logo
25 NİSAN 2024

Edebiyatımızda bir dev: Sabahattin Ali

Türk romancılığının ve hikayeciliğinin en önemli isimlerinden yazar ve şair Sabahattin Ali'nin vefatının üzerinden 73 yıl geçti
 

03.04.2021 02:51:00
Edebiyatımızda bir dev: Sabahattin Ali
Edebiyatımızda bir dev: Sabahattin Ali
Karadeniz kökenli bir aileye mensup, askerlikten emekli Cihangirli Ali Selahattin Bey ile Eğridereli Hüsniye Hanım'ın oğlu Ali, 25 Şubat 1907'de Bulgaristan'da, Gümülcine Sancağı'na bağlı Eğridere şimdiki adıyla Ardino ilçesinde dünyaya geldi.
Küçük yaşlarda babasıyla evlenen annesinin psikolojik sıkıntıları, Ali'nin hayatında derin izler oluşturdu ve bu durum ileriki dönemlerde edebiyat dünyasının önemli yapıtları arasında sayılacak olan eserlerinde etkisini hissettirdi.
Sabahattin Ali, 1914 yılında 1. Dünya Savaşı'nda babasının yeniden askere alınması sebebiyle ailesiyle birlikte Çanakkale'ye yerleşti. 1918'e kadar savaşın olduğu bu bölgede kalmak Ali'yi oldukça etkiledi.

Yazarlığa Muallim Mektebindeyken başladı

Geçim sıkıntısı ve aile içerisindeki huzursuzluklarla çocukluk dönemini geçiren usta yazar, ilk eğitimini İstanbul Üsküdar Doğancılardaki Füyuzat-ı Osmaniye Mektebi'nde aldı.
Ali, ailesiyle birlikte Çanakkale'ye gittikten kısa süre sonra Çanakkale İbtidai Mektebi'ne girdi. Okul, savaş nedeniyle öğretmensiz kalarak kapansa da babası ve diğer subayların yardımıyla tekrar açıldı ve Türkçe derslerini Selahattin Bey verdi.
Edremit'te ilköğrenimini tamamlayan Sabahattin Ali, Edremit İdadi Mektebi'nden de mezun olunca Balıkesir'deki Muallim Mektebi'ne kaydoldu.
Ali, Balıkesir'deki Muallim Mektebi'ndeyken hikaye ve şiir denemelerine başladı. Babasının teşvikiyle de yazılar yazan Ali, henüz okulunun ikinci yılında gazetelere ve dergilere eserlerini gönderdi. Aynı zamanda bir okul gazetesi çıkardı.
Eğitiminin 3. yılında İstanbul Muallim Mektebi'ne geçiş yapan usta edebiyatçı, bu okulda da kendisini zekiliği ve çalışkanlığı ile kanıtladı.
İstanbul Muallim Mektebi'nde edebiyat öğretmeni olan Ali Canip Yöntem'in teşvikiyle dergilere hikayeler, şiirler gönderen ve okul müsamerelerine katılan Ali, babasının kalp krizi nedeniyle vefat etmesi üzerine "Babam İçin" adlı şiiri kaleme aldı. Bu şiir daha sonra Orhan Seyfi'nin yönettiği "Güneş" dergisinde yayınlandı.

1927'de mezun oldu

İlk büyük dostlukları İstanbul'da öğretmen okulunda öğrenciyken filizlenen Sabahattin Ali'nin, ömrünün sonuna kadar yanında olan kadim dostu Pertev Naili Boratav ile uzun yıllar mektuplaştığı ve içini döktüğü Ayşe Sıtkı da o dönemki tanıştığı arkadaşlarından oldu.
Sabahattin Ali, 1927'de İstanbul Muallim Mektebi'ni tamamlayarak Yozgat Merkez Cumhuriyet İlkokulu'na öğretmen olarak atandı. Yozgat'ta İstanbul'daki sosyal çevresinin aksine yalnız kalan Ali, kendisini yazmaya ve okumaya verdi.
Öğretmenlik görevinde 1 yılı tamamladıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığının yabancı dil öğretmeni ihtiyacından, yurt dışında dil eğitimi sınavını kazanarak, Almanya'ya giden Ali, Potsdam ve Berlin'de eğitim gördü.
Ali, Alman edebiyatının yanı sıra Rus edebiyatına da yoğunlaşarak, özellikle Ivan Turgenyev, Maksim Gorki ve Knut Hamsun gibi isimlerin eserlerini okudu.

