7 Kasım Salı sabahı erkenden oturmuştum bilgisayarın başına. Günlük gazetelere bir göz atıp sonra da yazımı yazacaktım. Akşamdan planladıklarım, hatta tesbit ettiğim başlıklar bile vardı. Her zaman olduğu gibi gazeteleri okumaya Yeni Mesaj'dan başladım, bizim Alperen Polat'ın yazısını okuyunca bütün planlarım alt-üst oldu, belirlediğim başlıkları unuttum, uzun süre masanın başında hareketsiz kaldım. O paragrafları okurken beynimde şimşekler çakıyordu, bombalar patlıyordu, Bağdat'taki kubbeler, minareler biri bir devriliyordu.İşte o yazı:"Öldür, öldür! "Bir çeşit protesto yapıyorlar. Bağırıp çağırıyorlar işte. Sadece bir avuç gösterici, silahları yok...Gerisingeri yürüdüm, sağımdaki terkedilmiş büyük fabrikayı geçerek, çocukların silahlarını doğru yöne çevirdiklerinden ve makineli tüfek kafalarının aralıklarının ve zamanlamalarının doğru ayarlandıklarından emin olmak için Charlie'ye kadar gittim...Schutz'un yanına vardığım anda, çocuklar protestoculara ateş açtı. Tüfeğimi sırtımdan alıp omzuma yaslamam üç saniyemi aldı. Silahımı omzumda iyi desteklediğime emin oldum, arpacıktan bir göstericinin vücuduna nişan aldım. Derin bir nefes alarak, yavaşça bir gözümü kapattım; sağ gözümü, nefes vererek açtım ve bir el ateş ettim. Merminin göstericinin göğsünün ortasına çarpmasını izledim. Denizcilerim bağırıyordu: "Gelin korkaklar, savaşmak mı istiyorsunuz?"Hemen yeni bir hedef, çömelmiş kaçacak delik arayan başka bir Iraklı'yı seçtim. Çabucak kafasına nişan aldım, derin bir nefes çektim, verdim ve kafasına bir kurşun yolladım. Bir kafa: Güm! Diğer bir kafa: Güm! Tam ortadan: Güm! Bir tane daha: Güm! Göstericilerin bedenlerinin hareketsiz kaldığını fark edene dek böyle devam ettim. Karşı ateş gelmemişti. On iki el ateş etmiş olmalıydım. İki buçuk dakika kadar sürmüştü.Göstericileri sırtlarından vurduğumuzu biliyordum, çünkü bazıları yerde emekliyordu ve beyaz giysileri kırmızıya dönmüştü..."***"Bir kadın ve bir çocuk askeri kamyonun arkasında yürüyorlardı. İpnotize edilmişçesine hepimiz gökyüzüne bakıyorduk. 'Neler oluyor' diye sordu Schutz. Aniden bir füze patladı ve bir ateş topu kamyonu yuttu. Sarsıntıyı bedenlerimizde hissettik; gökyüzü yarılmış gibi görünüyordu. Parçalanan, kolları ve kafaları kopmuş gövdeler havada uçuşuyordu, 'Vay anasını! Havada uçan cesetleri gördünüz mü?' diye sordum, hala ipnotize edilmiş gibiydim. 'Dostum bu çok acayipti!' diye cevap verdi onbaşı Eric Sutters. 'Haydi bir daha... Uçurun her yanı' dedi Onbaşı Stivers, büyülenmiş bir biçimde. Adamlar, kadın ve çocuk; hepsi ölmüştü."Bu satırlar, bir kurgu romandan alınmış değil. 2003'ten bu yana Irak'ta devam eden ABD işgal ve katliamından sadece ufak kesitler. Bu satırların yazarı da 2003 yılının mayıs ayında Irak cehenneminden tıbbi nedenlerle (Irak'taki ABD askerlerinin önemli bir bölümünün tutulduğu Travma Sonrası Stres Bozukluğu-TSSB hastalığından dolayı) ABD'ye dönen ve kendisini, "32 yaşında, eğitilmiş bir psikopat katil" olarak tanımlayan Jimmy Massey'e ait. ABD'deki yayıncıların yayınlamaya cesaret edemediği kitabın Türkçesi "Öldür öldür öldür" ismiyle Versus yayınlarından çıktı. Massey bu kitapta Irak'taki vahşeti, ABD katliamlarını ve ABD askerlerinin içinde bulunduğu ruh halini çok açık ifadelerle anlatıyor. "Bu satırların şokundan uyanıp kendime geldiğimde,Amerika'yı dünya gemisinin dümenine oturtan Fethullah Gülen geldi.Dünya gemisinin dümenine eli kanlı bir cellatı oturtursanız "haçlı seferini başlatıyorum" der ve İslam coğrafyasını kan gölüne çevirir.Aynı cellatın tetikçi katilleri de oturur cinayetlerini ballandıra ballandıra anlatan kitaplar yazarlar.Nasıl, dümencinizden,kaptanınızdan memnun musunuz?Yukarda paragraflarını okuduğunuz Amerikalı seri katilden sonra bir de Hocaefendinin şu satırlarını okuyun:"Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden, destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır? Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. Ve ben bunu çok yadırgamam? ABD'ne bugün de dünyada ihtiyaç vardır" (Nevval Sevindi, Fethullah Gülen ile New York Sohbeti, 20 Temmuz 1997, Yeni Yüzyıl; N. Sevindi, New York Sohbeti ve Global Hoşgörü, 1997 Sabah Kitapları)."Bilmem dikkatle okuyabildiniz mi? Amerika'ya bu gün de ihtiyaç varmış!Fethullah Gülen öyle diyor.Nedenini kendisine sorarsınız,ama bilinen bir şey var ki Amerika olmasaydı ya da geminin dümenine oturmasaydı yarım milyon Irak'lı Müslüman katledilmeyecekti,Filistinde analar kurşunlanmayacaktı, Lübnan bombalanmayacaktı.Yani İslam coğrafyasının değişik köşelerinde katliamlar bu boyutlarda sürmeyecekti.Söz,dünya gemisinin dümencisine ve o cellatı dümene yerleştiren Hocaefendiye gelmişken, onun ünlü Zaman gazetesinden de ufak bir alıntı yapmadan olmaz:"Kasırga mağdurlarına yardım, hiçbir şey yapamıyorsak dua etmemiz lazım. Unutmamak lazım ki, Amerikalılar Müslümanları birçok felakette yalnız bırakmadı. Güney Asya'daki tsunamide Amerikan özel sektörü ve halkının yaptığı rekor bağışlar 1 milyar doları aştı. Bush yönetimi, uluslararası yardımın öncülüğünü yaptı. 1999 Gölcük depreminde Amerikan halkının ve hükümetinin Türkiye'ye uzattığı dost elini hatırlayalım. Başkan Clinton'ın deprem mağdurlarını ziyareti hepimizi ne kadar memnun etmişti."(2 Eylül 2005,Zaman,Ali H.Aslan)Görüldüğü gibi,Amerika,dünyanın dört bir yanında keskin ve sapık nişancıları ile Müslümanları avlarken hala dostları var,hayret ki ne hayret!(Alperen Polat).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025