BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi, 2005'te dünya üzerine güneş gibi doğmuştur.
Onu anlayıp uygulamaya çalışan insanlık için en büyük iktisadi rahmet ve ekonomik bereket vesilesi olmuştur.
Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya, Asya ve BRICS ülkeleri başta olmak üzere dünyanın 4 milyar nüfusluk kesimi bu iktisadi rahmet ve bereketten istifa ediyor.
Türk milleti, şimdiye kadar bu güneşe ve iktisadi rahmete sırtını dönmüş, başını kuma gömmüş; devlet ve millet, faize, borca battıkça batmış, yeraltı kaynakları ve Cumhuriyet mirası tüm işletmeler dahil her şeyi elinden gitmiş, varını-yoğunu ecnebilere kaptırmıştır.
Kafalarını kuma gömenlerin yeni yeni akılları başlarına geliyor... Vay, meğer biz,güneşi ceketimizin astarı içinde kaybetmişiz, diyorlar. İçten içe kaynıyorlar.
Karaman'ın hayretlik koyunu başta olmak üzere cüppeli-cüppesiz alim ve aydın geçinen takım, aman ha yanlışları konuşmayalım, olur olmaz eleştirmeyelim, ikazları yapıyorlar.
Kur'an-ı Kerim, helake sürüklenmiş geçmiş toplumlardan örnekler sunarken; "felaketin dört atlısı" olarak ölçü tanımaz kral Fir'avun'u, onunla birlikte pembe rüyalar gören yandaş bürokrat Haman'ı, haramzade yandaş sermayedar Karun'u ve yanlışlara fetva uyduran Bel'am'ı aynı karede zikrediyor (Ankebut Suresi, 39-40; Kasas Suresi, 76-82;A'raf suresi 175-176 ).
Geçmişte toplumlar bu aymazlar ve Ebucehil kalpliler yüzünden madden-manen felç olmuşlardı.
Günümüzdeki vaziyet geçmişten çok farklı değil. En ağır ve çirkin yanlışlar artık pervasızca sergileniyor, iftiharla yaşanıyor.
Hz. Peygamber(saa), "aman ha sakının" diye ikaz ettiğifert ve toplumu helak edici en yedi büyük günah"el-Mûbikatu's-Seb'a" ortalıkta kol geziyor (Buhârî, Sahih, Vasâyâ 23; Müslim, Îmân 145; EbûDâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12).
Dinlerarası diyalog başta olmak üzere çeşitli şirkler, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürme, faiz, yetim malı,iftira vs… yaygınlaşmış, almış başını gitmiş… Hz. Peygamber de bunları saymıştı!
Önceki gün Kahramanmaraş'a giderken uçakta, yanıma denk düşen Alim Kurt ağabey ile hasbihal ettik. Bir ara dedi ki, hocam, insanlar kafa taşıyor gibi görünseler de, toplum Allah'ı ve dostlarını öylesine incitti ki, inan, ilahi fatura kesilmiş, manen omuzlar üstünde baş yok, kelleler uçmuş… el-Hak doğrudur.
Bazıları, madem öyle, neden başımıza taş yağmıyor diye sorup;ortalığı basmış bunca adaletsizlik, ahlaksızlık, faiz ve kul hakkına kılıf uydurmaya çalışıyor.
Vakıa şu ki; en ağır bela ve musibetler sağanak sağanak yağıyor.
Hem Müslümanın olacaksın, hem de Hakka ve hakikate karşı Ebucehil kıratında kör ve sağır olacaksın; bu en büyük beladır, daha ne olsun.
Hem İslamcılık iddiasında olacaksın, sarıklı-cüppeli dolanacaksın, hem de İslam coğrafyasında Müslümanların vatanlarının işgal edilmesine, nâhak yere katledilmelerine cevaz vereceksin, yardım ve ortaklık yapacaksın; bundan daha büyük bela yok ki, daha ne olsun.
Kisve ve kalıp güya Müslüman; kalp ise olmuş Ebucehil...