İlk tutuklanma

Yaşadığı tatsız bir olay sebebiyle Almanya'dan Türkiye'ye dönen Ali, bir müddet İstanbul'da arkadaşlarının yanında Yüksek Muallim Mektebi'nde Nihal Atsız, Nihat Sami Banarlı ve Pertev Naili Boratav'la aynı yatakhanede kaldı.
Ali, kısa süre sonra Ankara'ya giderek, 1930'da Gazi Enstitüsü'nde açılan yabancı dil sınavlarına katıldı ve Aydın Ortaokulu'na Almanca öğretmeni olarak atandı. Burada komünizm söylemlerinde bulunduğu gerekçesiyle soruşturma geçiren yazar, hakkında detaylı bir tahkikat yapılması için tutuklandı.
Aydın Hapishanesi'nde 9 Eylül 1931'e kadar kalan Sabahattin Ali, başından geçenleri, Ayşe Sıtkı İlhan'a yazmış olduğu mektuplarda anlattı. Bu süre içerisinde yazar kimliğini geride bırakmayan Ali, daha sonra yazacağı öyküler için de malzeme biriktirdi.
Aydın'da öğretmenliğe başlamadan önce Nazım Hikmet'in çalıştığı "Resimli Ay" dergisine giden Sabahattin Ali, orada hem Zekeriya-Sabiha Sertel çiftiyle hem de Nazım Hikmet'le tanıştı. Yazar aynı zamanda ilk hikayesi olan "Bir Orman Hikayesi" eserini bu dergide yayınladı.
Usta edebiyatçı, beraatinden sonra Konya Ortaokulu'nda Almanca öğretmeni olarak göreve başladı. Ali, Konya'da geçirdiği günlerine de "Bir Skandal" adlı eserinde yer vererek, yalnızlığını ve yaşadığı duygu karmaşasını okuruyla paylaştı.
Sabahattin Ali, aşkına karşılık gördüğü Melahat Hanım'a şiirler yazdı ve bu duygularla katıldığı bir toplantıda okumuş olduğu hicviyede memleketin idaresinde olanlara ima ve tahkirde bulunma iddiasıyla yeniden tutuklandı.

Sinop Cezaevi'nde mahkumiyet

Ali, bir yıllık mahkumiyetinin ilk dört ayını Konya Cezaevi'nde, kalan altı ayını da Sinop Cezaevi'nde geçirdi. Temyiz mahkemesinin aleyhinde karar vermesi üzerine cezası 12 aydan 14 aya çıkarılan Ali'nin Sinop Cezaevi'ndeki günleri, daha sonra bestelenerek unutulmayan şarkılar arasına girecek olan "Aldırma Gönül" ve "Hapishane Şarkısı" adlı eserinin kaleme alınmasına tanıklık etti.
Sinop Cezaevi'nde iken tahliyesine az bir zaman kala cezası 29 Ekim 1933'te sona erdirilen Ali, çıkar çıkmaz Milli Eğitim Bakanlığına başvurarak öğretmenlik mesleğine geri dönmek istediğini belirtti.
Öğretmenliğe Ankara 2. Ortaokulu'nda devam eden yazar, Ankara'dayken 1932 yılında İstanbul'da bir yakınlarının vasıtasıyla tanıştığı Aliye Hanım'la mektuplaşmaya başladı. Bu şekilde birbirlerini seven Aliye Hanım ve Sabahattin Bey, posta yoluyla nişan taktıktan sonra 16 Mayıs 1935'te evlendi.
Ali, 1937'de yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı ve 30 Eylül 1937'de hayatında çok özel bir yere sahip olan kızı Filiz dünyaya geldi. İdeal bir eş ve sevecen bir baba rolünü taşıyan Sabahattin Ali'nin yazı dünyasında bu dönem, önemli eserlere imza attığı bir süreç oldu.
Bugün hala en çok okunan ve birçok dile çevrilen "Kuyucaklı Yusuf" ve "Kürk Mantolu Madonna" romanları yazarın bu yıllarda kaleme aldığı eserlerdi. Bu dönem politikayla da içli dışlı olan Ali, çeşitli söylemler dolayısıyla öğretmenlik görevinden tekrar alındı.

