Dünyanın her hangi bir köşesinde yağmur yağar, sele dönüşür, ama yatağında akar ve denize karışır.
Fakat ne yazık ki, genelde İslam coğrafyasında, özelde de bizim ülkemizde, yağmur yağar, sele dönüşür, selin geçeceği doğal yolları, defalarca imar affı görmüş kargacık-burgacık binalarla kesildiği için, o binalar içinde barınan şu kadar nüfusla beraber yer ile yeksan olur.
Yeryüzünün sadece bir yüzü, sadece Müslümanların yaşadıkları yüzü sallanmaz, sadece o diyarlarda plakalar yer değiştirmez, fay hatları kırılmaz, yeryüzünün her yüzünde depremler olur, dağlar ve ovalar yer değiştirirler.
Fakat ne yazık ki, gezegenimizin çeşitli şiddetteki hareketleri, zelzele ve sarsıntıları, her tarafta, kendi doğal yer değiştirmeleri ile sonuçlanırken, genelde İslam coğrafyasında, özelde de bizim ülkemizde, nice tarifsiz acılara, dayanılmaz sancılara ve arşa yükselen feryatlara sebep olur.
Yeryüzünün, bizim vatan tuttuğumuz yüzü mü, daha çok hareketlidir, daha çok sarsıntılara sebep olmaktadır, yoksa üzerinde yaşayan bizler mi, umursamaz, vurdumduymaz ve tedbirsiz insanlarız?
Mesela, hep örnek verildiği üzere, Japonya'da 9 şiddetinde bir depremde en fazla dokuz-on can kaybı yaşanırken, bizim bugün yaşadığımız bu perişanlık nedir böyle?
İmar barışına, imar affına uğrayan çürük-çarık binaları, depremin affetmediğini, affetmeyeceğini daha ne zaman öğreneceğiz?
'Deprem vergisi' adı altında on yıllardan beri toplanan paraları, maksadına uygun değil, depreme dayanıklı binalardan oluşan yerleşim yerleri inşa etmek için değil de, kimi yetkililerin her vesile açıkladıkları gibi 'yol yapımında' kullandıklarını ve o yolların da işte böyle bir depremde kullanılamaz hale geldiğini anlamak için daha kaç deprem yaşamamız gerekecek?
Neden, dünyada öyle bizde böyle?
Neden, dünyanın her tarafında daha şiddetli depremler oluyor, adeta selamlayıp geçiyor, hiç bir şey olmamış gibi hayat devam ediyor da, bizdeki depremlerde adeta hayat duruyor, nice hayatlar sönüyor, tarifsiz acılara ve sancılara gark oluyoruz?
Bir taraftan, yetkililer; 'ulaşılmadık yer kalmadı' diye açıklama yapıyorlar, diğer taraftan ise, depremi iliklerine kadar yaşayan il ve ilçelerden televizyonlara bağlanan vatandaşlar olsun, yerel yöneticiler olsun, feryat ediyorlar, 'enkazlardan sesler geliyor ama gelen-giden yok' diye.
Deprem öncesi gerekli hazırlıkları yapmadığımız, gerekli tedbirleri almadığımız gibi, deprem sonrasında da yaraları sarmada yetersiz mi kalıyoruz acaba?
Dünyada öyle de, bizde neden böyle?
- Dört tanesi yüz… Dört tanesi yüz… / 24.07.2025
- Bu vahşet sekiz milyar insanın ortak vebalidir / 23.07.2025
- Böyle bir alçaklık insanlık tarihinde yok / 22.07.2025
- Beterin beteri basiretsizlik / 19.07.2025
- Görmeyen gözler işitmeyen kulaklar ve ürpermeyen kalpler / 18.07.2025
- İmtiyazlı zümre doymak bilmiyor / 17.07.2025
- Hacım! Hayırlı olsun yeni yol arkadaşlarınız da!.. / 16.07.2025
- ‘Her kışın sonunda bir bahar olur’ / 15.07.2025
- Gül vekilim gül / 12.07.2025