Drakula'lar kana doymaz

Kont Drakula'yı tanır mısınız? Hani şu korku filmlerinin kan emici vampir karakteri var ya, ondan bahsediyorum. Sinemalarda, televizyonlarda o kadar çok arzı endam etti ki, eminim bilmeyeniniz yoktur.Peki size, Kont Drakula'nın bir film karakteri değil, aslında yaşamış bir insan olduğunu söylesem, şaşırır mısınız? Şaşırdınız değil mi?Şimdi gelin sizinle tarihî bir yolculuğa çıkalım ve Kont Drakula'nın hikayesine bir göz atalım.Daha sonra mı?Tabii bir hisse çıkartacağız bu hikayeden, hem de ne hisse!Bundan aşağı yukarı 550 yıl kadar önceye gideceğiz. Asıl adı Vlad Çepeş... Türkler ona 'Kazıklı Voyvoda' diyorlar, bazıları ise 'Cellat' lakabını takmışlar, hatta 'Şeytan' diyenler bile var. Özel zevkleri arasında insanları kazığa oturtarak öldürmek ve kafataslarından şarap içmek olan bir yaratığa başka hangi lakaplar takılabilirdi ki!İçiniz bir tuhaf olacak ama bu canavarın çılgınlıkları bunlarla sınırlı değil. Bir keresinde şatosunda düzenlediği bir eğlence sırasında misafirlerinin hepsini bir salona doldurtup hepsini ateşe vermiş. Yine, hamile olup olmadığını anlamak için karısının bedenini ortadan ikiye ayırtacak kadar çıldırmış bir varlık. Ve daha niceleri...Gelelim bu anlattıklarımızın bizimle ilgisine...Efendim, bu çıldırmış yaratığın en önemli düşmanı Türkler... Türkleri öldürtmekten büyük bir zevk alıyor. Büyük Türk hükümdarı Fatih Sultan Mehmet, fetih sonrasında gelişen pekçok hadiseyle boğuştuğundan, Vlad'ın caniliklerine öncelikle siyasi olarak yaklaşmayı tercih ediyor. Hatta ona Hamza Paşa başkanlığında bir elçi heyeti gönderiyor. Cür'ete bakın ki, kan emici Vlad, sarıklarını çıkarmadılar diye elçilerin hepsini kazığa oturtup çengellere astırıyor. Bununla da yetinmiyor, elçilerin cesetleri, sarıkları başlarına çivilenmiş şekilde şehir meydanında halka sergileniyor. Hem de özel eğlenceler tertip edilerek.Anlayacağınız eceli gelen Kont iyice çığrından çıkıyor. Üstelik Osmanlı'ya vermesi gereken vergileri de vermiyor. Bunun üzerine işinin bitirilmesi için gerekli karar çıkıyor ve üzerine bir ordu gönderiliyor. Kont'un ordusu perişan ediliyor fakat kendisi Macaristan'a kaçmayı başarıyor. Ellerinde yüzbinlerce Türk'ün kanı olan Vlad'ın peşi tabii ki bırakılmıyor ve ısrarcı takiplerden sonra Bükreş yakınlarında öldürülüyor.Şimdi size daha ilginç bir notu aktaracağım. Bugün Bükreş yakınlarında bir manastırda bulunan Kont Drakula'nın mezarının hıristiyanlar tarafından önemli bir ziyaretgah olarak kabul edildiğini biliyor muydunuz? Peki ömrü Türk kanı içmekle geçmiş bu vahşiye hıristiyanların biçtiği payeden haberiniz var mı? Onlara göre Türk düşmanı Vlad Çepeş bir azizdir, bir milli kahramandır. Ve yüzyıllardan beri onun mezarının başında hıristiyanlığın zaferi için dua etmektedirler...Şimdi hisse çıkarma vakti geldi.Şunu hiç tereddütsüz belirtmek gerekir ki; Batı'nın tarihinde, sayılamayacak kadar Kont Drakula vardır. Ve bugün de dünya üzerinde kan dökenler ataları Vlad Çepeş'in izinden gitmektedirler. İşin en çarpıcı yönü ise; bu cinayetlerin din adına işlenmiş olmasıdır. Yani masum kanı dökmek (özellikle Türklerin) onlarda dinî bir ritüeldir ve karşılığında büyük makamlar vardır. Pekçoğu, Vlad örneğinde olduğu gibi, öldükten sonra bir aziz, bir milli kahraman ilan edilmişlerdir. Dikkat ederseniz, bugün Irak'ta masum kanı dökenler, ırza geçenler de kendilerini Tanrı'nın görevlendirdiğini söylüyorlar.Geçmişten ve günümüzden verdiğimiz bu birkaç örnekten sonra çıkaracağımız hisseyi tabii ki siz çok iyi tahmin ediyorsunuz. Aslında sözümüz kör olanlara, kör gibi davrananlara. Bütün bu tarihî ve güncel gerçeklere rağmen, akıl almaz bir aşağılık kompleksiyle bizi Avrupa çöplüğünde yok etmeye kalkanlara sözümüz. Sözümüz; Müslüman Türk kimliğini üzerlerinden sıyırıp, koskoca bir milleti de buna mahkum etmeye çalışanlara.Lütfen vazgeçin bu sevdadan. Aklınızı başınıza koyun! Kendinize gelin! Siz Fatihlerin, Yavuzların, Yunusların torunusunuz, Drakulaların değil.