(dünden devam...)
"Yahudiler ve Hıristiyanlar, 'Biz Allah'ın oğulları ve dostlarıyız' dediler. De ki: Öyleyse niçin size günahlarınızla azap ediliyor? Doğrusu siz, O'nun yarattıklarından bir beşersiniz. O, dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Göklerin ve yerin ve bunlar arasındakilerin mülkü Allah'ındır. Nihayet dönüş de O'nadır." (Maide: 18).
"Bakmaz mısın şu kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş olanlara? Kendileri sapıklığı satın alıyorlar da istiyorlar ki siz de yolu sapıtasınız. Düşmanlarınızı Allah daha iyi bilir. Veli olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah yeter." (Nisa: 44).
"Ey kendilerine kitap verilen kimseler, sizin yanınızda olanı tasdik edici olarak indirdiğimiz (bu kitap)'a iman edin; biz, birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya onları ashab-ı sebti lanetlediğimiz gibi lanetlemeden evvel, yoksa Allah'ın işi yapılmıştır. Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz, ondan başkasını dilediğinde bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa büyük bir cinayet ile iftirada bulunmuştur." (Nisa: 47-48).
"Görmedin mi kendilerine Tevrat'tan ilim verilen o kimseleri ki, Allah'tan başka ibadet olunan bâtıl ilahlara ve tağuta iman ederler ve kâfirler için 'Bunların yolu müminlerin yolundan daha doğrudur' derler. Yoksa onlar için Allah'ın mülkünden bir nasip mi var da mağrur oluyorlar? Eğer öyle olsaydı, insanlara çekirdek üzerindeki nokta kadar olsun bir şey vermezlerdi. Yoksa Allah insanlara lütuf ve ihsanı ile bağışta bulundu da peygamberliği ve kitabı kendilerinden başkasına verdi diye onlar haset mi ediyorlar? Doğrusu biz İbrahim'in soyuna kitap ve hikmet verdik ve onları büyük bir mülk ve saltanata mazhar ettik. Sonra onlardan bir kısmı iman etti, bir kısmı da yüz çevirdi. O yüz çevirenlere alevli bir azap olarak cehennem yeter. Muhakkak ki, ayetlerimizi inkâr eden o kafirleri biz cehennem ateşine sokacağız. Orada derileri piştikçe azabı tatmaya devam etsinler diye biz onların derilerini yenileriz. Şüphesiz Allah bütün işlerinde herkese galiptir ve O'nun her işi hikmet iledir." (Nisa: 51-56).
"Cahiliyet hükmünü mü istiyorlar? (Allah'a) inanan bir kavim için Allah'tan daha güzel kim hükmedebilir?" (Maide: 50).
"De ki: Ey ehl-i kitap! Siz Tevrat ve İncil'i ve size Rabbinizden indirileni tutup (hükmünce) amel etmedikçe hiçbir şey üzere değilsiniz. Celalim hakkı için sana Rabbinden indirilen bu Kur'an onlardan birçoğunun azgınlığını ve küfrünü arttıracak. Artık sen o kâfirler güruhu için tasalanma." (Maide: 68).
"Ey kitap ehli, Allah'ın ayetlerini niçin inkâr ediyorsunuz? Oysa Allah, ne yaptığınızı görüyor. De ki: Ey ehl-i kitap, niçin iman edenleri Allah'ın yolundan çeviriyorsunuz. Görüp durduğunuz halde niçin onun çarpıklığını istiyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan gafil degil." (Al-i İmran: 98-99).
"Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri O'dan başka tanrı olmadığına şahit etmişlerdir. O, güçlüdür, hâkimdir. Allah katında din şüphesiz İslam'dır. Ancak kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkâr ederse bilsin ki Allah hesabı çabuk görendir. Eğer seninle tartışmaya girişirlerse 'Ben bana uyanlarla birlikte yüzümü İslam ile Allah'a yönelttim (O'na teslim oldum)' de. Kendilerine kitap verilenlerle kitapsız ümmilere, 'Siz de İslam oldunuz mu?' de. Şayet olurlarsa doğru yola girmişlerdir. Yüz çevirirlerse sana yalnız duyurmak düşer. Allah kullarını görür. Allah'ın ayetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere elem verici bir azap müjdele. Onların amelleri dünyada ve ahirette boşa çıkmıştır. Ve bir kurtarıcıları da yoktur. Baksana kendilerine kitaptan pay verilenler, aralarında hüküm vermek için Allah'ın kitabına çağırılıyorlar da sonra onlardan bir takımı dönüp gidiyor. Bu onların; 'Bize ateş sadece sayılı birkaç gün değecektir' demelerindendir. Uydurup durdukları şeyler, onları, dinlerinde yanıltmıştır. Bakalım geleceğinden şüphe olmayan gün onları topladığımız ve kendilerine haksızlık yapılmayarak herkesin kazandığı ödendiği zaman nasıl olacak?" (Al-i İmran: 18-24).
"Müminler, müminleri bırakıp kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa Allah katında yaraşır bir şey yapmış olmaz. (Allah'ın dostluğundan ve yardımından bir nasibi kalmamış olur)." (Al-i İmran: 28).
"Allah sizi kendisinden korkutuyor ve Allah, kullarını çok esirgiyor. De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlar ve merhamet eder." (Al-i İmran: 30-31).
"De ki: Allah'a ve peygambere itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki Allah kâfirleri sevmez." (Al-i İmran: 32).
