Prof. Dr. Haydar Baş, "Din Tahripçilerine Kur'an-ı Kerim'in Cevabı" eserinde Ehl-i Kitap hakkında şu bilgileri veriyor:
"Kur'an literatüründe Yahudi ve Hıristiyanlara ortak bir terim olarak "Ehl-i Kitap" denir. Ehl-i Kitap, Kitap sahibi demektir. Bilindiği üzere İsrailoğullarına Tevrat, Hz. Musa (as) ve Zebur Hz. Davud (as) vasıtasıyla indirilmiş; İsa (as) vasıtasıyla da İncil indirilmiştir. Bunlardan Tevrat Ahd-i Atik, Zebur ise Ahd-i Cedid olarak bilinir. İkisine birden Kitab-ı Mukaddes denir. Museviler ve İseviler bu kitaplara muhatap ve sahip oldukları için bunlara 'ehl-i kitap' denmiştir.
Şüphesiz bu kitapların aslı semavi idi. Yani Allah katından indirilmişti. Ancak daha sonra din adamları eliyle bu kitaplar tahrif edilmiş (bozulmuş); haham ve papazların yazdıkları kitaplar Tevrat ve İncil diye kabul ettirilmeye çalışılmıştır.
Muharref Tevrat ve İncil'in semavi vasfını kaybettiği ilmi ve tarihi bir vakıadır. Nitekim M.S. 325 yılında İznik'te toplanan konsülün bini aşan Kitab-ı Mukaddes'leri dörde kadar indirme kararı aldığı bir vakıadır. Dolayısıyla papazlar tarafından Hz. İsa'dan asırlarca sonra kaleme alınan bu kitaplar, hak ve ilahi olma vasfını kaybetmişlerdir. Kaldı ki Kur'an-ı Kerim'in gelmesiyle zaten hükümleri neshedilmiş yani kaldırılmıştır. Tabiatıyla Tevrat ve İncil, hem insanlar eliyle tahrif olunduklarından hem de Kur'an'ın gelişiyle neshedildiklerinden dolayı hükümsüzdürler, Hakkı temsil ve ifade edemezler.
O halde Kur'an'ın gelmesinden sonra O'na iman etmeyip muharref Tevrat ve İncil'le amel edenler, küfürde kalmışlar ve bunları diğer küfredenlerden ayırt etmek için sırf tanımlama zaruretinden ehl-i kitap denmiştir. Hatta küfredenler içinde ehl-i kitabın müşriklerden daha şedid oldukları ileride beyan edilecektir. Bazılarının zannettiği gibi ehl-i kitap, küfür grupları içinde İslam'a daha yakın değillerdir. Nitekim ayetle sabittir ki İslam'ın en muannit düşmanı Yahudiler olup bunlar ehl-i kitap kapsamı içindedir.
Müminlere en yakın olanları da "Biz Nasarayız" diyenlerdir ki bunların mahiyetini yine Kur'an açıklamakta, Nasara içinde ruhban sınıfına işaret etmektedir. Hıristiyanlar içinde bâtılda olduğundan habersiz, yolunu doğru zanneden ve nefs terbiyesiyle uğraşan bir grup mistik insan var ki bunlar küfredenler içinde müminlere en az düşman olanlardır. "İnsanların müminlere düşmanlıkça en şiddetlisi olarak muhakkak Yahudilerle müşrikleri bulacaksın. Müminlere en yakınlarını da muhakkak "biz Nasarayız" diyenleri bulacaksın. Çünkü onların içinde keşişler ve rahipler vardır. Ve onlar büyüklük taslamazlar. Peygambere indirileni dinledikleri zaman gözlerini görürsün ki, tanıdıkları haktan yaşla dolup boşanarak, 'Ey Rabbimiz, inandık, iman getirdik, şimdi sen bizi şahadet edenlerle beraber yaz. Hem biz niçin iman etmeyelim Allah'a ve bu bize gelen Hakk'a! Bütün arzumuz, Rabbimizin bizi salihler zümresinin maiyetine koyması iken?' derler" (Maide:82,84).