'İçimizdeki Şeytan' tartışmalara neden oldu

Usta edebiyatçı, 1938'de "Çaydanlık", "Arap Hayri", 1939'da "Isıtmak İçin" ve "Uyku" hikayelerini, 1940'ta "Selam" ve "Bir Mesleğin Başlangıcı" hikayelerini kaleme aldı. "İçimizdeki Şeytan" romanı 3 Nisan- 29 Haziran 1939 tarihleri arasında Ulus gazetesinde tefrika edildi. Roman yayınlandıktan sonra ayrıca pek çok siyasi tartışmaya neden oldu.
Verimli olduğu 1941-1943 yılları arasında Sabahattin Ali, "Bir Konferans", "Yeni Dünya", "İki Kadın", "Sulfata" ve "Hasan Boğuldu" adlı hikayelerini yazdı ve bu hikayelerini Yeni Dünya adlı kitapta toplu olarak okurlarla buluşturdu.
Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğü'nde memur, Ankara Devlet Konservatuarı'nda çevirmen ve dramaturg olarak da çalışan Ali, Nihal Atsız'ın hakkında yazdığı bir yazıya karşılık dava açtı. 1944 yılında davayı kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamayan Ali, duruşmalar sonunda Milli Eğitim Bakanlığınca görevinden alındı.

1945'te gazetecilik yapmaya başladı

İstanbul'da 1945'te gazetecilik yapmaya başlayan Ali, fıkralar yazdığı "La Turquie" ve "Yeni Dünya" gazeteleri, "Tan Gazetesi" olayları sırasında tahrip edilince işsiz kaldı.
"Yurt ve Dünya", "Yeni Türk" ve "Tercüme" dergisi gibi yayın organlarında yazılar kaleme alan usta yazar, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz'la birlikte siyasal mizah olarak hazırladıkları "Marko Paşa" adlı dergiyi 1946'da çıkardı. Bu dergiyi daha sonra "Malum Paşa", "Merhum Paşa" ve "Öküz Paşa" gibi yine siyasal içerikli mizah dergileri takip etti.
Bu yayınlardan birinde "Adalet Koridorlarında" adlı yazısı ile yeniden tutuklanan ve 3 ay hapis yatan Sabahattin Ali, bu dönemde İstanbul'da hem maddi hem de manevi yönden sıkıntılar yaşadı. Usta edebiyatçı bu süreci çıkardığı "Ali Baba" dergisindeki yazılarında da dile getirdi.
Ülkede siyasi baskılardan uzak kalamayacağı, hür iradesine dayalı yayın hayatını sürdüremeyeceği fikriyle yurt dışına çıkmak isteyen, ancak pasaport yasağından dolayı, insan kaçakçılarıyla anlaşarak sınır dışına çıkmayı planlayan yazar, tanıştığı Ali Ertekin'le birlikte 31 Mart 1948'de Kırklareli'ne yola çıktı.
Bu tarihten sonra Bulgaristan sınırında 16 Haziran 1948 tarihinde bir çobanın bulduğu cesedin Sabahattin Ali'ye ait olduğu tespit edildi. Ali Ertekin, daha sonra cinayeti işlediğini itiraf etti.
Cinayetin işlendiği tarihten dört ay sonra ormanda tanınmaz haldeki cesedin Sabahattin Ali'ye ait olduğu, 2 Nisan 1948'de vefat ettiği kayıtlara geçti.

