Kabir hayatı ve ahiret halleriyle ilgili olarak buyurdu ki:
"Kabir azabı haktır. İnsanlar, kabirlerinde dirildikten sonra imtihan edilecek. Kabirde sual sorulacak, Allah-ü Teala dilediği kimseye cevap vermeyi kolaylaştıracaktır. Kıyamet günü ilk Sûr üfürülünce, göklerde olanlar ve Allah-ü Teala'nın diledikleri bayılıp düşecek (ölecekler). İkinci Sûr'un üfürülmesi üzerine hepsi bakarak ayağa kalkacaklar (dirilecekler). Allah-ü Teala insanları, ilk yaratmasında olduğu gibi, yalın ayak ve çıplak olarak diriltecek. (Dünyada iken) Allah-ü Teala'ya itaat eden ve isyan eden bedenler, kıyamet günü diriltilecektir. Yine dünyada iken sevap ve günah işleyen eller, ayaklar ve diller de diriltilecek, sahipleri hakkında şahidlik edeceklerdir. Allah-ü Teala insanların amellerini tartmak için terazi koyacak. Kimin sevabı ağır gelirse, o kurtulacaktır. Kimin de sevabı hafif gelirse, hüsran ve zarara uğrayacaktır. Kıyamet gününde insanlara, amel defteri sağ eline verilen kimsenin hesabı kolay görülecektir. Amel defterini sol elinden alanlar ise azap göreceklerdir.
Sırat, Cehennem üzerine kurulmuş bir köprüdür. İnsanlar oradan amellerine göre suratli ve yavaş olarak geçecekler. (Yalnız kıyamette köprü, terazi vardır denince, dünyadaki köprü ve teraziler akla gelmemelidir. Sırat köprüsü için de durum böyledir. Ahirette amellerin tartılması için terazi kullancağına inanmalı, fakat nasıl, ne şekilde olduğunu düşünmemelidir.)
Kalbinde zerre miktarı imanı olan, günahı kadar yandıktan sonra, Cehennem'den çıkarılacaktır.
Peygamber Efendimizin şefaatinin hak oluduğunu bildiren Ebû'l-Hasan-Eş'ari hazretleri şöyle buyurdu: "Resûlullah Efendimizin şefaatı, ümmetinden büyük günah sahipleri için olacaktır. Ümmetinden bir topluluk yanıp, kara kömür olduktan sonra ateşten çıkarılarak hayat nehrine atılacaklar, vücutları hiç azap görmemiş gibi taptaze olacak. Kıyamet gününde Resûlullah Efendimizin havzı bulunup, içmek için ümmeti oraya gelecektir. Ondan içen, bir daha susamayacaktır. Tuttukları doğru yolu; Peygamber Efendimiziden sonra değiştirenler, o havuzdan uzaklaştıralacaklar."
İyilikleri emretmek, kötülüklerden sakındırmak hususunda buyurdu ki:
"Müminlerin üzerine, emr-i maruf ve nehy-i anil-münker, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymak vacibtir. Muktedir olurlarsa, yapılan kötülüğe el ve dil ile mani olurlar. Güçleri yetmezse kalpleri ile o işi kötü görürler."
"Kabir azabı haktır. İnsanlar, kabirlerinde dirildikten sonra imtihan edilecek. Kabirde sual sorulacak, Allah-ü Teala dilediği kimseye cevap vermeyi kolaylaştıracaktır. Kıyamet günü ilk Sûr üfürülünce, göklerde olanlar ve Allah-ü Teala'nın diledikleri bayılıp düşecek (ölecekler). İkinci Sûr'un üfürülmesi üzerine hepsi bakarak ayağa kalkacaklar (dirilecekler). Allah-ü Teala insanları, ilk yaratmasında olduğu gibi, yalın ayak ve çıplak olarak diriltecek. (Dünyada iken) Allah-ü Teala'ya itaat eden ve isyan eden bedenler, kıyamet günü diriltilecektir. Yine dünyada iken sevap ve günah işleyen eller, ayaklar ve diller de diriltilecek, sahipleri hakkında şahidlik edeceklerdir. Allah-ü Teala insanların amellerini tartmak için terazi koyacak. Kimin sevabı ağır gelirse, o kurtulacaktır. Kimin de sevabı hafif gelirse, hüsran ve zarara uğrayacaktır. Kıyamet gününde insanlara, amel defteri sağ eline verilen kimsenin hesabı kolay görülecektir. Amel defterini sol elinden alanlar ise azap göreceklerdir.
Sırat, Cehennem üzerine kurulmuş bir köprüdür. İnsanlar oradan amellerine göre suratli ve yavaş olarak geçecekler. (Yalnız kıyamette köprü, terazi vardır denince, dünyadaki köprü ve teraziler akla gelmemelidir. Sırat köprüsü için de durum böyledir. Ahirette amellerin tartılması için terazi kullancağına inanmalı, fakat nasıl, ne şekilde olduğunu düşünmemelidir.)
Kalbinde zerre miktarı imanı olan, günahı kadar yandıktan sonra, Cehennem'den çıkarılacaktır.
Peygamber Efendimizin şefaatinin hak oluduğunu bildiren Ebû'l-Hasan-Eş'ari hazretleri şöyle buyurdu: "Resûlullah Efendimizin şefaatı, ümmetinden büyük günah sahipleri için olacaktır. Ümmetinden bir topluluk yanıp, kara kömür olduktan sonra ateşten çıkarılarak hayat nehrine atılacaklar, vücutları hiç azap görmemiş gibi taptaze olacak. Kıyamet gününde Resûlullah Efendimizin havzı bulunup, içmek için ümmeti oraya gelecektir. Ondan içen, bir daha susamayacaktır. Tuttukları doğru yolu; Peygamber Efendimiziden sonra değiştirenler, o havuzdan uzaklaştıralacaklar."
İyilikleri emretmek, kötülüklerden sakındırmak hususunda buyurdu ki:
"Müminlerin üzerine, emr-i maruf ve nehy-i anil-münker, iyiliği emredip, kötülükten alıkoymak vacibtir. Muktedir olurlarsa, yapılan kötülüğe el ve dil ile mani olurlar. Güçleri yetmezse kalpleri ile o işi kötü görürler."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.