Dikkat edilirse "biz Nasarayız" diyenlerin müminlere yakın olmaları, içlerinde kendini ibadete verip büyüklük taslamayan keşiş ve rahiplerin olmasındandır. Keza, müminlere olan yakınlıkları sebebiyle bu zümreden birçok kişiler Müslüman olmuşlardır. Bunlar Kur'an'ın hak sözünü kendilerine yakın bulmuş ve benimsemişlerdi.
Nitekim Habeşistan hicretinde Hz. Cafer (ra) maiyetindeki muhacirlerle Habeşistan Kralı Necaşi'nin huzuruna çıkmış ve Meryem suresini okumuştu. (Meryem: 30-36). "Musa'nın haberi sana geldi mi?" ayetine kadar Ta Ha suresinden okudu. Necaşi ve etrafındaki rahipler ağladılar. "Bu sözler İsa'ya gelen kaynaktan geliyor" dediler. Necaşi de, "Bununla Musa'nın getirdiği din aynı çerağdan aksetmektedir" dedi. Sonra elçilere bakarak, "Gidiniz bunları (Müslümanları) size (müşrik heyetine) asla teslim etmem" dedi. Ertesi gün Amr ibnül-As, Necaşi'yi tekrar görerek onu Müslüman muhacirler aleyhinde kışkırtmak için onların İsa hakkında birtakım sözler söylediğini iddia ederek Müslümanları gözden düşürmek istedi.
Bunun üzerine Necaşi, Müslüman muhacirleri tekrar çağırttı ve şu sualleri sordu. Cafer cevap verdi: "İsa Allah'ın kuludur peygamberidir. Ruhudur. Meryem'in için attığı kelimesidir" dedi Bunun üzerine Necaşi bir değnek alarak yere çizgi çizdi. Ve sevinç içinde anlattı. "Dinimizle dininiz arasındaki fark bu çizgi kadardır" dedi. Müslümanları geri çevirmeye çalışan elçileri kovdu. Daha sonra Necaşi, Resûlullah'a (sav) yetmiş kişilik bir heyet göndermişti. Resûlullah (sav) onlara Yasin Suresini okumuş ve bunlar da ağlamışlar ve iman etmişlerdi. İşte yukarıda söz konusu olan ayetler Necaşi etrafındaki patrikler ve gönderdi ki bu heyet hakkında nazil olmuştur. (Bak: Taberi Camiül Beyan c.7, s.3, Kadı Beydavi, c.l, s.354).
İbn-i İshak, şu ayetlerin de bunlar hakkında nazil olduğunu kaydediyor: "O kendilerine önceden kitap verdiğimiz kimseler O'na inanırlar. Onlara okunduğu zaman derler ki: 'O'na inandık, şüphesiz O Rabbimizden gelen haktır. Biz O'dan önce de müslimlerdik.' İşte onların ecirleri sabrettiklerinden dolayı iki defa verilir." (Kasas: 52-54).(Bak: İbn-i Hişam I. 392).
Görüldüğü üzere Hıristiyanlar içinde keşişler ve rahipler gibi İslam'a sıcak bakan ve bir kısmının iman ettiği müstesna bir durumdur. Bunun dışında "ehl-i kitap" tabiri altında ifade edilen camia, kâfir ve müşrik olduklarında şüphe olmayan ve tarih boyunca İslam'a her fırsatta amansız düşmanlıklarını göstermiş olanlardır. Demek ehl-i kitap tabiri Yahudi ve Hıristiyanları ve onların İslam karşısındaki durumunu ifade eden bir tanımlamadır. Yoksa semavi kitaplara sahipler anlamında değildir. Biraz önce de ifade edildiği gibi Tevrat ve İncil muharreftirler. Hem muharref olduklarından hak olma özelliklerini kaybetmişler, beşer kelamı olmuşlar, hem de Kur'an tarafından neshedildikleri için hükümsüzdürler. Her iki halde de Tevrat ve İncil, bu muharref halleriyle küfrü ve bâtılı göstermekteler, hem de bu kitaplara uyanlar, bâtılda, küfürdedirler."
Gökhan Demir / diğer yazıları
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-II / 10.12.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020
- Mustafa Kemal ile beraber hareket dönemi-I / 09.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-VI / 08.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-V / 07.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-IV / 04.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-III / 03.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-II / 02.12.2020
- Ankara millî şahlanışa katılıyor-I / 01.12.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-XI / 30.11.2020
- Millî Mücadele’de din adamları-X / 29.11.2020