Sabahattin Ali'nin edebi kişiliği

Şiirlerini hece vezni ile oluşturan şair ve yazar Sabahattin Ali, yazın dünyasına ilk olarak şiirleriyle girdi. Halk şiirinin etkisinin hissedildiği eserlerini kaleme alırken, öykü ve romanlarında olduğu gibi toplumsal gerçekçilik yaklaşımıyla hareket eden Ali, şiire yaklaşımını 1938'de bir söyleşi sırasında, "Bence şiirin eskisi yenisi yoktur. İyi şiir, muhakkak ki insana bir şey ilave eder. Bu şey bazen tez olur, bazen bizim manen daha genişlememizi temin eden bir heyecan olur" ifadeleriyle dile getirmişti.
Şiirlerini yazarken sade bir üslup kullanarak, daha geniş bir okuyucu kitlesi hedefleyen usta edebiyatçı, öykü ve romanlarında toplumsal gerçekçiliği ön planda tutarak, bu doğrultuda konular belirledi ve hayatın içinden karakterleri seçti.
"Benim kanaatimce sanat, insana insanı ve hayatı ve bunların manasını öğretmekle muvazzaftır" sözleriyle sanat anlayışını özetleyen Sabahattin Ali, Türk edebiyatında yazdığı eserlerle büyük beğeni topladı.
Temiz ve sade diliyle, gerçekçilik anlayışı ve samimi duygularıyla Türk edebiyatına önemli katkılarda bulunan usta yazarın birçok çevirisi de bulunuyor. AA
 



Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı
Beyaz Saray'dan Erdoğan ziyareti sorusuna yanıt
'Takvime alınmış bir program yok'
'Suça konu ihaleyi hatırlamıyorum'
'Siyasi yasak' davası ertelendi
'Herkes lütfen bu tavrımızı çok iyi bilsin'
CHP'de 'Saray' kavgası kızışıyor!
İmam nikahlı eş anneden şikayetçi oldu
7 aylık bebeğini yola bıraktı!
AKP'li belediyeden o görüntü hakkında açıklama
'Takdir halkımızındır'
Ankara'da konuşulan Akşener senaryosu
Hedefi 2028 mi?
Piyasalar merakla bekliyordu
TCMB faiz kararını açıkladı
İddia üzerine DMM'den açıklama geldi
Ehliyetlerine el konulmayacak!
Projeyi öğrenciler geliştirdi
8 şiddetindeki depreme dayanıklı
Özel'den 'Çorlu' kararı hakkında açıklama
'Siyasi sorumluluk unutulmamalı'
AK Partili meclis üyesinin dikkat çeken şovu
Başkanın önünde kendini yere attı
Irak'tan atılan adım hakkında MSB'den açıklama
PKK 'yasaklı örgüt' ilan edildi
Çorlu tren kazasının cezaları belli oldu
6 sene sonra karar açıklandı
İYİ Parti'de istifalar devam ediyor
Kongre öncesi üst düzey istifa
Şehirde göz gözü görmüyor
Çöl tozu İzmir'i teslim aldı

'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı

İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), Kara Yolları Trafik Yönetmeliği'nde değişiklik yapıldığı iddialarını yalanlayarak, uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyet alamayacağı ve ehliyetini yenileyemeyeceği iddiasının manipülasyon içerdiğini bildirdi.
25.04.2024 13:48:00
İhlas Haber Ajansı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
'Uyku apnesi tanısı konan kişilerin ehliyetine el konacak' iddiası yalanlandı
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi tarafından yapılan açıklamada, sürücü adayları ve sürücülerde aranacak sağlık şartları ile muayenelerine dair usul ve esasların Sürücü Adayları ve Sürücülerde Aranacak Sağlık Şartları ile Muayenelerine Dair Yönetmelik kapsamında belirlendiğ hatırlatılarak, 'Yürürlükte olan yönetmeliğin 7. maddesi kapsamında ağır derecede veya orta derecede uyku apnesi olanlar ile birlikte gündüz uyuklama hali tespit edilen kişilerin tedavi görmeden sürücü belgesi alamayacakları, ancak uyku apnesinin kontrol altına alındığı veya tedavi edildiği doktor heyeti tarafından tespit edilen kişilere sürücü belgesi verilebileceği açıkça belirtilmiştir. Yönetmelikte güncel bir değişiklik söz konusu değildir' denildi.


