışlayarak, sesiz kalarak kaybettiniz.
Dinler arası diyalog denilen şirk sofrasına oturduğunuz, sessiz kaldığınız gün kaybettiniz.
Dört hak din vardır, Kuran güncellenmelidir, denildiği gün sustuğunuz için kaybettiniz.
Şimdi o seccade ile iman tazeleyemezsiniz. O seccade imanınıza kefil de olmaz. Kefaret hiç olmaz.
Role bak role
Hasan Kaçan, Bay Kemal'in ayak bastığı yerde bakın neler görmüş!
"Bu fotoğraf yıllar ve yıllar boyu bu aziz millete zulmeden, camilerini ahır yapan, ezanını yasaklayan, kutsallarının üstünde tepinen, inancının düşmanı olan zihniyetin günümüzdeki tezahürüdür.
Velev ki 'bilmeden' basılmış olsun. Kendi milletinin kutsalını bilmemek daha da fenadır. Bilmek ve olağanüstü hassas olmak zorundasın. Başka inanç biçimlerine gösterdiğin hassasiyetin yüz katını göstermek zorundasın.
Ey Müslüman... O, üstüne pabuçlarla basılan seccade sensin... Senin kutsalın, bütün değerlerin... Anan, baban, deden, ninen, eşin, evlatların... Senin geçmişin ve geleceğindir çamurlu pabuçlarla hoyratça çiğnenen. Düşman olsa bu hakareti yapmaz. Bu hakaret kabul edilemez."
Bu cümleleri okuyunca 'Allah belanı vermiş Hasan Kaçan, haberin yok' dedim.
Devlet malından bir iğne zimmete geçirmeyi, kamuyu zarara uğratmayı cehennem ile müjdeleyen ve de o kişilerin cenaze namazı dahi kılmayan Peygamberin Ümmeti iddiası ile tirlyonların yok oluşuna susup, seccade üstündeki ayakkabılara takılmak beladır. Allah belanı vermiş.
Veysel Eroğlu
Hatay'a üç gün gidilemedi. Binlerce insan çaresizce ölümü bekledi ve öldü. On binlerce insan zamanında müdahale edilemediği için sakat kaldı.
Neden? Hatay'a yapılan havalimanı zarar gördüğü için. Hükümet öyle diyor. Başka sözler diyenlerde var.
TBMM Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı Veysel Eroğlu, Çevre ve Orman Bakanı olduğu dönemde, Devlet Su İşleri'nin (DSİ) Kahramanmaraş merkezli depremlerde hasar gören Hatay Havalimanı'nın yapılmaması yönünde görüş bildirdiğini belirterek, "Hatay Havaalanı konusunda -ben bakandım- Hatay DSİ'den görüş istendi. Esasen biz de burada havaalanı yapılmasının uygun olmadığını belirtmiştik yani.
Onu da açıkça ifade edeyim. Ama Antakya'dan çok büyük baskı geldi. 'Biz İskenderun tarafına havaalanı istemiyoruz, bu tarafa istiyoruz mutlaka' diye. Dolayısıyla, sosyal baskı neticesinde oraya havaalanı yapıldı. Buna özellikle dikkat etmek lazım" dedi. Eroğlu, havaalanının baştan sona yeniden incelenmesinde fayda olduğunu da vurguladı.
Demek ki ölüm bile bile gelmiş. Buyurun helalleşin. Hasan Kaçan ne dersin?
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025
- 1 Mayıs’ta (bugün) neler olacak / 01.05.2025
- Emek, alın teri eşittir kul hakkıdır / 30.04.2025
- Kenan Evren dirildi de haberimiz mi? / 28.04.2025
- İstanbullular neden sokağa çıkıyor? / 27.04.2025