Ehl-i Beyt İmamlarının cömertlikle ilgili örnek davranışlarını aktarmaya devam ediyoruz...
Hazreti Hasan cömert ve kerimdi. Hayır yapmayı çok severdi. Öyle ki mallarının tamamını iki defa fakirlere dağıttı; üç defa da Allah (c.c) ile kasame yaptı. Yani iki ayakkabısı varsa birini tasadduk edip, birini kendisine bırakırdı, herhangi bir yiyeceğin bir avucunu dağıtıp, bir avucunu kendine ayıracak kadar adil davranarak, mallarını fakirlere dağıttığı kaynaklarda geçmektedir.
İmam Cafer'e göre muhtaç müminlere yardım etmemek Ehl-i Beyt'i aşağılamaktır. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer es-Sadık, s.957).
Muhammed bin Usame hastalandı. İmam Zeynelabidin (a.s) da onu ziyarete gitti. İmam (a.s) oturunca, Muhammed ağlamaya başladı.
İmam, "Niçin ağlıyorsun" diye buyurdu.
Usame, "Borcumdan dolayı ağlıyorum" dedi.
İmam (a.s), "Borcun ne kadardır?" diye buyurdu.
Usame, "Beş bin dinar" deyince, İmam (a.s), "Borcunu ben üstleniyorum" dedi ve hastanın yanından çıkar çıkmaz borçlarının tamamını ödedi.
İmam Zeynelabidin (a.s)'ın cömertliğinin bir göstergesi de, evinde öğle vakti herkese açık sofralar kurulur ve isteyen herkes burada karnını doyururdu.
İmam Rıza ise insanları ekonomik yardımlaşmaya çağırırdı ve şöyle derdi: "Cömert insan, insanlar kendi mallarından yesinler diye onların mallarından yer."
İmam Rıza kendisine gelen malları ihtiyaç sahiplerine dağıtırdı. Hatta bir arefe günü sahip olduğu bütün malı ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştı.
"İmam Bâkır'ın (a.s) ailesi çok, durumu orta halli olmasına rağmen, özel ve umumi insanlar hakkındaki bağış ve cömertliği yaygın ve aşikârdı; kerem ve sahaveti, ihsan ve lutfu mâruftu."
İmam Bâkır (a.s) sadaka vermek ve fakirlerin ihtiyaçlarını gidermek konusunda çok hassas davranırdı.
Süleyman bin Kurm şöyle diyor: "İmam Bâkır (a.s) kardeşlerine, ona yönelenlere, ondan ümit edenlere ve ondan bir şey bekleyenlere bağışta bulunup iyilik etmekten usanmıyordu."
Ravi anlatıyor:
"Bir yıl kavun, salata ve kabak ekmiştim. Toplama zamanı yaklaşınca, çekirgeler bütün mahsulümü yok etti ve ben bu nedenle yüz yirmi dinar zarar ettim.
O günlerde, Hz. İmam Musa Kâzım (a.s) benim yanıma geldi. Selâm vererek durumumu sordu; ben, 'Çekirgeler bütün mahsullerimi yok etiler' dedim.
İmam (a.s), 'Ne kadar zarar gördün?' buyurdu.
'Develerin parasıyla birlikte yüz yirmi dinar' dedim.
Bunun üzerine İmam (a.s), bana yüz elli dinar verdi.
Ben: 'Siz bereketli bir kişisiniz; tarlama gelip dua edin' dedim.
İmam (a.s) gelerek dua etti ve sonra şöyle buyurdu: 'Resûlullah'tan şöyle rivayet edilmiştir: Zarara uğrayan mal ve mülkünüzden geriye kalana yapışın.'
Ben o tarlayı suladım ve Allah Teâlâ öyle bir bereket verdi ve öyle bir mahsul verdi ki, onları on bine sattım."
Bize her konuda örnek olan Ehl-i Beyt'in cömertliğini yaşayabilmemizi, birlik ve beraberlik içinde olup paylaşmayı ve hoşgörüyü içimizde barındırabilmemizi Rabbim bizlere de nasip eylesin...
- Berlin’de Prof. Dr. Haydar Baş’ı andık / 18.04.2022
- Milli Ekonomi Modeli -8- / 26.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -7- / 23.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -6- / 21.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -5- / 19.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -4- / 17.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -3- / 16.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli -2- / 15.03.2022
- Milli Ekonomi Modeli / 14.03.2022