Açıklamada, kamuoyunu manipüle etmeye yönelik paylaşımlara itibar edilmemesi gerektiği uyarısında bulunuldu.

Çorlu tren kazası davasında karar çıktı

Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin davada 9 sanığa 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında hapis cezası verildi
25.04.2024 12:03:00 / Güncelleme: 25.04.2024 12:38:25
AA
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Çorlu tren kazası davasında karar çıktı
Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren kazasına ilişkin yargılanan 13 sanıktan 9'una, 8 yıl 4 ay ile 17 yıl 6 ay arasında değişen hapis cezaları verildi.

Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince Halk Eğitim Merkezi Salonu'nda görülen davanın 20. duruşması yapıldı.

Duruşmaya tutuksuz sanıklar dönemin Çerkezköy Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat, Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, dönemin Demir Yolu Bakım Müdürü Turgut Kurt, hat bakım onarım memuru Celaleddin Çabuk, TCDD Üst Yapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Levent Kaytan, dönemin Altyapıdan Sorumlu 1. Bölge Bakım Servis Müdür Yardımcısı Nizamettin Aras, yol kontrolörü Burhan Ortancıl, dönemin Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu, dönemin Bakım Servis Alanlarından Sorumlu Müdür Yardımcısı Levent Meriçli, dönemin TCDD 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan, mühendisler Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya, kazada ölenlerin yakınları ve yaralananlar ile tarafların avukatları katıldı.

Duruşma, mahkemeye sunulan belgelerin okunmasıyla başladı.

Daha sonra karar öncesi sanıklara son sözleri soruldu.

Sanıklardan Karasu ek iddianame ve mütalaa da görevini yapanın cezalandırılmak istendiğini ileri sürerek "Halkalı'dan Kapıkule'ye kadar olan hatla ilgili uyarıları ve denetimi yazışmalar ile bildirmiştim. Görevimi yerine getirdim. Beraatımı talep ediyorum." dedi.

Diğer sanıklar da suçsuz olduklarını ileri sürerek beraatlarını talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği kısa aranın ardından açıkladığı kararda "Taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan Karasu'ya 17 yıl 6 ay, Kurt'a 16 yıl 3 ay, Aslan'a 15 yıl, Polat'a 13 yıl 9 ay, Önder'e 10 yıl,  Meriçli, Parlak ve Başkaya'ya 9 yıl 2'şer ay, Aras'a ise 8 yıl 4 ay hapis verdi.

Heyet, sanıklardan Kaytan, Ortancıl, Yıldırım ve Çubuk'un ise beraat etmesine hükmetti.

Mahkeme ayrıca sanıklardan Aslan, Karasu, Kurt ve Polat'ın hükümle birlikte tutuklanmasına karar verdi.

Tekirdağ'daki tren kazası

Uzunköprü-İstanbul seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018'de Çorlu yakınlarında vagonlarından bazılarının devrilmesi sonucu 25 kişi yaşamını yitirmiş, 340 kişi yaralanmıştı.
Davanın iddianamesinde "kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu" bulundukları gerekçesiyle sanıklar Turgut Kurt, Özkan Polat, Çetin Yıldırım ve Celaleddin Çabuk'un "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
 
Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporları ve değerlendirme neticesinde 9 Eylül 2022'de soruşturmanın genişletilmesine karar verilmiş, bu kapsamda aynı suçtan Nihat Aslan, Levent Meriçli, Mümin Karasu, Levent Kaytan, Nizamettin Aras, Burhan Ortancıl, Tevfik Baran Önder, Deniz Parlak ve Kubilay Başkaya hakkında Çorlu Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı.
 
Dava kapsamında söz konusu dönem TCDD 1. Bölge Müdürlüğü'nde Bakım Servis Müdürü olan Mümin Karasu 10 Ekim 2022'de tutuklanmış, tutukluluğuna yapılan itiraz üzerine Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesince 25 Kasım 2022'de hakkında yurt dışına çıkış yasağı konularak tahliye edilmişti.
 