Kalpler Hakk'a kapanmış, hakikate kapanmış, adalete, hayra, güzele, Allah'a, Resulüne, Ehl-i beytine, dostlarına kapanmış…Batıla, yalana, harama, zulme,Müslümanlara kan kusturanlara, hak ve hakikat düşmanlarına açılmış… En büyük bela, helaket ve felaket budur!
Allah şöyle buyuruyor: "Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalplerinin üzerine pas tutmuştur" (Mutaffifîn Suresi, 14).
En ağır yanlışları pervasızca işleyen veyarıza gösterenin takdiri ve belası, kalbinin paslanması ve taştan bile kaskatı kesilmesi (Bakara Suresi, 74) yani Ebucehil kalbine dönmesidir… Bu çok büyük bir nasipsizliktir.
Gerçekleri görmek ve idrak etmek, kalıp ve kisve işi değil; bilakis kalp işidir.
Dünyada ve ülkemizde bir yandan ağır bir kalp paslanması ve gönül çürümesi belası yaşanıyor, doğru…
Lakin buna mukabil öbür yandan 4 milyar nüfusluk bir büyük kesimde kalp yeşermesi, gönül açılması ve Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi bereketi yaşanıyor… Dünyada bu bereketin yaşanmasına vesile olduğu için Prof. Dr. Haydar Baş beyden Allah razı olsun, ömrüne bereketler versin.
Kisvesi ve kalıbı Müslüman görünen kesimlerin göğüslerinden Ebucehil kalbi fırlıyor, Ebucehil inadı zuhur ediyor, ahlaksızlık ve cüruf kokuları geliyor, doğru…
Buna mukabil dinde, imanda hiç de bezi yok denilen büyük bir kesimde iman ve bağımsızlık duruşu, hak ve hakikat sevgisi, vatan sevdası, Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi arzusu, Hoş Geldin Atatürk şuuru yankılanıyor. Yüreklerde bu rahmeti yeşerttiği için Prof. Dr. Haydar Baş beyden Allah razı olsun, ömrüne bereketler versin.
Rahmet ve bereket işte bu sağduyulu kesimin eliyle gerçekleşecektir; İslamcı kalıplı Ebucehil kalplilerin değil…
Onu anlayıp uygulamaya çalışan insanlık için en büyük iktisadi rahmet ve ekonomik bereket vesilesi olmuştur.
Rusya, Çin, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya, Asya ve BRICS ülkeleri başta olmak üzere dünyanın 4 milyar nüfusluk kesimi bu iktisadi rahmet ve bereketten istifa ediyor.
Türk milleti, şimdiye kadar bu güneşe ve iktisadi rahmete sırtını dönmüş, başını kuma gömmüş; devlet ve millet, faize, borca battıkça batmış, yeraltı kaynakları ve Cumhuriyet mirası tüm işletmeler dahil her şeyi elinden gitmiş, varını-yoğunu ecnebilere kaptırmıştır.
Kafalarını kuma gömenlerin yeni yeni akılları başlarına geliyor... Vay, meğer biz,güneşi ceketimizin astarı içinde kaybetmişiz, diyorlar. İçten içe kaynıyorlar.
Karaman'ın hayretlik koyunu başta olmak üzere cüppeli-cüppesiz alim ve aydın geçinen takım, aman ha yanlışları konuşmayalım, olur olmaz eleştirmeyelim, ikazları yapıyorlar.
Kur'an-ı Kerim, helake sürüklenmiş geçmiş toplumlardan örnekler sunarken; "felaketin dört atlısı" olarak ölçü tanımaz kral Fir'avun'u, onunla birlikte pembe rüyalar gören yandaş bürokrat Haman'ı, haramzade yandaş sermayedar Karun'u ve yanlışlara fetva uyduran Bel'am'ı aynı karede zikrediyor (Ankebut Suresi, 39-40; Kasas Suresi, 76-82;A'raf suresi 175-176 ).
Geçmişte toplumlar bu aymazlar ve Ebucehil kalpliler yüzünden madden-manen felç olmuşlardı.
Günümüzdeki vaziyet geçmişten çok farklı değil. En ağır ve çirkin yanlışlar artık pervasızca sergileniyor, iftiharla yaşanıyor.
