Ehli sünnet ama Ehli Beyt'in acısından habersiz.
Ehli sünnet ama Ehli Beyt'in sancısından bihaber.
Ehli sünnet ama, sünnetin merkezinde, vahiy evinde kopan figandan, vahiy evinde yüreklere düşürülen korkunç yangından habersiz.
Ehli sünnet ama, sünnetin sahibine, sünnetin merkezine muhalefet edenleri, uygulamaları ile sünneti ifsat etmeye uğraşanları 'hazret' diye selamlamaktan geri durmuyor.
Ehli sünnet olmak iddiasında, şalvarını sünnet diye pazarlamak gayretinde ama, sünnetin sahibi olan son elçinin öpüp kokladığı İmam Hüseyin'in başını gövdesinden ayırıp mübarek vücudunu atlara çiğnetenlere diyecek hiçbir sözü, hiçbir sitemi yok.
Ehli sünnet geçiniyor ama, sünnet düşmanları ile, sünnetin merkezi olan son elçinin ev halkına düşman olanlarla dost olmaktan zerre kadar çekinmiyor.
Ehli sünnet olmakla Ehli Beyt sevdalısı olmak arasında sıkı bir irtibat varken, hem ehli sünnet olmak iddiasında hem de Ehli Beyt'in elem ve kederlerinden, dert ve ıstıraplarından fersah fersah uzak dolaşıyor.
1444. hicri yılın başında, bu takvimin ilk ayı olan Muharrem ayının içinde bulunurken, tüm dünya Müslümanlarına ciddi ve derin bir muhasebe gerekmiyor mu?
İslam dünyasının ana gövdesini teşkil eden 'Sünni' dünyanın, Kerbela faciasına, Kerbela çölünde Peygamber evladının hunharca doğranmasına, adaletle yaklaşmasına mani olan nedir?
'Dünyanın herhangi bir yerinde ve herhangi bir zaman diliminde, on binlerden oluşan bir ordu, yetmiş kişilik bir kafileye saldırmış ve onları acımasızca katletmişler' şeklinde bir tarih bilgisini okuyan ya da dinleyen bir insanın, ortalama bir insanın gönlü hangi tarafa düşer, kalbi ona ne söyler?
Böyle bir habere, bu kadarcık bir tarihi bilgiye, insani hasletlerini yitirmemiş olan bir insanın vereceği tepki kadar bir tepkiyi, Müslümanların, inandıkları Peygamber evladına reva görülen böylesi bir zulüm karşısında vermemesinin, tepkisiz ve ilgisiz kalmasının bir izahı, bir mantığı olabilir mi?
Sebep ne ki, Kerbela çölünde Ali evladının, Fatıma ana kuzularının ağaç budar gibi budanmalarının, kanlarının oluk oluk akıtılmasının yıl dönümü olan her Aşura gününde bu kitlenin gözünden bir damla yaş düşmez, kalplerinde bir ürperti olmaz ve hanelerine ve dahi gönüllerine bir lahza hüzün uğramaz?
Muhasebe… Derin ve ciddi muhasebe bugün değilse ne zaman?
Hem ehli sünnet olmak hem de Ehli Beyt'in acısına bigâne kalmak hiç yakışıyor mu?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024