Davanın 17'nci duruşmasında Cumhuriyet savcısı esas hakkındaki son görüşünde, tutuksuz 13 sanığın tamamının "birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan cezalandırılmasını, Karasu, Kurt ve Polat'ın üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, üzerlerine atılı suç için öngörülen ceza miktarı dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacak olmasından tutuklanmalarını istemişti.

Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması

 Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.
25.04.2024 10:42:00
İhlas Haber Ajansı
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Uzmanından 'Çöl tozu' açıklaması
Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili olurken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Çocuklar, alerjisi ve astımı olanlar, KOAH'lılar, yaşlılar daha fazla risk altında. Partiküllerin içinde kimyasallar da var, ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından etkiler oluşturduğu gösterilmiş. Solunum semptomları olan hastalar acillere artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor. 'Neden olduk' diyorlar. Dışarıda geçireceğimiz vakti azaltalım, maskeyle çıkalım, aldığımız sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım' dedi.

Afrika üzerinden gelen çöl tozları ve sıcak hava dalgası Türkiye'de etkili oluyor. Rüzgar ile birlikte gelen toz, Yunanistan'ın başkenti Atina'yı turuncuya boyarken uzmanlar, tozun birkaç gün daha Türkiye'yi etkilemeye devam edeceğini belirtti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü toz taşınımına yönelik uyarılar yaparken uzmanlar, insan sağlığına etkisine yönelik bilgi verdi. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, risk gruplarına ilişkin konuşurken çöl tozuna karşı toplumda dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

'Çocuklar, alerjisi, astımı olanlar, KOAH'lılar ve yaşlılar daha fazla risk altında'

Havadaki tozun vücudun birçok noktasını etkilediğini ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Abdullah Kansu, 'Kışı biraz zor geçirdik özellikle viral hastalıklarımız çok fazlaydı, o dönemi şu an biraz kapattık, biraz alerjenler ortaya çıkmıştı. Bahar erken geldi, mart ayında çiçekler, polenler alerji mevsimi derken bugünlerde sabahları uyanıyoruz, arabalarımızın üstü çamur şeklinde. Sahra Çölleri'nden gelen dünyanın döngüsünde olan şeyler bunlar, ülkemize, şehirlerimize ulaşan kum fırtınasıyla ortaya çıkmış bir toz bulutu var. Bunlar mikro küçük partiküller şeklinde havada şu anda uçuşuyorlar. Bunları soluyoruz, belli bir mikro partikülün altındakilerin de akciğerimizin en küçük hava keseciklerine kadar ulaştığını biliyoruz. Bu da bizim solunum yolu şikayetlerimizi artırıyor. Bir; çocukları söylemek lazım, ikincisi alerjisi ve astımı olanlar, üçüncü grup olarak KOAH'lı, dördüncü yaşlı grubumuzu saymamız lazım. 4 grubun bugünlerde dışarıdaki bu etkene maruz kaldığında doğacak sonuçları daha fazla. Hepimiz maruz kalıyoruz ama saydığımız 4 grup daha fazla risk altında. Sadece akciğer için de bir etki oluşturmuyor şu an cildimizde; yüzümüzde, elimizde, saçımızda hissediyoruz. Etrafta uçuştuğu için göz bölümüne gelen hasta sayımızda bir artış var, solunum yoluyla ilgili ciddi manada artan bir şey var. Bu tozların içinde sadece kum taneleri, toz değil kimyasallar da var. Onların ileriye dönük kronik, nörolojik hastalıklar açısından da etkiler oluşturduğu dünyada gösterilmiş. Evimizde sinekliklerimiz vardır, partikülleri, polenleri, böcekleri, uzaklaştıracak şekilde, az düzeyde olsa bile geçişini engeller ama 'Penceremizi çok açalım, havalandıralım' gibi durumları en azından şu bir hafta için biraz azaltmamamız gerekiyor. Çok acil, olağanüstü bir durum yoksa bu grubun özellikle dışarıda çok vakit geçirmemesini hatırlatmak lazım' dedi.