Hz. Peygamber(saa), "aman ha sakının" diye ikaz ettiğifert ve toplumu helak edici en yedi büyük günah"el-Mûbikatu's-Seb'a" ortalıkta kol geziyor (Buhârî, Sahih, Vasâyâ 23; Müslim, Îmân 145; EbûDâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12).
Dinlerarası diyalog başta olmak üzere çeşitli şirkler, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürme, faiz, yetim malı,iftira vs… yaygınlaşmış, almış başını gitmiş… Hz. Peygamber de bunları saymıştı!
Önceki gün Kahramanmaraş'a giderken uçakta, yanıma denk düşen Alim Kurt ağabey ile hasbihal ettik. Bir ara dedi ki, hocam, insanlar kafa taşıyor gibi görünseler de, toplum Allah'ı ve dostlarını öylesine incitti ki, inan, ilahi fatura kesilmiş, manen omuzlar üstünde baş yok, kelleler uçmuş… el-Hak doğrudur.
Bazıları, madem öyle, neden başımıza taş yağmıyor diye sorup;ortalığı basmış bunca adaletsizlik, ahlaksızlık, faiz ve kul hakkına kılıf uydurmaya çalışıyor.
Vakıa şu ki; en ağır bela ve musibetler sağanak sağanak yağıyor.
Hem Müslümanın olacaksın, hem de Hakka ve hakikate karşı Ebucehil kıratında kör ve sağır olacaksın; bu en büyük beladır, daha ne olsun.
Hem İslamcılık iddiasında olacaksın, sarıklı-cüppeli dolanacaksın, hem de İslam coğrafyasında Müslümanların vatanlarının işgal edilmesine, nâhak yere katledilmelerine cevaz vereceksin, yardım ve ortaklık yapacaksın; bundan daha büyük bela yok ki, daha ne olsun.
Kisve ve kalıp güya Müslüman; kalp ise olmuş Ebucehil...
Kalpler Hakk'a kapanmış, hakikate kapanmış, adalete, hayra, güzele, Allah'a, Resulüne, Ehl-i beytine, dostlarına kapanmış…Batıla, yalana, harama, zulme,Müslümanlara kan kusturanlara, hak ve hakikat düşmanlarına açılmış… En büyük bela, helaket ve felaket budur!
Allah şöyle buyuruyor: "Hayır, onların işleyip kazandıkları şeyler kalplerinin üzerine pas tutmuştur" (Mutaffifîn Suresi, 14).
En ağır yanlışları pervasızca işleyen veyarıza gösterenin takdiri ve belası, kalbinin paslanması ve taştan bile kaskatı kesilmesi (Bakara Suresi, 74) yani Ebucehil kalbine dönmesidir… Bu çok büyük bir nasipsizliktir.
Gerçekleri görmek ve idrak etmek, kalıp ve kisve işi değil; bilakis kalp işidir.
Dünyada ve ülkemizde bir yandan ağır bir kalp paslanması ve gönül çürümesi belası yaşanıyor, doğru…
Lakin buna mukabil öbür yandan 4 milyar nüfusluk bir büyük kesimde kalp yeşermesi, gönül açılması ve Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi bereketi yaşanıyor… Dünyada bu bereketin yaşanmasına vesile olduğu için Prof. Dr. Haydar Baş beyden Allah razı olsun, ömrüne bereketler versin.
Kisvesi ve kalıbı Müslüman görünen kesimlerin göğüslerinden Ebucehil kalbi fırlıyor, Ebucehil inadı zuhur ediyor, ahlaksızlık ve cüruf kokuları geliyor, doğru…
Buna mukabil dinde, imanda hiç de bezi yok denilen büyük bir kesimde iman ve bağımsızlık duruşu, hak ve hakikat sevgisi, vatan sevdası, Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi arzusu, Hoş Geldin Atatürk şuuru yankılanıyor. Yüreklerde bu rahmeti yeşerttiği için Prof. Dr. Haydar Baş beyden Allah razı olsun, ömrüne bereketler versin.
Rahmet ve bereket işte bu sağduyulu kesimin eliyle gerçekleşecektir; İslamcı kalıplı Ebucehil kalplilerin değil…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019