Ehl-i kitaptan Hıristiyanlar muharref İncil'le hakikatleri saptırıyor ve İsa (a.s.)'a iftira ediyorlar. Hâlbuki İsa (a.s.)'ı da saptırıp küfre düşen Hıristiyanlar Hz. İsa'nın gerçek kimliğini Kur'an'dan öğrenmelidirler.
"İsa dedi ki: Ben Allah'ın kuluyum, O, bana kitap verdi ve beni peygamber yaptı. Her nerede olsam beni mübarek kıldı. Hayatta olduğum müddetçe bana namaz ve zekât emretti. Beni anama karşı hürmetkâr kıldı, zorba ve azgın kılmadı. Selam bana doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak ba's olunacağım gün. İşte hakkımda niza edip durdukları Meryem oğlu İsa hak söz olarak budur. Allah'ın oğul edinmesi hiçbir zaman olur şey değildir. O münezzehtir ve şanı yücedir." (Meryem: 30-34).
"Ey iman edenler! Eğer kendilerine daha önce kitap verilenlerden bir zümreye uyarsanız, onlar sizi imanınızdan çevirip yeniden kâfir yaparlar. Üzerinize Allah'ın ayetleri okunduğu ve aranızda O'nun Resulü bulunduğu halde, nasıl küfre dönersiniz? Her kim Allah'a sığınır ve O'nun dinine yapışırsa, işte o, küfre düşmek- ten korunup doğru yola ulaştırılmıştır." (Al-i İmran: 100-101).
Bütün bu deliller ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanların çok açık küfürde olduklarını gösteriyor. Hatta Beyyine Suresinde de işaret edildiği gibi ehl-i kitap olan kâfirler güruhu normal müşriklerden daha tehlikeli, saptırıcı ve sinsidirler. Hâlbuki kurtuluş için iman Allah korkusu, istikamette sebat ve son nefeste Müslüman olarak ölmek şarttır. İşte delili: "Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öylece korkun. Ve son nefesinize kadar Hakta sebat edin de, Müslümanlar ölün." (Al-i İmran: 102).
Ehl-i kitabın küfürde olduğuna dair pek çok ayetin yanında hadisi şerifler de var. Peygamber Efendimiz buyuruyor:
"Benim peygamber olduğumu duymadığı halde İsa'ya inanan, onun dini üzere yaşayıp ölen hayır üzere ölmüştür. Ancak benim peygamber olduğumu duyduğu halde bana inanmadan ölen kişi helak olmuştur." (Ruhu'l-Meani, 1279).
"Allah Yahudi ve Hıristiyanlara lanet etsin! Onlar peygamberlerinin kabirlerini mescit edindiler. Arap topraklarında iki din birlikte yaşayamayacaktır." (Sahih-i Buhari, Kitabu'l Cenaiz 62; Sahih-i Müslim, Kitabul Mesacid,3; İmam Malik Muvatta, Kitabu'l-Cami,5).
Hz. Peygamberin tanıdığı genç bir Yahudi hastalanmıştı. Onu ziyaret eden Hz. Peygamber kendisini İslam'a davet etti. Yahudi genç bu daveti kabul ederek şahadet getirdi ve Müslüman oldu. Bu olaya sevinen Hz. Peygamber evden çıkarken şöyle demiştir: "Onu cehennemden kurtaran Allah'a hamd olsun." (Sahih-i Buhari, Kitabu'l-Cenaiz: 80).
Yine Resul-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu: "Ehl-i kitaba din konusunda hiçbir şey sormayınız. Çünkü kendileri sapıklığa düşmüş haldeyken elbette size doğru yolu göstermezler. Şüphe yok ki bu durumda siz (onlara bir şey sorduğunuz) takdirde ya bâtıl bir şeyi tasdik eder ya da doğru olan bir şeyi yalanlarsınız. Allah'a yemin ederim ki, Musa hayatta olup aranızda bulunsaydı, bana tâbi olmak (uymak)tan başka bir yol asla helal olmazdı." (Kenzul-Ummal, 152; Tefsiru'l-Kur'an'il-Azim 1378; Ruhu'l-Meânî, 1244 ve 111210).
"Hiç böyleleri şu kimse gibi olur mu ki, o Rabbinden bir delil üzerinde bulunmaktadır. Ayrıca Allah'tan bir şahit yani (Kur'an) onu (o üzerinde bulunduğu delili) takip ediyor. O(Kur'an'dan önce de bir önder ve rahmet olarak Musa'nın kitabı var. İşte onlar Kur'an'a inanırlar. Kavimlerden kim onu inkâr ederse onun yeri ateştir." (Hud: 17).
Hz. Peygamber bu ayet ile ilgili şöyle demektedir: "Yahudi ve Hıristiyanlardan olup da benim getirdiğime iman etmeyenler cehenneme girecektir." Hz Peygamber böyle dedikten sonra yukarıdaki ayeti okumuş ve inkâr içinde olan bütün milletlerin bu ayetin kapsamına girdiğini belirtmiştir. (Taberi Cumiu-l Beyan: 7-19).
Müslümanlardan bir kimse sahabiye gelerek, Müslüman olmayan annesinin öldüğünü söyleyip onun cenazesine gidip gidemeyeceğini sorduğu zaman sahabinin cevabı şu olmuştur: "Sen bir Müslüman olarak onunla eşit değilsin. Cenazenin önünde yürü." (Abdürrezzak, Musannaf 6/37).
(Kaynak Eser: Prof. Dr. Haydar Baş/Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Gökhan Demir / diğer yazıları
- ABD ve İsrail’i gölgede bıraktılar… / 28.10.2024
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye ayağı / 24.10.2024
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020