'Hastalar artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla geliyor'

Toza karşı maske kullanımına yönelik konuşan Dr. Öğr. Üyesi Kansu, 'Özellikle kronik grubun kullanması şart, en basit cerrahi maske dediğimiz pandemide kullandığımız maske ile başlanabilir ama bu belli partikülün altını tutmayacaktır. İmkanı olanların özellikle bu saydığımız risk faktöründeki kişilerin 3M maskeleri kullanmalarını hatırlatabiliriz. Bu günlerde göğüs hastalıkları ya da acillere solunum semptomları olan hastalar, alerji, astım geçmişi olan hastalarımız kum fırtınası, partiküller sebebiyle artan şikayetlerle, atak dediğimiz tabloyla karşımıza geliyor. Neler var; öksürük, hırıltı, gece solunum şikayetleri, bir miktar ateş, nefes darlığı şeklinde bu hastalar acile ya da göğüs hastalıklarına geliyorlar. 'Neden olduk, ne değişti' diyorlar, farkına değiller. Alerjenlerin bu günlerde etkisi var ama son 2 haftadır bu kum fırtınasının bu alerji, astım, KOAH olan hastalarda biraz daha solunum semptomlarını kötüleştirdiğini, acile getirdiğini biliyoruz. Meteoroloji açısından takip etmemiz lazım, uzmanların görüşünü dinleyeceğiz, bu hafta akışının süreceğini biliyoruz. Boğazımızda bir gıcık hissi sadece bu saydığımız risk grubu değil şu anda hepimizde var. Cildimizde bir kuruluk hissi var. Birincisi dışarıda geçireceğimiz vakti biraz azaltalım, ikincisi pencerelerimizi çok açmayalım, üçüncüsü maskeyle çıkalım, dördüncüsü eve geldiğimizde lütfen bir duş alalım, üstümüzü değiştirelim. Beşincisi sıvı tüketimi, bol su içmeye çalışalım çünkü o sinüslerimiz, bronşlarımız, burnumuzun içinde de birikiyor bize gıcık hissi de yapıyor. Bu sadece bedenimize aldığımız bir şey değil, şu an da her yere arabamızın üzerine düştüğü gibi tarladaki ekinlere, mahsullere, sebze, meyvelere de düşüyor. Eve aldığımız, pazardan getirdiğimiz sebze meyveleri bol suyla yıkamaya çalışalım" şeklinde konuştu.

Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı

Yargıtay’ın bozma kararı sonrası tekrar görülen terör örgütü DEAŞ’ın Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015’te düzenlediği ve 101 kişinin öldüğü saldırıyla ilgili 10’u tutuklu 26 sanığın yargılandığı davada esas hakkındaki mütalaa açıklandı.
25.04.2024 09:41:00
İhlas Haber Ajansı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Gar katliamı davasında mütalaa açıklandı
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılırken, taraf avukatları salonda hazır bulundu.

Avukatlar, kovuşturmanın genişletilmesini ve terör saldırısından önce ihmali bulunan kamu görevlileri hakkındaki belgelerin mahkemece değerlendirilmesini talep etti.

Beyanların ardından esas hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık Erman Ekici'nin "anayasal düzeni ihlal" suçundan 1, "101 kişiyi kasten öldürme" suçundan da 101 kez olmak üzere toplam 102 kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Ekici'nin 379 kişiyi kasten öldürmeye teşebbüs suçundan da 6 bin 822 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep eden savcı, diğer sanıklar Abdülmubtalip Demir, Talha Güneş, Metin Akaltın, Yakub Şahin, Hakan Şahin, Halil İbrahim Alçay, Resul Demir, Hacı Ali Durmaz ve Hüseyin Tunç için de "kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis talebinde bulundu.

Söz alan sanık Ekici, savunmasını hazırlamak için süre talep etti.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamına hükmederek, duruşmayı 26 Haziran'a erteledi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.